Tutuklanan komutanlar ifadesinde neler söyledi - Saygı Öztürk

Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) irtica ile mücadele ağırlıklı “tavsiye” nitelikli 28 Şubat kararları Başbakanlığa gönderildi. 13 Mart’ta Başbakan Necmettin Erbakan, Bakanlar Kurulu’nda konuyu ele aldı, 14 Mart’ta, MGK kararlarıyla ilgili bakanlıkların kısa, orta ve uzun vadeli tedbirleri “özenle” alınmasını, mali destek ve yasa değişikliğine ihtiyaç gösteren tedbirler varsa, bunlar hakkında da Başbakanlığa bilgi verilmesini istedi.
Erbakan’ın yazısının ekinde MGK bildirisi ve MGK kararlarının eki olan 18 madde bulunuyordu. Yani, MGK kararlarının uygulamasına hükümet başlamış, bu kararlara bir itiraz da olmamıştı. Uygulama ile ilgili ilk genelge İçişleri Bakanı Meral Akşener, Adalet Bakanı Şevket Kazan imzasıyla gönderildi. Bu belgeler , Kemal Yurteri ile birlikte yazdığımız Doğan kitaptan çıkan “MGK” isimli kitabımızda yer alıyor.

Bir yatakta iki komutan
Emniyet’te Çevik Bir’in rahat etmesi için emekli general Ümit Şahintürk’le aynı odaya konuldu. Ancak, yatak olur kanepe çift kişilikti. Yani iki komutanın aynı yatağı paylaşması gerekiyordu. Çevik Paşa, uyuyuncaya kadar komutan ona olan saygısından dolayı kanepeye uzanmadı.
Emekli Albay Oğuz Kalelioğlu, Emniyet’e götürülürken en şık elbisesini giydi, kravatını taktı. Görevliler, “gerek olmadığını” söylediğinde, “Ben, hakimin karşısına kravatsız çıkmam” diyordu. Emniyet’tin tutumundan memnun kaldılar kalmasına ama hepsi de perişan oldu. Emniyet sorgusu, adli tabiplik, savcılık sorgusu, mahkeme derken hemen hepsi 40-50 saat uykusuz kaldı. 11. Ağır Ceza Hakimi Mustafa Karatay’ın, katip Burhan Ceylan’ın da en çok yorulan isimler olduğunu da söyleyebiliriz.
Çevik Paşa: Aynı çalışmayı Emniyet ve MİT’te yaptı
Emekli Orgeneral Çevik Bir, belli yayın organlarının tam hedefindeki bir isimdi. Hakkındaki suçlamalara nasıl cevap verdiğini, kimin kendisini nasıl savunduğunu merak ettim. İşte tutuklanan emekli komutanların anlattıklarından özetler:
“Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Hükümetin, MGK’nın ve zamanın başbakanı Necmettin Erbakan’ın emir ve talimatlarını uygulamadım. Batı Çalışma Grubunun, MGK’nın kararları doğrultusunda yaptığı tüm çalışmalar mevcut hükümeti, devleti bölücü ve irticai teröre karşı korumak amaçlıdır. Batı çalışma grubunca alınan tedbirlerle ilgili olarak yapılan tüm çalışmalar ve hazırlanan belge, raporlar belli bir silsileyi takiben Genel Kurmay Başkanına ve o kanalla Başbakan'a ve hükümete sunulmuştur. Nitekim aynı mahiyette İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ile MİT tarafından yapılan çalışmalar ile aynı paralelde hükümete sunulmuştur.
MGK kararları ve bunun ardından 14 Mart 1997 tarihinde Başbakan Erbakan’ın imzasıyla yayınlanan talimat birlikte değerlendirildiğinde yasadrışı hiçbir faaliyet olmadığı, Batı Çalışma Grubu’nun, hükümetin ve MGK kararlarını uygulamak amacıyla kurulduğu çok net olarak görülecektir.
“Suç teşkil eden husus yok”
Ünal Akbulut: Bana isnat edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs veya görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek şeklindeki suçlamayı kabul etmiyorum. Batı Çalışma Grubu harekat konseptini hazırlamakla görevlendirildim. Bunun yerine getirilmesi için MGK kararları, Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’nın konu ile ilgili genelgeleri, Emniyet ve MİT karargahından aldığımız belgelerden yararlanıldı. Bu görev tamamen amirlerimden aldığım emir ve direktifler doğrultusunda ifa edilmiş olup, bir suç teşkil eden bir husus bulunmadığı kanaatindeyim. Hayatımın hiçbir döneminde hukuk dışına çıkmadım.
- Yüksel Sönmez: Batı Çalışma Grubunda çalışmadım. Batı çalışma grubu toplantıları görev yaptığım şubenin çalışma salonunda yapılıyordu. Bende şubenin diğer personeli aynı ortamda yedi masa yan yana görev yapıyorduk. Şube müdürüm tarafından verilen bazı yazıları hazırladım. Ben demokratik sosyal hukuk devletine inandım. Arz ederim.
- Yahya Cem Özaslan: Çocuğum üniversite sınavına yeni girdi. Bu suçla itham edilmiş olmam bizi yaraladı. Bu, hem benim hem de çocuğumun geleceği için çok önemli bir karar. Yapmadığım ve işlemediğim bir suçlan dolayı itham edilmek beni derinden etkilemiştir.
- Ruşen Bozkurt: Genelkurmay'da görev yaptığım 1996 - 2001 yılları arasında iç güvenlik hareket daire plan şubede terörle mücadele konuları ile görevli plan proje subayı olarak çalıştım. Soruşturmaya konu dönemde dahil olmak üzere tüm görev sürem boyunca başka bir birimde veya başka bir işle görevlendirilmedim.
“Psikolojik Harekat dairesini ben kurdum”
- Oğuz Kalelioğlu: Bana isnat edilen Türkiye Cumhuriyetini, ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya engel olması suçunu kesinlikle kabul etmiyorum. Ben subay çıktığım günden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetinin varlığını devam ettirmek için hayatım bahasına mücadele ettim. Kıbrıs’ta Magosa’ halkla bir ay savunarak Magosa'ya gazilik unvanı kazandırdım. Orada benim heykelim dikilidir. Genelkurmay Psikolojik Harekat Dairesini kurdum. Dış tehdit olarak Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi, iç tehdit olarak PKK terör örgütünün yıkıcı bölücü propagandalarını nötüralize etmek üzere çalışmalara başladık. 28 Şubat kararları ile ortaya çıkan batı çalışma grubunun bizim daire ile hiçbir alakası yoktur.
- Cengiz Çetinkaya: Söz konusu tarihler arasında Psikolojik Harekat Daire başkanlığı cari isler şube müdürlüğünde proje subayı olarak görev yaptım. Dairemizin görevi iç tehdit olarak PKK terör örgütüne ve dış tehdit olarak da Yunanistan'a karsı psikolojik harekat faaliyeti icra etmekti. Şifai emirle Batı Çalışma Grubu toplantılarına katıldım. Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinin demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna ve halk tarafından seçilen hükümetler tarafından yöneltilmesi gerektiğine inanan bir kişiyim.
- Alican Türk: Batı Çalışma Grubu ismini duymuştum. Bana sorguda gösterilen söz konusu evrakları ve içeriklerini daha önce hiç görmemiştim. BÇG ye giriş izni verilenler arasında adım da geçmekte, oysa bu konuda ne bana bir giriş kartı verilmiştir, ne BÇG ye girdim, ne böyle bir gruba katıldım, nede gaip içindeki ne faaliyetlerden haberdarım. İrtica konusu uzmanlık alanım içerisinde hiç olmadı.

Sorguda, çok çeşitli sorular yöneltildi. Bunların önemli bir bölümünün “yorumlu” olduğu dikkat çekiciydi. İşte, bu duruma hem şüpheliler hem de avukatlarının itirazları oldu. O soruların içinde neler yok ki…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget