Şehitlik - Gazilik Güvencesi! - Ahmet Tan

Fısır Fısır Bela Arama

Sıfır sorun siyaseti...
Sıfır komşu hedefine kilitlenmiş görünüyor.
Ve bu iktidar, dünya diplomasi tarihinde bir ilki gerçekleşiyor.
Birbirinin kanlı düşmanı olan iki devletin ikisiyle birden...
Can düşmanı haline geliyor!
Suriye ile İsrail..
Birbirleri ile kan davası, toprak davası olan iki devlet.
Türkiye ise ikisi ile birden dost (idi!).
AKP iktidara geldi.
Sıfır sorun siyaseti uygulamaya konuldu.
Önce, zorla...
“İnsani yardım yapacağım!” diyerek
İsrail’e gemi gönderdi:
Kendi elimizle 9 yurttaşımızın ölümüne yol açtık!
Ne tazminat ne özür!
Ardından sıra en yakın komşuya geldi...
Suriye’ye de üstümüze ne vazife ise...
Demokrasi ve insan hakları ihraç etme sevdasına kapıldık!
Olan iki pilotumuza..
Ve savaş uçağımıza oldu.
Ülkeyi savaşın eşiğine sürüklemek de cabası...
Bu olay tam da...
New York Times’ın “Türkiye,
Suriye’deki isyancılara...
CIA desteğiyle silah yardımı yapıyor!”
Haberinin ertesine rastladı.
Bu olayın başımıza ne belalar açabileceğinin üstünde duran olmadı.
Nitekim, dün öğle üzeri Suriye Dışışleri Sözcüsü baklayı ağzından çıkarttı:
“(Uçağın düşürülmesinin) nedeni Suriye’nin egemenlik haklarının ihlalidir!”
Diplomaside tek sözcük her şeydir:
Suriyeli sözcü “Hava sahasının ihlali” demiyor.
“Egemenlik haklarımızın ihlalidir!” diyor...
Yani ülkeye yabancı bir devletin yardımıyla silah sokmak ve Başbakan Erdoğan’ın Suriye halkını isyana davet eden demeçleri dahil, her türlü ihlali kastediyor.

AKP iktidarı artık şu sıfır sorun diplomasisinin adını değiştirmeli:

- Bela arama.
- Kaşınma..
- Çanak tutma...
Ama kesinlikle “sıfır sorun” değil!

Semazen

THY yönetimi emretti.
Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir!” sözü kaldırıldı.
Düşürülen uçağımız vesilesiyle de konuşan AKP’li Hüseyin Çelik, o sözün yerine konulabilecek sözü...
Hatırlattı:
“Akdeniz’deki semaları yalnız bırakmayacağız!
R. Tayyip Erdoğan
Alıntı
Allah der ki:
“Kimi benden çok seversen onu senden alırım...
Ve ekler: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.”
Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yâr bile bir gün el olur...
Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya...
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur...
Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya, öldüm der durur, yine de yaşarsın...

Mevlana

Devlette esas olan devamlılık ve bütünlüktür.
Ama bu çoğu kez dramatik tecelli edebiliyor.
Meclis’in karşı kaldırımında yürürken yolun aniden çökmesi sonucu birdenbire “kaybolan” Kadir Sevim’in cesedine saatler sonra ulaşılabildi.
Ankara’da İstanbul’da...
Ve birçok kentimizde her yer adeta Akdeniz!
İki çocuk...
Yetim kaldı.
Ailenin hiçbir tesellisi yok.
Kendisine “metro kazısı şehidi” sıfatı veya tazminatı verilemiyor.
Aynı gün bir devlet hastanesinde...
Karnında bir metre sargı bezi unutulan, yanlışlıkla da böbreği alınan yurttaşımızın da böyle bir tesellisi yok.
Yıllar sürecek bir dava açması ve kazanması gerekiyor.
Buna işaretsiz ve yapım hatalarıyla dolu yollarımızı, görünmez görünür tüm kazaları ve iş kazalarını da eklemeliyiz.
Özetle...
Ülkemizde her yurttaş bir tür müstakbel şehit veya gazı adayı olarak yaşıyor.
Şanslı ise eceliyle ölebiliyor.
Bu nedenle...
Yeni anayasaya...
“Her TC yurttaşı doğumla kazanılmış otomatik bir şehitlik ve gazilik sıfatına sahiptir!” ilkesi yazılmalıdır.
Şehit olmaz ve gazi kalırsa ne âlâ.
Olmazsa, hiç değilse ailesini mahkemelerde sürünmekten kurtaracak...
Devletimiz garantili bir sosyal devlet niteliği kazanmış olacak!
AB müzakerelerinde ön almamız da cabası!..

Dostça soru!

Dünya kurulduğundan beri
Değişmez gerçektir:
“Düşmanımın düşmanı benim dostumdur!”
İsrail, Suriye’nin...
Suriye, İsrail’in...
Ebedi düşmanıdır!
Peki Türkiye’nin dostu hangisidir?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget