Hangi açıklamayı mı?
Diyanet İşler Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in birkaç gün önce ettiği alkışlanacak sözleri.
Bakın Diyanet’in gerçekten alim ve mümin olan bugünkü Başkanı Mehmet Görmez aynen şunları söyledi: “Dinlerarası diyalog olmaz. Dinler birbirine dönüştürülemez”
Peki, Prof. Görmez’in bu açıklamalarında hedef kim midir?
Dinlerarası diyalog ambalajı ile mukaddes dinimiz İslam’ın Vatikan ile Evanjelist Kardinalleri tarafından iğdiş edilmesine aracı olanlardır!
Dahası, İslami hiç bir titri ve özelliği olmaksızın Papa tarafından kucaklananlardır!
İlaveten İbrahimi dinler yutturması ile Hıristiyanlarla Musevilere cennet vaad edip kitaplı üç dini harmanlayıp yeni bir din yaratmaya çalışanlardır!
Gelelim bunu yapanların somut olarak ifşasına!
Dinlerarası diyalog kavramını tedavüle sokan Fethullah Gülen’dir.
Vatikan’da Papa tarafından kucaklanan da odur!
İbrahimi dinler kavramını gündeme getirip Hıristiyanlara cennette yer ayırtan da onun camiasıdır!
Tablo bu ise Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Mehmet Görmez aslında Fethullah Gülen’in gerçek İslam’ın dışında seyrettiğini ifşa etmiş olmadı mı?
Teoman Koman hapse, peki ya Hakan Fidan!
MİT’in eski müsteşarı emekli Orgeneral Teoman Koman 28 Şubat soruşturması bağlamında önce salıverilmesine rağmen yapılan itiraz üzerine 83 yaşında tutuklanarak hapse gönderildi!
İyi ama MİT Müsteşarları için Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılması sürecinde acil olarak yasa çıkmamış mıydı?
Bunlar hakkında soruşturma iznini Başbakan vermiyor muydu?
Öyle ise bu tutuklama nasıl oluyor?
Diyeceksiniz ki, izin olayı emekliler için geçerli değil!
Hayır, böyle bir şey olamaz zira hatırlayalım çıkarılan yasa ile Emre Taner’de kurtulmuş ve ifadeye çağrılmamıştı ki Emre Bey emekliydi!
Bu konuda ilgili savcılık ile Başbakanlığın açıklama yapması gerekiyor!
Aziz Yıldırım’a istifa etmeden tahliye yok!
Aziz Yıldırım ne yaptı ise bir türlü tahliye olamıyor!
Fenerbahçe’nin yönetimine Başbakan’ın çok çok yakını olan iki kişiyi almasına rağmen hala hapiste!
Mahkeme gününe birkaç gün kala ciddi olarak hastalandı ama tutukluluğu yine devam ediyor!
Peki, Aziz beyin tahliye şansı hiç mi yok!
Devam eden davanın içeriği ile ilgili bir şey söylemeden şahsi kanaatimiz şudur:
Aziz bey Fenerbahçe Başkanlığına aday olmasa yani Tayyip Erdoğan’a dolaylı olarak direniş göstermese bize göre salıverilmiş olurdu!
Fener Başkanı hala öğrenemedi Başbakan tuttuğunu nasıl ısrarla tutuyor ise taktığına da ısrarla takıyor!
Milliyet ve Vatan Başbakanlığa mı bağlandı?
Milliyet ile Vatan okuyucu profili bağlamında merkezin solunda ve iktidara muhalif gazeteler olarak bilinirdi!
Bakın çizgisi bu olan bu iki gazete Erdoğan Demirören tarafından satın alınmasından sonra sadece muhalif yayın çizgisinden vazgeçmedi aynı zamanda bunu yaptığı son atama ile resmileştirdi!
Nasıl mı?
Akif Beki’yi bu iki gazetenin tepesine oturtarak!
Akif Beki malum Başbakan’ın kısa bir süre öncesine kadar basın danışmanı idi ve AKP’nin sıkı bir destekçisi. Dahası, yazdığı kitapla Erdoğan’ın şahsına manevi bir ulviyet ve kutsiyet atfeden bir isim. Bu tablodan sonra bakalım Milliyet ve Vatan okurları hala aynı gazeteyi almakta ısrar edecekler mi?
Saati servet olan AKP’li müsteşar!
Medya’ya haber oldu, AKP’li müsteşarın saati servet değerinde.
Maliye Müsteşarı Naci Ağbel’in kolunda görüntülenen IWC Portuguese markalı saat pek çok gazete ve haber portalına göre eski parayla 400 milyar lira imiş!
Buna mukabil AKP yandaşı olan medya, “O saat 400 milyar değil 52 milyar” diyerek müsteşarını kurtarmaya çalışıyor!
Öyle değil ama hadi diyelim ki 400 milyar değil de 52 milyar, bu kabul edilebilir mi?
Maaşlı bir devlet memurunun böyle bir saat sahibi olması sorarım size nasıl yorumlanmalı?
İlginçtir bu Müsteşar memura verilen son zammı bile fazla bulmuştu!
Hatırlayın AKP öncesi bu tür haberler manşetlere taşınıp kamuoyunda günlerce tartışılırken şimdi bu konu büyük gazetelerde tek sütuna bile haber olmuyor!
Yorum Gönder