Tören Deyince - Kürşat Başar

Tören Deyince - Kürşat Başar
Okul yıllarında, büyüdüğüm zaman hiçbir törene katılmayacağıma söz vermiştim kendime.
Tabii öyle olmuyor. Ne kadar kaçsanız yine bir yerden yakalanıyorsunuz .
Milli törenler, bayramlar, kutlamalar, açılışlar, kurdele kesme törenleri, festival, yarışma vb. gibi meslek icabı katılmanız gerekenler bir yana bir de düğünler, sünnetler, mezuniyetler gibi törenler var.
Resmi törenlerin çoğunda katılanlar hatta konuşmacılar bile sıkılır. Genellikle konuşma yapılırken devlet büyükleri uyuklar.
Yine de tören konuşmaları nedense bir türlü kısa kesilmez. Mikrofonu eline alan anlatır da anlatır.
Tören denilince bir de hele “çok önemli şahsiyet”ler katılıyorsa biraz görkemli olsun diye de uzattıkça uzatılan bir seromoni sürüp gider. Aman ona ayıp olmasın, aman bu alınmasın diye konuşmacı listesi de uzar.
***
Bir keresinde bir festival açılışına katılmıştım. Aslında halk konser dinlemeye gelmiş. Üstelik sabahtan gelip yer kapmış. Vatandaş güneşin altında bütün gün çekirdek çıtlayıp çoluk çocuk sevdiği şarkıcıları beklemiş.
Beklemiş ama akşam 9’da bir gittik ki önce konuşmalar yapılacakmış.
Sırasıyla beldenin önemli şahsiyetleri sahne aldı. Konser gecenin 11’inde ancak başlayabildi.
Özellikle politikacılar, hazır toplanmış millet bulunca konuşmadan duramıyor. Onları gören bürokratlar da onlara bir şeyler anlatmak istiyor.
Düğünlerde bile mikrofonu ele geçirip sahneden inmeyen çok. Aile büyüklerinden veya düğünü şereflendiren politikacılardan filansa yandınız. Susmaz.
***
Hadi bunlar yine kendi kendilerine sıkılsınlar diyeceğim.
Ama örneğin mezuniyet törenleri…
Mezuniyet ne demek, çocuklar okulu bitirmiş, hazır bu öğretmenlerden, müdürlerden, törenlerden, sıkıcı beklemelerden kurtulmuş demek.
Son gün bari çocukları rahat bırakın.
Geçenlerde bir mezuniyet törenine gittim. Mübarek sanırsın ülkenin en büyük barajı açılıyor. Artık ne kadar müdür, şu bu varsa konuştuğu gibi bir de gelen önemli misafirlere mikrofon verilmiş.
Konuşmalar bitmiyor.
Veliler çocuklarını görmeye gelmiş ama eğitim nutukları dinlemekten kurtulamıyorlar. Çocuklar bir an önce buradan çıkıp akşam kutlamaya gitmek istiyor ama ne çare, iki saat konuşmaları dinlemek zorundalar.
***
Devlet erkânı da bu tören olayına bayılıyor. Aziz Nesin’in çok güzel bir “Kazan Töreni” hikâyesi vardır, o gelir hep aklıma. Okumadıysanız okuyun.
Bir açılış olsun, kurdele kesilsin, bir nutuk atılsın da ne açılmış ne kapanmış önemli değil.
Çok seviyoruz tören yapmayı. Ama tören dediğin (tabii cenaze töreni değilse) kutlamaysa bizim törenler pek kutlamayı andırmıyor. Kutlamadan çok herkesin buradan nasıl kurtulsam, bitse de gitsem diye bekleştiği zoraki bir etkinlik oluyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget