Ayşenur kızakta Tuğba atakta - Mustafa Mutlu

Ayşenur Arslan’ı hepiniz tanıyorsunuz: CNN Türk’te yayınlanan Medya Mahallesi programının yapımcısı ve sunucusu... Gazeteciliğe 1974’te TRT’de muhabir olarak başladı.
Sekiz yıl sonra Güneş Gazetesi’ne Haber Müdürü olarak geçti.
Nokta Dergisi’nde, Söz ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı.
Star TV’de Yakın Takip adlı haber programının sorumluluğunu üstlendi.
ATV’ye geçti ve Ali Kırca ile birlikte izlenme rekorlarını alt üst eden ana haber bültenini hazırladı. Sonra Star TV’de ve NTV’de aynı görevi sürdürdü.
VATAN’da Yayın Koordinatörlüğü yaptı.
Ardından CNN Türk’te Medya Mahallesi’ni yapmaya ve sunmaya başladı.
“Medyanın susturulması” gibi konuların üzerine gitti; korkmadı, susmadı.
Sorular sordu, gözünü budaktan esirgemedi, kimi zaman ağladı, kimi zaman haksızlıklar karşısında isyan etti.
Ve Cuma günü tam da Yılmaz Özdil’i konuk etmeye hazırlanıyordu ki; kendisinden “seyircilere veda etmesi” istendi.
“Neden?” diye sordu; “Bu son program” yanıtını aldı.
Oysa aylar önceden yapılan planlamaya göre; programın Temmuz sonunda tatile girmesi gerekiyordu.
O; büyük bir gururla kendisinden istenileni yaptı ve “erken tatile” çıktığını belirterek, veda etti.
Sonra bu erken tatilin gerekçesini, önümüzdeki sezon ekrana dönüp dönmeyeceğini sordu; aldığı yanıt, “Ortalığın sakinleşmesini bekleyeceğiz” oldu.
***
Otuz sekiz yıllık gazeteci Ayşenur Arslan’ın, muhalif tavrından vazgeçmemesi nedeniyle, bu sürpriz ayrılık haberini öğrendiği saatlerde Anadolu Ajansı’nın çiçeği burnunda muhabiri Tuğba Özgür Durmaz, hayatının en mutlu saatlerini yaşıyordu.
Çünkü Anadolu Ajansı’nın Haber Akademisi’ndeki uzun (!) öğrenim hayatını (sadece dört ay) bitirmiş ve hemen göreve başlaması istenmişti.
Sertifikasını; diğer mezun arkadaşlarıyla birlikte Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın elinden aldı.
Sonra da hemen “mesleğe” başlamak için, atamasının yapıldığı Bursa’ya gitmek üzere yola çıktı.
Ne özelliği var Tuğba’nın ki; on binlerce iletişim fakültesi mezunu genç işsiz gezerken o dört aylık bir eğitimle hem de bir devlet kurumunda iş bulabiliyor?
Söyleyeyim:
Türbanlı...
Bu özelliğiyle de AA’nın tarihine geçti!
Atatürk’ün talimatıyla kurulan devletin resmi haber ajansının ilk “tesettürlü muhabiri” oldu.
Şimdi sıra TRT’de...
Bakalım; TRT’nin ilk “türbanlı spikeri”yle ne zaman tanışacağız?
***
Ayşenur Arslan’ın suçu; mesleğinin gereğini yerine getirip “gazeteci” gibi davranması...
Yani bıkmadan, usanmadan sorular sorması...
Gariplikleri gündeme getirip sorgulaması...
Zalimlere direnmesi, mazlumlara sarılması...
Ve tüm bu özellikleriyle iktidarı rahatsız etmesi...
Bu yüzden kızakta...
Üstelik programının başlayıp başlamayacağını bile bilmiyor.
Tuğba ise başında türbanıyla Bursa yollarında...
Çünkü medyada bir “nöbet değişimi” yaşanıyor...
Muhalif Ayşenurlar kızağa çekiliyor, türbanlı Tuğbalara yer açılıyor.
***
Ayşenur’u tanımayanlar için yazalım: Her konuda ayrı düşünmesek bile gazetecilik tavrımız çok benzer.
Elinden kalemini alırsınız; duvara yazar.
Mikrofonunu çekersiniz, meydanlara çıkıp söyleyeceğini yine söyler.
O yüzden onun adına en küçük bir kaygım yok...
Sadece halkın doğru haber alma hakkı her geçen biraz daha fazla makaslandığı için kaygılıyım.
Ve elbette; Ayşenur’u erken tatile çıkaran CNN Türk’teki korkak, ürkek “idareci” arkadaşlara da bir çift sözüm var:
Ayşenur size fazlaydı zaten beyler; Nagehan Alçı, Nazlı Ilıcak neyinize yetmiyor?
Ve bir de bilin ki:
Medya Mahallesi yeniden başlayıncaya kadar ne televizyonunuzu izleyeceğim, ne de radyonuzu dinleyeceğim...
Haaa; bu sizin çok mu umurunuzda olur?
Olmazsa olmasın...
Bu saatten sonra siz de benim umurumda değilsiniz zaten!
*****
ŞENLİK!
Ergenekon Davası avukatlarından Gazi Serdar Öztürk, davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden ilginç bir talepte bulunmuş...
Dilekçe veren Öztürk, yazar Nagehan Alçı’nın polisin, MİT’in ya da yabancı istihbarat örgütlerinin haber elemanı olup olmadığının ortaya çıkarılması için ilgili kurumlara yazı yazılmasını istemiş...
Dağlık Karabağ’da istihbarat görevlerinde kullanılıp kullanılmadığının ortaya çıkarılmasını talep etmiş...
Nagehan Alçı, televizyonlarda sürekli “Ergenekon var... Bulunan patlayıcıları nasıl açıklayacağız? Yargılananları nasıl savunuyorsun” diye bağırıp duran kadın yazar... İster misiniz; bir de ajan olduğu çıksın ortaya...
Ne şenlik olur ama!
*****
GÜNÜN SORUSU
Adıyaman Garnizon Komutanı Albay Yusuf Yalçın, Adıyaman Üniversitesi’nin diploma törenine katılmış ve türbanlı bir kız öğrenciye diploma vermiş. Yorum yapmıyorum. Soruyu ise size bırakıyorum:
Benim için bu habere bir soru uydurur musunuz?
*****
Güle güle Meltem...
Madem bugün kadın gazetecilerden söz ettik; o zaman Meltem’i unutmak olmaz!
Meltem Sukay, tüm yazı işleri çalışanları gibi bizim gazetenin görünmez kahramanlarındandı. Benim yazılarımın yayınlandığı sayfaların editörüydü.
Yani; benim editörümdü.
VATAN’da yazmaya başladığım 2004 yılından bu yana bir kez bile surat astığını görmedim.
Yirmi yılı aşkın bir süre, sadece gazetecilik yaptı. Yorulmuş olduğuna karar vermiş olmalı ki; Cuma günü emekliye ayrıldı...
Umarım hak ettiği huzur ve mutluluk hep yanında olur...
Her şey için teşekkürler benim güzel kardeşim...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget