Biber gazı alır mıydınız? - Ruhat Mengi

Daha 31 yaşındaki astım hastası Çayan Birben’in üzerine polis tarafından biber gazı sıkılması sonucu hayatını kaybetmesinin üstünden çok kısa bir zaman geçti. Arkadaşları tarafından bana gönderilen ve “Rica ediyoruz Ruhat abla, sen de onunla ilgili bir yazı yaz. O bizim canımızdı, çok gençti, biber gazı yüzünden öldü” diyen mektup geleli birkaç gün oldu.

“Pazar akşamı bir kavgayı ayırmak isterken polisin müdahalesi ve biber gazı sıkması sonucu fenalaştı ve biliyor musunuz yanında kuzeni vardı ve polislere ‘sıkmayın abi, astımım var’ diye yalvarmış. İki gündür komadaydı, yoğun bakımın kapısında kurtulması için dualar ettik, atlatır sandık ama kurtulamadı” diyordu gözyaşlarıyla ıslanmış mektup.. Bu olayın üzerinde durulmayınca, polise “halkın üzerine her fırsatta biber gazı sıkmaması gerektiği, bunun parfüm değil öldürebilen zehirli bir gaz olduğu söylenerek uyarılmayınca polis de rahatça aynı eylemi sürdürüyor.

ŞOFÖRE DE, HALKA DA..

Dün bu kez Diyarbakır’da bir biber gazı olayı yaşandı.. Bir trafik polisi “trafik kurallarına uymadığını” söyleyerek durdurduğu otobüs şoförü “aylardır kendisine haksız yere ceza kesildiğini” ileri sürüp ruhsatını vermeyince şoförü otobüsten indirerek yere yatmasını söylemiş ve havaya ateş etmiş. Bununla da yetinmeyip biber gazı sıkmış. Halktan tepki görünce onların üzerine de sıkmış ve ortalık karışmış.

Olay ancak başka polislerin gelmesi, şoför Sadık Bora’nın göz altına alınmasıyla sonlandırılabilmiş. Demek ki bundan sonra ehliyet-ruhsat sorduğunda veya bir başka basit olayda, örneğin öğrenci veya işçi gösterilerinde polis tepki görecek olursa işi kolay.. Medeni ve demokrasiye saygılı bir ülkede polisin yaptığı gibi önce sakince sorunu çözme gereği bile duymadan elini biber gazına atacak.. Biraz daha öfkeliyse buradaki polis gibi havaya ateş edecek.. Halk “yanlış yapıyorsun” derse onlara da yeterli miktarda biber gazı ikram edecek.. Aralarında alerjisi veya astımı olanlar varsa onlara da “kader” mi diyecekler acaba?

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI DERHAL DURDURMALI

Çayan Birben gencecik yaşında hayatını biber gazından kaybetti, ondan önce de aynı nedenle ölenler oldu.. Yargı bu ölümlerin hesabını soruyor mu, sorumlular ceza alıyor mu, hiç sanmıyorum. Artık bu çağdışı, cinayetten farksız olaylar son bulmalı, İçişleri Bakanlığı gereğini yaparak biber gazının kullanımını derhal durdurmalıdır. Türkiye’de olanlar artık gerçekten akıl almaz boyuta ulaştı!
*****
‘Kürt’ değil, ‘Kürdistan’ sorunu!

Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “terörü çözmek üzere” işbirliği yaparak biraraya gelmelerinden önce de sonra da (hatta yıllar öncesinden başlayarak) defalarca “kültürel haklar için terörle binlerce insanın canına kıyılmayacağını, PKK terörünün nedeninin kültürel haklardan çok daha karışık ve önemli bir nedeni olduğunu” yazdım, TV’de söyledim durdum. Yalnız söylemedim BDP’lilere, daha önce DTP’lilere, Kürt aydınlara ekranda sordum ama hep yuvarlak ve kaçamak cevaplar aldım.

Sivil-asker yüzlerce insanımız terör saldırılarında şehit olurken onlar ve bir grup gazeteci gerçeği perdeleyerek oyaladılar.

O günlerde liberal arkadaşlar da terörün nedeni için “kültürel hak” diyor, başka bir şey demiyorlardı ama şimdi artık her şey açıkça ifade edilmeye başlanınca bu terane kesildi.

ÖZERKLİK PROJESİ

Dün Van Bağımsız Milletvekili (BDP’li) Aysel Tuğluk “Kürdistan’da Çalışma Yaşamı ve Emeğin Örgütlenmesi Çalıştayı”nda yaptığı konuşmada “Yıl 2012, yer Kürdistan ve ağır sömürge şartları devam ediyor... Emeğin yeni dünyasını ‘özerklik projesiyle’ kurmalıyız” demiş.

BDP (ve PKK) terörün durması için tek şartın “özerk Kürt devleti” olduğunu ısrarla vurgulamaya devam ediyor ve görüldüğü gibi sorun CHP’nin Erdoğan’a ilettiği önerilerde belirttiği gibi “Kürt sorunu” değil, “Kürdistan sorunu” .

ATEŞ ÜSTÜNDE!

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ne tür önlemler ve çözümler üzerinde duracaklar bilmiyoruz ama herhalde asıl düşünmeleri gereken noktanın bu olduğunun, zaten Öcalan ve BDP’nin referandum öncesinde teröre (yeni anayasada taleplerinin karşılanacağı ümidiyle) ara verdikleri günlerden başlayarak bunu açıkça ifade ettiğinin, büyük ihtimalle MİT-PKK görüşmelerinde de “özerklik ile PKK’ya Öcalan’ı da içeren genel af” taleplerinin öne çıktığının, başka şartlara öncelik vererek zaman kaybetmemek gerektiğinin farkındadırlar.

Bu durum nasıl sonuçlandırılır ve bu talepler ortada dururken ve BDP terör ile teröristi “tüm Kürt vatandaşlarla özdeşleştirmeyi sürdürürken” terör konusu nasıl çözülür, tek tartışılması gereken budur.

Hükümet ile Ana Muhalefet Partisi’nin işbirliği sürecinde Açılım döneminde yapılan “oyalanma” hatalarının tekrarlanmaması gerekiyor, bu parti meselesi değil, ulusal güvenlik meselesi. Ve gencecik askerlerimizle aileleri de ateş üstünde yaşıyorlar!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget