F4’ün Nato Görevi Netleşti - Mehmet Ali Güller

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’nin düşürdüğü uçağımızla ilgili yaptığı resmi açıklama iki temel sorunumuzun ipuçlarını verdi.
Birincisi uçağımızın Suriye hava sahasını ihlal edip etmediği; ikincisi de uçağın görevinin ne olduğu…
HAVA SAHASI İHLALİ VAR
Davutoğlu uçağın Suriye hava sahasını, vurulma anından 15 dakika önce ihlal ettiğini belirtiyor ve ekliyor: “Uçağımız uluslararası hava sahasında vuruldu. Suriye hava sahası 12 mil. Pilotun kontrolü kaybettiği anda uçak kıyıdan 13 mil uzaktaydı. Daha sonra kıyıdan 8 mil açıkta Suriye karasularına düştü.”
Ancak Davutoğlu, aslında Şam’ın iddiasını doğrulamış oluyor. 15 dakika önce “yanlışlıkla” Suriye hava sahasına giren bir uçak, dışarı yönelmişken ve 13 mile, yani 12 milin dışına, yani uluslararası hava sahasına çıkmışken vurulduysa, nasıl olup da yeniden içeri yönelip düşüyor?
RADAR TESTİ
Ancak daha önemlisi uçağın görevine dair söylenendi…
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye’nin düşürdüğü uçağımızla ilgili şu resmi bilgiyi veriyor: “Uçağımızın görev tanımı, çok net olarak söylüyorum, ulusal radar sistemimizin test edilmesi uçuşudur. Herhangi bir Suriye misyonu yoktur.”
Acaba “radar sistemimiz” nedir, nerededir? Zira bu soru, dün bu köşede “Türk uçağına NATO görevi mi verildi?” diye sormamıza da resmi yanıt içermektedir.
Gerçi Aydınlık dünkü manşetinde böyle bir görev verildiğini ortaya koydu. Ancak Davutoğlu “radar” diyerek meseleyi somut ve resmi hale getirmiş oldu!
En somut bilgiye ise Sabah’tan Okan Müderrisoğlu ulaşmış: “Uçak, Hatay’ın Amanoslar Dağı Zirvesi’nde konuşlu NATO üssü konumundaki Kisecik Radar İstasyonu ile bağlantılı olarak, alçak ve yüksek irtifa ‘elektronik muhabere’ tatbikatı yapıyordu.”
‘KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI’ İTİRAFI
Davutoğlu, TRT’den yaptığı bu resmi açıklamasında bundan sonra yapacaklarına ilişkin de şu dikkat çekici sözleri sarf etti: “İran ve Rusya ile olayın arka planını açıkladık. Kararsızlıktan itidal içinde değiliz, kararlılığımız bunu gerektiriyor. Biz tavrımızı nerede nasıl sergileyeceğimizi biliriz, kararı da bize aittir. Belli bir kriz yönetimi mantığı içinde, zihnimizdeki Ortadoğu resmine zarar vermeyecek biçimde sürdüreceğiz. Karşılıklı ekonomik etkileşim, yoğun kültürel iletişim, siyasi diyalog içinde barış havzasına dönüşen bir Ortadoğu. Ortadoğu halklarına kendi kaderlerini tayin etme hakkı verilse bu hemen gerçekleştir.”
Dünya dün Ahmet Davutoğlu’nun ne söyleyeceğine kilitlenmişti. Savaş isteyenler de, diplomasi diyenler de dün Ankara’nın bu resmi açıklamalarına odaklanmıştı.
Bu şartlar altında Davutoğlu’nun konuyu getirip “Ortadoğu halklarının kendi kaderlerini tayin etme hakkının verilmesine” bağlaması, Suriye meselesinin aslında bir Kürt ve Türk meselesi olduğunun da itirafıydı!
Irak’ın kuzeyindeki yapının Türkiye tarafından himaye edilip, kuzey Suriye üzerinden Akdeniz’e bağlanması meselesi, bütün meselelerin üstündedir ve ana meseledir!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget