Orada burada kadın toplantıları yapılıyor, bu mesleğe başladığım günden beri yapıldığı gibi.. Kadınların istihdamı, kadınlara eşit haklar, kadına karşı şiddet vs. vs.. Son 25 yıldır aynı noktada sayıyoruz, bunca zaman içinde bana göre tek önemli başarı kadın örgütleri ve biz birkaç yazar yıllarca çırpındıktan sonra nihayet Medeni Kanun’da “boşanan çiftlere eşit mal paylaşımı getiren” yasa değişikliğiydi, onun dışında her şey eski tas, eski hamam devam..
Kadın ve çocuk tecavüzlerinde doğru istatistikler verilse hiç şüphe yok bu olaylarda “dünyanın en kötü ilk üçü”ne filan gireriz.. Defalarca yazdık, televizyon programları yaptık, Meclis’in önünde “ülkenin çocukları böyle yanıyor” diye bebekler yaktık, “kadınları böyle kesiyorlar” diye boynumuza bıçaklar dayadık, gösteri yapan kadınlar TBMM’ye yürüyemesin diye yüzlerce polis dikmişlerdi (Meclis’i vatandaşlardan koruyorlar) polislerle itişerek Meclis’e yürüdük ama olmadı, olmadı.. Hiçbir şey ne Meclis’i, ne Hükümeti harekete geçiremedi..
FANTEZİ ÖNLEMLER
Hala “kadın eşi tarafından şiddet görürse erkeğe elektronik kelepçe takılabilecek, erkeğin malı elinden alınabilecek” benzeri fantezi önlemlerle uğraşıyorlar. Fantezi çünkü karısını canavar gibi döven, yaralayan kompleksli-hasta kocaların, kendisine yar olmayan kadını başkasına da yar etmemek için öldüren ve kısa bir hapis cezasına dünden razı olan manyakların sayısı o kadar fazla ki ve o kadar kararlılar ki bu önlemler onları ancak güldürür.. Nitekim olaylar giderek arttı.
Daha dün gazetelerde Tekirdağ’da bir tekstil fabrikasında çalışan ve servis otobüsünden indikten sonra evine doğru yürürken 4 kişi tarafından kaçırılıp tecavüz edilen ve baygın vaziyette ağaçlık bir alanda bulunan genç kadının haberi vardı. Alçak tecavüzcülerden biri kadının yanında uyurken yakalanmış. Tutuklandıkları söyleniyor ama kendileri de, biz de biliyoruz ki onların hayatını da zehir edecek, en az 20 yıl hapisten kurtulamayacakları cezalar verilmeyecek..
AF İLE KURTULACAKLAR!
Daha üç gün önce onlar gibi tecavüzcüleri de, çocuk tecavüzcülerini de, katilleri de afla bırakıverdiler. Sanki sayıları azmış gibi, bu ülkenin masum insanlarına, çocuklarına acımadan toplum içine salıverdiler. Bunun yapıldığı ülkede tecavüz ve diğer suçlar biter mi, artar mı? Nitekim belki de afla aynı gün bu tecavüz olayı yaşandı..
İlköğretim öğrencisi kız çocuklarına toplu tecavüz edenleri bile derhal tutuklayarak ağır cezalar vermediler (gazetecileri yazdıkları kitaplar nedeniyle tutuklamak daha kolay, bu ülkede o daha ağır suç) aynı yaştaki çocuklara tecavüzler arttı. Yaşlı çocuk tecavüzcülerini serbest bıraktılar, aynı etkiyi yarattı.. “Evlendik” diyerek torunu yaşındaki kızlara “imam nikahı” altında tecavüz edenleri ve kızların babalarını cezalandırmadılar “hamile kalan veya doğuran çocuklar” arttı..
KIZ KARDEŞE TECAVÜZ!
Aile içi tecavüzü “aile mahremiyetine zarar verir” bahanesiyle yok farz ettiler, hem ensestle karşı karşıya olan, çaresi olmadığı ve çoğu kez anneleri bile sustuğu için bu felakete katlanmak zorunda olan o zavallı çocuklar (baba, amca, enişte, ağabey gibi sapık aile fertleri karşısında) korunmasız-yapayalnız ortada kaldı, hem de ensest olayları arttı.. Ama etrafa bakınca devamlı toplantılar yapılıyor, adeta kadınlarla-kızlarla ilgili “bir faaliyet var” havası esiyor.. Bakın, mesela birkaç gün içinde çok önemli üç haber çıktı; birincisi, “Sivas’ta 20 yaşındaki M.T’nin 16 ve 17 yaşlarındaki iki kız kardeşine 5 yıldır tecavüz etmekte” olduğu..
SIRADA VELİLER VAR!!
İkincisi, “13 yaşında doğum yapan çocuk” .. Ve üçüncüsü; “Avcılar’da bir okul müdürünün tecavüzüne uğrayan veli”.. Daha önce “öğrencilerine tecavüz eden öğretmen veya müdürler”e hak ettikleri ağır cezalar verilip öğretmenlik hakları ellerinden alınmayınca sıra geldi velilerle tecavüze.. Kadın veli, olayı eşi dahil kimseye söyleyememiş, psikolojisi bozulmuş ve sonunda bir dilekçeyle olayı Milli Eğitim Müdürlüğü’ne duyurmuş. Gelen cevaba inanamayacaksınız; “Sizin başka işiniz mi yok?”
Bu olaydan daha önemli bir konu olamayacağı gibi, bir Milli Eğitim müdürünün böyle bir skandal yaratan, suç işleyen okul müdürünü derhal görevinden alıp yargıya sevk edilmesini sağlamaktan daha önemli işi de olamaz. Veliye saldırmaya cesaret eden sapık, öğrencilere saldırmaz mı?
Ben artık kadın örgütlerinin de bu konuları yeterince izlemediğini, toplu tepki veremediğini düşünüyorum, kusura bakmasınlar. Eğitimle ilgili yasa konusunda hep beraber harekete geçtiler ama bu kadar korkunç kadın ve çocuk olayları duyuluyor ve onlardan ses çıkmıyor. Bu konular da “kadına şiddete hayır diyelim” sloganlarıyla halledilmiyor.
Kadın Bakanlığı’nın kadın ve çocuklara karşı vahşet olaylarını izleyip verilen cezalar konusunda bir şey söylediğini hiç duymadık. Daha önce “dayısının tecavüzüne uğrayan ve anneanne ile dayının işkencesini de yaşayan 5 yaşındaki çocuk”, “11 yaşında çocuk doğuran kız” gibi olayları yazmış ve ‘Bakanlık takip ediyor mu, çocuklar korumaya alındı mı, cezalar ne oldu’ diye sormuştum, hiç ilgilenmediler bile.. Son olaylarla ilgilenirler mi sizce?
Yazarken bile gözlerim yaş doluyor, bir vatandaş ve “yıllardır bu konulara çözüm aradıktan sonra ilerlemek yerine geri gittiğimizi gören” bir gazeteci olarak büyük üzüntü içindeyim!
*****
Twitter’da geyik yapacağınıza..
Kim kimle aşk yaşıyor, kim ne giymiş-nereye gitmiş, hangi sanatçı TV’de ne söylemiş, kim kime kazık atmış, ne kadar önemsiz, alakasız konu varsa Twitter kullanıcıları saatlerini, günlerini vererek orada mesajlaşıp duruyorlar.. Bunu binlerce, milyonlarca kişinin yaptığını düşününce “eğer bu mesaiyi olumlu bir işe, bir sorunun çözümüne harcasalar nasıl bir güç oluşturulabilirdi” noktasına geliyor insan.
Mesela “sokak hayvanlarının çektiklerini; açlık, soğuk ve sıcakta korunmasız, aç-susuz ortada kalmaları, hastalananların tedavi edilemediği için ölmeleri, dikkatsiz ve hızlı araç kullananlar tarafından öldürülmeleri ya da en azından “ölüm kadar kötü” şekilde sakat bırakılmaları, sadistler tarafından kuyruklarının kesilmesi, gözlerinin oyulması gibi dehşet verici olayları” konu edinseler..
HAYVAN ZEHİRLEYENLERİ DUYURUN
Sokak hayvanlarını dikkatle yakalayıp kısırlaştırma, hasta-kaza geçirmiş, sokakta doğum yapmış hayvanlara sığınaklarda bakma görevi olan belediyeler arasında “bunu yapmayanları” bulup çıkarsalar.. O barınakları gezip “kötü şartta olanları, zavallı köpek ve kedilere bakılmayan-tedavi edilmeyenleri, pis olanları” bulup çıkarsalar ve ilan ederek “bu belediyeye oy vermeyin, hayvanların oyu yok ama bilinçli seçmenin var” deseler..
Bursa Osmangazi barınağı gibi “iyi olanları” överken, hiç barınak açmayan, hiç kısırlaştırma yapmayan, hayvanlar kontrolsüz çoğalınca onları “topluca zehirleme ya da uyutma” gibi vahşice bir çözüm seçen.. Ya da “Bolluca Ormanı” gibi ormanlara veya boş arazilere atarak “açlık-susuzluk ve soğuktan çırpınarak ölmeleri”ni sağlayan TEMBEL ve SAHTEKAR belediyeleri (HAYTAP’la haberleşerek ve bilgi alarak) milyonlarca insana duyursalar..
O KADAR KOLAY Kİ..
Bu insanlık dışı eylemleri çözüm seçtiği halde bir yandan TV’lere çıkarak kendini seçmenlere “hayvansever” göstermeye çalışan belediye başkanlarını orada anlatsalar.. Türkiye’de sayıları hızla arttığı için “korkunç sonlarla karşılaşan zavallı sokak hayvanlar”ına kolayca çözüm getirebilirlerdi. Biraz zaman verip izleyerek ve birkaç mesaj yazarak..
Twitter kullanıcılarına “hayvanların korunması” gibi, “kadın ve çocuk haklarının gerçekten ele alınması” gibi çözüm bekleyen konulara kafa yormalarını öneriyorum. Ne zamana kadar “kim ne giydi, kim nereye gitti, kim kime ne söyledi” benzeri boş konularla uğraşacaklar?
Yorum Gönder