Suriye İle Savaş Uzak Bir İhtimal, Ama Gerçekleşirse, Akp Bu Savaşın Altında Kalacaktır

Suriye ile savaş bir Amerikan projesidir.
Bir BOP planıdır.
Tıpkı “Kürt Açılımı” gibi…
Tıpkı PKK’ya siyasal ve yasal bir nitelik kazandırılıp dağdan indirilmesinin hedeflenmesi gibi…
Tıpkı Türkiye’nin bölünmesi gibi…
Tüm bölgenin BOP projesi adı altında ele geçirilebilmesi için etnik, dinsel temelde ülkelerin parçalanıp, güçsüzleştirilmesi, ulusal ordularının dağıtılması gerekmektedir. 
Ama ABD, artık topla, tüfekle, askerle doğrudan ülkelere girememektedir.
Çünkü Vietnam’da, Irak’ta, Afganistan’da, Latin Amerika’da, Kafkaslarda dersini, boyunun ölçüsünü almıştır.
Yenilmiştir.
Bu nedenle, tüm geçimini ülkelerin talanı ve sömürülmesi üzerine kuran Amerika artık, ülkeleri daha ekonomik, daha pratik, daha ucuz yollardan işgal etme yöntemini tercih etmektedir.
Zayiatsız, askersiz, silahsız…
Ülke insanlarını din, mezhep, tarikat, etnik temelde birbirine kırdırarak yönetimleri ele geçirmek amacındadır.
Onun için, Ortadoğu’da onun planlarına, programlarına set çeken İran, Suriye çıbanbaşıdır. Irak hükümeti de yavaş yavaş tehlike olmaya başlamıştır.
Bunların yok edilmesi gerekmektedir.
Ama Suriye yönetimi iç ve dış müdahalelere, para yardımına, isyan ve isyancı ihracatlarına karşın hâlâ teslim alınamamıştır.
Çünkü Suriye halkının büyük bir çoğunluğu Beşar Esat yönetimini desteklemektedir.
Suriye, Libya değildir.
Bu durumda geriye tek çözüm kalmaktadır:
Türkiye ile Suriye’yi karşı karşıya getirmek ve Türkiye’nin Suriye’ye saldırmasını sağlamak…
Daha sonra da bir NATO müdahalesi ile Suriye’ye girmek…
ABD, Fransa, İngiltere, Libya gibi Suriye’yi de işgal etme arzusundadır…
Suriye’yi tahrik görevi ise Türkiye’ye verilmiştir.
İşte bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’dan gelen bir talimatla 360 derece dönüp, bir zamanlar diz dize, yan yana oturduğu sevgili dostu Beşar Esat’ı bir gecede Frankeştayn ilan etmiştir.
Topraklarımızda Suriyeli isyancıları, muhalifleri barındıran kamplar kurmuştur.
Geceleri kamplarda dinlenmeye çekilen teröristler gündüzleri kendi öz vatanlarına saldırmaktadırlar.
Son uçak olayı da bir kışkırtma, bir tertip, bir tahrik eyleminden başka bir şey değildir.
Kandil üzerinde uçamayan uçaklar şimdi Suriye üzerinde uçmaya başlamıştır.
Ve vurulmuştur.
Türk ordusunun başına çuval geçirildiği gün dut yemiş bülbüle dönen, “ABD’ye nota verecek misiniz?” sorusuna karşılık gazetecilere, “Ne notası, müzik notası mı” diyen, her gün onlarca vatandaşımızı katleden PKK’ya Amerika istemediği için dokunamayan, teröristlerin yuvalandığı küçücük bir tepeyi 700 bin kişilik ordusuyla alamayan Recep Tayyip, şimdi Suriye’ye gerekli dersi vermek için yandaşı ve dostu ana muhalefet lideri ile birlikte kolları sıvamış, savaş naraları atmaktadır…
Atatürk’ün “Mazlum milletleri” temel alan dış politikasını ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini terk eden AKP’nin emperyalizm yanlısı, kışkırtıcı söylemlerini ve eylemlerini görmezden gelen ana muhalefet partisi liderinin, savaş çığırtkanlığı yapması çok tehlikeli bir gidiştir.
Atatürk’e yakışmamaktadır.
Atatürk’ün partisine yakışmamaktadır.
Sen önce, “Suriye bizim iç işimizdir” diyerek bağımsız ve egemen bir ülkenin iç işlerine karışacaksın, sınırlarındaki kamplarda Suriye karşıtlarını barındıracaksın, para ve gıda yardımı yapacaksın, her Allahın günü Suriye Hükümetini aşağılayan demeçler vereceksin, sonra da uçağın düşürülünce feryat figan edip, NATO’lara, MATO’lara başvuracaksın…
Yine de Suriye başından beri bu alanda çok olgun bir diplomasi yürütmekte, soğukkanlılığını elden bırakmamaktadır.
Yeri gelmişken burada şunu da belirtelim:
Bugüne değin defalarca saldırıya uğrayan, sınır ihlalleri ile karşı karşıya kalan Suriye, niçin bu kez uçağımızı “bir uyarı” bile yapmadan düşürme yoluna gitmiştir.
Bunun iki nedeni olabilir:
Birincisi, Türk ordusunun zayıflatıldığını, güçsüzleştirildiğini, tüm komutanlarının zindanlara atıldığını, bu nedenle etkili bir savaş yapamayacağını düşünmektedir.
İkincisi, Suriye bu uçak düşürme işini tek yanlı bir kararla yapmamıştır. Birilerine sormuştur. Birilerinden destek almıştır.
Belki de uçağımızı Suriye değil de Suriye denizlerine demir atan Rus savaş gemileri vurmuştur…
Arkasına Rusya gibi, Çin gibi iki büyük devleti alan ve dünya ülkelerinden büyük destek gören Suriye’ye saldırmak bana göre bugün uzak bir ihtimaldir. Maceradır.
Ama bütün bu koşullara karşın, yine de Türkiye’nin Suriye ile bir savaşa girmesi, AKP açısından büyük riskler taşır.
O, böyle bir “haksız savaş”la yok olabilir. Çünkü büyük Atatürk’ün deyişi ile “Milletlerin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça, savaş bir cinayettir…”
Kurtuluş Savaşında vatanını, namusunu, onurunu korumak için çekinmeden canını veren Türk ulusu bu kez önce şu soruyu soracaktır:
Başbakan’ın, Başbakan yardımcılarının, bakanların çocukları da savaşa katılacak mıdır?”
Yoksa PKK saldırılarında şehit olan evlatlarını almaya gitmek için yol parası bile bulamayan gariban analara, babalara mı kesilecektir fatura?
Ben Türk halkının “Yeni Yemen çöllerinde evlatlarını kaybetmek için” yeni bir savaşa onay vereceğini sanmıyorum.
Bu açıdan, Türkiye- Suriye savaşının AKP’nin sonu olacağı düşüncesindeyim.
AKP, böyle haksız bir savaşın altında kalacak ve Türk ulusu da yeniden Cumhuriyet Yoluna girecektir…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget