“İnsanlar üç yerde yargılanır.
Her şeyden önce insanlar kendi vicdanlarında yargılanır.
Ben bu yargılamayı yaptım.
Yalnız burada sözü edilen çalışmalarda değil; hayatımın hiçbir döneminde ve çalışmalarımda suç işlemediğim kanısına vardım.
İkinci olarak mahkemelerde yargılanır.
Şimdi mahkemeniz önünde yargılanıyorum.
Karar vermek yetkisi sizindir.
Adaletin, ithamlar ne olursa olsun, doğru insanların yanında olacağına inanıyorum.
Üçüncü olarak da insanları tarih yargılar.
Ama tarih yalnız yargılanan insanı değil, hepimizi birlikte yargılar.
İnanıyorum ki, vicdanımın yargısı, sizin yargınız ve tarihin yargısı birbirinden farklı olmayacaktır.”
Erdal Atabek
Barış Derneği Genel Yönetim Kurul üyesi
(Tutuklu)
***
2 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi karşısında yaptığım savunma bu sözlerle bitiyordu.
Yargılama önceden verilmiş hükümle askeri mahkeme tarafından mahkûmiyetle bitecek, ancak Askeri Yargıtay tarafından bozulan kararla biz sanıklar “tutuklu olarak” önceden kararı verilen süreyi hapiste yatarak geçirecektik.
Askeri Mahkeme Başkanı Hâkim Binbaşı Atilla Ülkü şimdi nerededir bilmiyorum. Hâkim Yüzbaşı Tarık Kale sonradan avukat oldu, bir kez gördüm. Bütün duruşmalarda tek karşıoyu Tarık Kale vermişti. Mahkemenin asker üyesi Ahmet Albay herhalde emekli olmuştur.
Bir yargıcın “tutukluluğun devamına”, bir yargıcın (Tarık Kale) “tutukluluğun kaldırılmasına” karar verdiği duruşmalar boyunca bizler bir albayın “tutuklu kalsınlar” oyuyla 38 ay 20 gün çeşitli hapishanelerde yattık.
Geçen gün aramızdan Hüseyin Baş’ı uğurlarken gene cami avlusunda buluştuk.
1980’ler gözümüzün önünden geçti.
12 Eylül, şimdi bütün cezaevleriyle, haksız yargılamalarıyla, tutuklamalarla, işkencelerle, öldürmelerle toplumun belleğine geri getiriliyor.
12 Eylül, Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’dan ibaret midir?
12 Eylül bir iktidar anlayışıdır. Bir iktidar modelidir.
Onu yargılayabiliyor musunuz?
12 Eylül 1980, Milli Güvenlik Konseyi.
Sonra Turgut Özal dönemi.
Süleyman Demirel iktidarları.
Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi.
Ortak noktalarını saptayın ve görün.
Bakalım karşınıza ne çıkacak?
***
Amerika Birleşik Devletleri’nin desteği.
Hepsinin arkasında her zaman Amerika.
Dün de bugün de.
Dini siyasete alet etme.
Dün de bugün de.
Solu şiddetle ezme.
Dün de bugün de.
Kapitalizme kapıları açma.
Dün de bugün de.
Özelleştirme.
Dün de bugün de.
Amerika’nın askeri olma.
Dün Kore, bugün Irak, Suriye.
Bağımsızlık diyene şiddet.
Dün de bugün de.
Hep sağda, hep sağda, hep sağda.
Dün de bugün de.
Hepsinde ortak.
12 Eylül’ün asker rejiminde de.
12 Eylül’ün sivil rejiminde de.
AKP iktidarında da.
Kim kimi yargılıyor?
***
Tarih hepimizi yargılayacaktır.
Şimdi tarihi yapıyoruz.
Hepimiz tarihimizi yapıyoruz.
Tarih bir yandan da yazılıyor.
12 Eylül’ün şatafatı. Üniformaları. Madalyaları.
Sivil 12 Eylül’ün küresel kapitalizme açılımı.
Emeğin ezilişi. Emekçinin ezilişi.
Sonrasının küresel iktidarla el ele verişi.
Bugünün teokratik otoriter yönetimi.
Toplumun şiddetle sindirilişi.
Tarih hepimizi yargılayacaktır.
Bugün tarih yapılıyor.
Tarih yarın yazılacaktır.
Ben, tarihin önünde müdahilim...
Yorum Gönder