Son günlerde uluslararası piyasalardaki fiyatlar aşağı indiği halde, doğalgaza yüzde yirmiye, elektriğe yüzde ona yakın zam geldi…
Zaten pahalı olan benzine yıl başından beri yapılan zamların toplamı da yüzde on dolayında.
Bu üç madde de, bütün mal ve hizmetlerin maliyetlerini arttıracak olan ana girdi kalemleri…
Dolayısıyla ekonominin her sektöründe bir fiyat artışı ile karşı karşıya kalacağız…
Yoksulların daha yoksul, zenginlerin daha zengin olacağı açık!
***
Bir ülkenin doğal ve ekonomik serveti yağmalandıkça, elbette o toplum yoksullaşır…
Ama bu servetlerin yağmalanması da uluslararası düzenin devamı için gerekli fonları sağlamaya yetmez…
Sıra gelirlere gelir…
Halkın gelirlerini yağmalamanın iki yolu vardır:
Doğrudan yol, vergiler…
Dolaylı yol, fiyat artışları yani zamlar ve elbette artan enflasyon!
Vergiler ve zamlar, yoksul geniş kitlelerin cebindeki parayı alır, yağmacıların cebine aktarır.
***
Aslında yağma, uluslararası liberal kapitalist düzenin, küresel ekonominin kaçınılmaz bir sonucudur.
Büyük ülkelerin büyük şirketleri, kendi ülkelerininkiler de dahil olmak kaydıyla, bütün ülkelerin ve kendi halkları da dahil bütün halkların servetlerini ve gelirlerini yağmalar.
Elbette önce gelişmemiş veya azgelişmiş ülkelerdeki doğal zenginliklerin yağması başlar…
Çünkü buralarda yağmaya karşı çıkacak bilinçli, örgütlü, çevreye duyarlı vatandaş sayısı azdır…
Birkaç devlet görevlisini kafeslediniz mi iş biter:
Yağmaya karşı sesini yükselten birkaç kişi ve örgüt de içeri atılır, susturulur…
Toprağın altı da yağmalanır, üstü de!
Gelişmiş ülkelerde, toplumsal bilinç ve çevre duyarlılığı nispeten yüksek olduğu için doğal zenginliklerin, çevrenin yağmalanması daha zordur…
Ama ekonomik yağma hiç de güç değildir…
Amerika gibi bireysel bilincin oldukça gelişmiş olduğu bir ülkede bile, son ekonomik kriz, kamu fonlarının yani halkın vergilerinin, büyük şirketlere aktarılması ile aşılmıştır.
Gelişmiş ülkelerin uluslararası sermayeli büyük şirketleri bu yağmayı sürdürmek için her şeyi yapar…
Gerektiğinde teröre bile başvurur, “demokrasi getiriyoruz” diye başka ülkeleri işgal eder, enerji kaynaklarını kontrol edebilmek için binlerce kişinin katline, milyonlarca kişinin göç ettirilmesine göz yumar!
***
Buraya kadar sadece uluslararası liberal kapitalist düzenin genel mantığından bahsettim.
Bir de bu yağma düzeninden kendine pay çıkarmak isteyen politikacılar sorunu vardır.
Her ülkedeki politikacılar siyasal güçlerini, servetlerini arttırmak için yolsuzluk yapmakta kullanabilir…
Bir anlamda genel bir eğilimdir bu.
Ama dereceleri biraz farklıdır.
Örneğin ünlü tarihçi ve Ortadoğu-İslam uzmanı Prof. Bernard Lewis, siyaset ile para ilişkisini karşılaştırmalı olarak açıklarken Amerika’da zengin olmanın politikada başarı getirdiğini, Ortadoğu’da ise politikacı olmanın insanı zengin ettiğini vurgular.
Türkiye’ye gelince, Kamu İhale Kanunu’nun hesaplanamayacak kadar çok sayıda değişikliğe konu edildiğini vurgulayalım…
Bir de son 4+4+4 eğitim skandalında, yirmi milyar liraya ulaşan elektronik malzeme satın alınmasının yasa ile ihale kanununun dışına çıkarıldığına işaret edelim…
Bakanların, milletvekillerinin gazete manşetlerinden düşmeyen, kitabına uydurulmuş “zenginleşme” öyküleri ise artık “ahvali adiye”.
Hiç olmazsa politikacıların bireysel yağması durdurulabilse, belki bu kadar çok zam yapma gereği ortaya çıkmayabilirdi!
Yorum Gönder