Suriye, keşif filomuza ait jetimizi 22 Haziran’da düşürdü.
Pilotları arama çalışmaları sürüyor.
Yayınlanan uçuş hattı krokilerinde, uçağımız Suriye kıyılarına paralel uçmuyor gösteriliyor.
Deniliyor ki, uçağımız uluslararası karasularda düşürüldü.
Deniliyor ki uçağımız 8 mil açıkta vuruldu.
Deniliyor ki uçağımız 1400 feet yüksekte uçuyormuş.
Deniliyor ki, uçağımızın enkazı 1300 metredeymiş.
Ekranları işgal eden yurduma özgü uzmanların kafanızı şişirdiğini biliyorum.
Bu kez uzun yazmayacağım.
Sadece boş teneke çalanlara aşağıdaki soruları yönelteceğim.
Doğu Akdeniz’deki derinlikleri biliyor musunuz?
Samandağ’dan başlayarak Suriye’nin Lazkiye limanına kadar olan kıyı şeridinde derinlikler ne kadar biliyor musunuz?
Uluslar arası karasular olarak tanımlanan olay bölgesindeki derinlikler ne kadar biliyor musunuz?
Uçağın vurulduğunu söylediğiniz 8 mil açıktaki derinlikten haberiniz var mı?
Şimdi gelelim en can alıcı sorulara
Samandağ’dan Lazkiye’ye kadar olan kıyı şeridinin 1-2 mil açıklarındaki derinlik nedir?
Jet hızıyla gelen ve yüksekten uçan uçağımız, vurulduğu yerde durur ve küt diye altındaki mevkiye mi düşer?
İşin püf noktası işte bu sorulardadır.
Atlas Okyanusu’nun 3657 metre dibindeki Titanic bile bulunurken, neden bin 300 metreye takıldık kaldık?
‘Bölgesel Güç’, ‘Lider Ülke’ gibi ifadelerin uygun görüldüğü Türkiye neden 1300 metre derinliğe takıldı kaldı diye soran münafıklara ne yanıt vereceğiz?
Enkaz bulunacak bulunmasına da, şimdi değil. Hani derler ya her şeyin bir zamanı var. Bu da işte böyle bir şey.
Bakalım bu yazıyı okuyanlar ne yanıtlar verecek.
İlk yorumu duyar gibiyim, “Uçak, Suriye kıyılarının dibinde, derin olmayan bir yerdeyse, neden Şam yönetimi bulup vermiyor ve temize çıkmak için bu fırsatı kullanmıyor?”
Neyse biraz kafa yorun bakalım.
Tüpsüz dalış yapmam nedeniyle derinliklere, ama özellikle Akdeniz’deki derinliklerine merakım var da…
Gürbüz Evren / Siyaset Bilimci
Not: Geçtiğimiz gün Başbakan Erdoğan’ın sözlerini tercüme ediyorum başlığı altında paylaştığım yazıda, "Suriye'den sınırlarımıza yaklaşan her askeri unsur, bir tehdit olarak değerlendirilecek ve askeri hedef olarak muamele görecektir" ifadesini ne anlama geldiğini şöyle açıklamıştım.
“ ABD ve AB, başından beri İnsani Koridorlar diye tutturmuştu. Bizimkiler de bunu destekliyordu. “İnsani Koridor” demek “Güvelikli Bölge” demektir. “Güvenlikli Bölge” de yabancı güçlerin denetimindeki alan ve daha açık bir deyimle bölünmüş Suriye’ye giden sürecin başlangıcı demektir.”
Bugünkü gazetelerde “Türkiye NATO’dan Suriye’de tampon bölge istedi. ABD’li yetkililer de bunu doğruladı” başlıklı haberler var.
Dikkatinizi çekmek istemiştim.
Yorum Gönder