Bugün “satılmış gazeteci” olmayı; “vatan haini” olmayı göze alarak uzun vadeli sürekliliği olan politikalar yerine, bir günden ötekine fır dönen, kin ve şiddet üreten söylemlerin yanlışlığından… Özgürlükler kısıtlanıp, baskılar arttıkça; kükreme ve gaz vererek milleti galeyana getirmenin çoğaldığından… Savaştan kimsenin medet ummaması gerektiğinden… Dün Irak, bugün Suriye, yarın Türkiye ekseninde süregelen oyunu, yazımın odak noktası yapacaktım ki… Vazgeçtim…
Daha önce ele aldığım bir konuda bir babanın feryadına yer vermeyi daha doğru buldum. İşte o mektup:
“Kızım, bu yıl 7. sınıfı bitirdi. Çekmeköy Bilge Soyak İlköğretim Okulu’nda, geçen cuma öğrendiğimize göre, kızımın okulu ‘imam hatip okulu’ olarak ilan edilmiş, valilik emriyle. Aynı uygulama İstanbul’da pek çok yerde yapılmış. Ve bu ‘imam hatip’e çevrilen okullar sosyal demokratların, laik yaklaşımı benimseyen kişilerin oturduğu semtlerde oluyor. Şimdi, bu okullarda okuyan öğrenciler, yani kızım, 8. sınıfta imam hatip müfredatı görecek ve imam hatip mezunu olacak. Böyle şey olur mu?
Kızım dün akşam sordu, ‘Baba, ben de kafamı örtecek miyim?’ Ne cevap vereceğimi şaşırdım, bir şey diyemedim.
Yapılmaya çalışılan, sizler bu okuldan çocuklarınızı alın, özel okullara gidin, paranız yoksa, kızınız ‘imam hatip’te okuyacak..
Bu nasıl bir hukuk, nerede kazanılmış hak, ben çocuğumu ‘imam hatip’e vermedim ki, neden zorla, orada okumak zorunda kalsın?”
“Yetmez ama evet”çiler bu babaya ne yanıt verirler acaba; çünkü bu baba onu da öğrenmek istiyor!
İmdaaaaaaaaaat Füreya’nın Seramikleri
S.O.S… S.O.S… İmdat! Belki geç bile kalındı: Dün bu yazıyı yazarken çok acil bir imdat çağrısı aldım. Derhal aktarıyorum:
Harbiye’de Başak Sigorta apartmanı geçen ay otel yapılmak üzere satılmış. “Bu binanın en alt katı çok büyük bir Ziraat Bankası-Harbiye şubesiydi. Dün gördüm ki, orası da boşaltılmış ve şubenin içinde ve apartmanın girişinde bulunan Füreya Koral’a ait seramik panolar hoyratça yıkılıp parçalanmak üzere!”
İnanılacak gibi değil! Hoyratlıktan öte, alçaklık bu! Buna Vandalizm derler! Yok ediciler yine işbaşında!
Kör cehaletin baş tacı edildiği dönemdir bu! Bilgisizliğin, hoyratlığın, görgüsüzlüğün, birikimsizliğin daniskasını yaşıyoruz!
Çağrıda belirtilmiyor ama o bina Mimar Utarit İzgi’nin eseriydi. Kemikleri sızlıyordur! İki çok sevdiğim ve saydığım mimar Utarit İzgi ve Melih Birsel nasıl da tutkundular Füreya ile çalışmaya! Onun seramikleriyle mimariyi bütünlemeye!
Çağrı devam ediyor: “Üstelik taşınabilsin diye Füreya Hanım onları kare kare monte etmiş zamanında ve o kadar güzeller ki...”
Buradan haykırıyorum: Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, belediyeler, esere sahip çıkması gereken Ziraat Bankası; müzeler, seramik fabrikaları, ülkenin müzeleri uyanııııııııın! UYANIN da bu yıkımı durdurun!
Yorum Gönder