Döner Döner - Şükran Soner

Kraldan çok kralcı medyamızda uçağımıza saldırı olayı üzerinden hafta sonu canlı yayınlarında ipin ucu öylesine kaçırıldı ki... Türkiye’nin çıkarları, onuru mu korunuyor? Yoksa Ortadoğu, dünyayı yeniden paylaşım savaşlarında emperyal çıkarlara hizmet yalakalığı mı yapılıyor, savaş tamtamları mı çalınıyor? Kişisel kanımı sorarsanız en çok Başbakan Erdoğan-Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, ABD hatta AB iktidarları destekli Ortadoğu liderliğine oynayalım denirken bataklığına, savaşlarına çekilme riskli politikalarında düşülen  zor duruma, medyatik çıkış yolları bulmak içerikliydi. Sonuçta sağduyunun egemen olmasından yana bir nefes aldıracaksa, şakası olmayan savaşın içine düşme tehdidi, tuzaklarının kırılmasına yarayacaksa; razıyız... İçtenlikle çıkış yolu bulabilmelerini, en çok da uçurumun kenarında durup da itilivermeyi beklemekten vazgeçmelerini diliyoruz...
Kişisel, Batı dünyasından, ABD, İngiltere, Almanya iktidarları, yandaş medyaları çevrelerinden, bize çok hak veren, Suriye’nin saldırganlığını kınarken, bizim adımıza kırmızı çizgilerimizin zorlandığının altını çizen açıklamalara kafayı takmış bulunuyorum. İçerden Ortadoğu liderliği, büyük oynama adına sorumsuzca, yalakalık yaptıklarını sanıp savaş tamtamları çalanların, insani değerlerden yoksun oldukları ise kuşkusuz. Takıntımın son olayla doğrudan bir ilişkisi yok. En başından Arap baharının gelemediği Suriye’de Esad iktidarının defterinin dürülmesine karar verildiği ilk günlerden, protesto eylemlerinde diktatörlüğün tartışılmaz şiddetinden kaçanların sınırlarımızı aşması, kamplara yerleşmeleri günlerinden bize dikte ettirilenler.. enayi yerine konulma ölçeğinde yenilir yutulur gibi değil çünkü...
“Bizim açtığımız kamplara sığınanlar Ortadoğu’da Erdoğan’ın liderliğine tapıyorlarmış, üstleneceğimiz rolü alkışlıyorlarmış. Türkiye büyükmüş, kazanmak için gücünü bilip büyük oynamalıymış. ABD, Batı dünyası öngördükleri gibi kazançlı çıkamamış, ekonomik kontrol ellerinde kalsa da, siyaseten-askeri-yandaş iktidarlarını yerleştirmede tam başarısız, daha fazla kaybetmeme adına askeri güçlerini çekerlerken, bölgede Türkiye liderliği üstlenecek, kazanmak için de elini taşın altına sokacakmış. Irak’a girerken tezkere ile zorlarlarken aynı şeyi istememişlerdi. Bizden koşulsuz onların işgaline hizmet beklenmiş, ancak her ikisinde de sıcak savaş, çatışmalarda taraf yapmaya çalışmamışlar mıydı? Koskoca ABD, Batı ittifakı bataklıktan çıkamaz, askerini çekmek zorunda kalırlarken... Ortaya çıkmış daha büyük bir kaosun, İslam dünyasını altüst etmiş mezhepler-ırklar çatışmasında, bataklığın içine Türkiye’yi çekmek, uçurumdan aşağı itmek değil de ne?..”
***
Erdoğan iktidarının Türkiye Cumhuriyeti’nin birikimleri, en yakın tarih Osmanlı imparatorluğu deneyimleri ışığında Suriyelilerin insan haklarına sahip çıkma-Suriye’nin bağımsızlığına saygı duyma çizgilerinde tuzaklara düşmeden çıkış yolu bulabilmesini dilerken, içerde gerilimi tırmandıran yeni operasyonları anlamak zor... Tamam kamuoyuna sunulan haliyle özel yargıda Cemaatin ağır bastığı tezi ile, işin içinden çıkılmaz infaz içerikli ön tutukluluklar, kitlesel operasyonlar, birleştirme-eklemelerle bitmeyecek davalar, sayılamayan, kanıtlanamayacak boyutlara varmış ekler, dosyalar, iddianameler ile binler, on binlerce siyasal muhalif cephenin susturulması, sindirilmesine gerekçe, savunma yapılıyor. Ancak hükümetin kendi 12 Eylül referandumu ile yargı üzerinde kazandığı gücü, hele de polis elindeki sorgulamaları, demeçlerinde söyledikleri gibi gerçekten insan hakları, hukuk ihlallerinden yakınmaları varsa, denetleyemediğini varsaymak da akıl işi değil. Sivil darbe hukukunun siyasal sorumluluğu, özel yargıda-poliste etkin olduğu söylenen Cemaatin değil ki, Erdoğan iktidarlarının...
Kürt sorununda bu kez daha akılcı bir açılım gündemi propagandası yapılırken, hem de Suriye ile uçak krizi çıkmışken, dün gündeme gelen KCK operasyonlarının açıklaması olabilir mi? Silivri’de, Diyarbakır’da haldır haldır yeni duruşma salonları, KCK davasının başlatılması, bu kadar çok sayıda tutuklu varken, bu kez sivil bir sendikal örgütü, Eğitim-Sen’i hedef almış büyük operasyonun pratik tek bir anlamı var. Aylardır yargılamasız içerde tutuklu her meslekten insana, bu kez etkin bir öğretmen sendikasının kadrolarını katmak... PKK, terör örgütü ile savaşta böyle mi sonuç alınacak?
“Nasılsa yargılamalar sonunda hak yerini bulur” palavrasına karnımız tok. Ağustos terfileri de atlatıldıktan sonra, TSK’de her rütbeden muvazzaf subayı tahliye etseler, bir süre sonra da yargılamadan beraat etseler ne işe yarar? Hepsi için mesleki birikimleri ile ordu içinde gelebilecekleri yerlere gelememek, erken emeklilik zaten mahkûmiyet, cezanın ta kendisi. Ön tutukluluk ile kaybettikleri aylar yıllar, ailelerinin yaşadıkları, toplumsal yargısız infazlar bir dizi ek ceza... Odatv davasında TÜBİTAK’tan bilirkişi raporunun gelmemesi, bir günlük oturumla duruşmanın aylarca ertelenmesinin anlamı ne?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget