Dün 23 Nisan Ulusul Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladık. Ben de bu bayrama televizyonlardan katıldım. Eşim Özden hanım telefon ederek; 'Bu günü, çocuklarımız için gerçek bir bayrama çeviren öğretmen arkadaşlarıma benim için de teşekkür et!' dedi. Doğrudur: Milyonlarca çocuğun bütün yıl boyunca beklediği bu güzel günü, güzel ve anlamlı biçimde geçirdi isek bunu başaranlar; öğretmen arkadaşlarımız olmuştur. Bunca sıkıntı içinde böyle bir etkinliği bütün Türkiye'de yürüten fedakar öğretmenlere teşekkür ediyorum.
Başbakan Erdoğan, 'Büyük Türkiye'den söz ediyor.
Büyük Türkiye'yi iyi yetişmiştirilmiş, sağlıklı kuşaklar yaratır. Onları yetiştirecek olan ise öğretmendir. Hem iyi yetiştirilmiş öğretmene hem de teknolojik altyapıya ihtiyaç her zamankinden daha fazladır.
AMERİKAN SEMBOLLERİ
Eğer büyük ve güçlü Türkiye yaratacak isek, bunu ülkü edinmiş gençler yetiştirmek zorundayız.
Bugün dünyanın ileri demokrasi ülkesi sayılan Amerika'da çekilen filmlere bakın. Devletin genel politikası sonucunda filmlerin tümünde Amerikan bayrağı ve kilise (veya haç) gözünüze çarpar. Yani iki büyük Amerikan simgesi; iki büyük ABD idealini gösterir.
Amerikan bayrağı, Amerikan milletini simgeler; kilise ise Amerikan milletinin dinini gösterir.
Yani; demokrat Amerika'da dolaylı eğitimle bu sembolleri topluma benimsetir devlet.
***
Sadece dini öne çıkartarak modern dünyada büyük devlet olamazsınız. Bunun yanına milli kimliği de koymanız gerekir. Sadece milliyetçilik de yetmez; onun yanına insanların manevi ihtiyacına cevap verecek bir din anlayışını yerleştirmek şarttır. Bu yüzden de Türk gençliğini; Amerikan gençliğinde olduğu gibi iki temel sembol kuvvetle verilmelidir:
Birincisi Türk bayrağı ve bu bağrağın simgelediği Türk kimliği...
İkincisi ise İslam dini ve bu dinin küresel mesajlarını öne çıkartan sağlam bir kişilik...
Büyük toplumu veya kurucu kimliği temsil eden Türk kimliği; laik, çağdaş, sivil hukuku temel alan ama inançlı bir kimlik olarak daha netleştirilmelidir.
Ancak bu yolla; Türk kimliği üstünden yaratılmak istenen faşizan sapmalara engel olabiliriz.
ANDIMIZ OKUNMALI
Atalarımız, 'Demir tavında dövülür.' demişler. İnsanı da ancak çocukken şekillendirebilirsiniz. Bu yüzden genel okullar; sadece teknik eğitim ve bilgi aktarım merkezleri değildir; insanı insan haline getiren; onu topluma ekleyen kurumlardır. Okullarda da çocuğa hedef (ideal/ülkü) göstermek zorundasınız.
Türkiye'nin iyiliğini istemeyenler ile eğitimin ne olduğunu bilmeyenler; çocuklarımızın okuduğu 'Andımız'ınkaldırılmasını istiyorlar. Bu istek; milyonlarca öğrenciyi yüce ideallerden koparmak; onları başka milletlerin ideallerinin ajanı haline getirmek yahut da çöpleştirmek olur.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in eğitim sorununa artık bir küresel rekabet unsuru olarak bakmasını istiyorum. Uluslararası güç savaşları bilim üzerinden yürütülüyor ise; bilimi almak ama bunu ülkemizin yükselmesinde kullanabilmek temeldir. Öyleyse çocuklarımıza milli ve dinsel idealler göstermemiz gerekir. Kimse bunu 'faşistlik-gericilik' olarak gösteremez. Amerika nasıl yapıyor ise biz de yapabiliriz.
FARKLI OLANA SAYGI
Hiç kuşkusuz ki ülkemizde bulunan Hıristiyan ve Yahudi yurttaşlarımızın çocukları da onların kendi dinlerine göre yetiştirilmelidir. Bu da onlara en doğal hak sayılmalıdır.
Bu üçüncü alanda da farklı din ve etnik yapıda olanların laik ve çağdaş hukuk ölçülerinde topluma eklendiği bir ortam yaratılmalıdır. Yani; ülkemizde yaşayan herkes bir biçimde kendisini Türkiye'nin eşit bireyi gibi görmelidir. Siyasetin görevi işte bu düzenlemeyi yapmaktır.
Farklı olanı ayrı olan haline getirmeden; hoşgörü içinde daha güçlü bir Türkiye bizi bekliyor. Ama eğitimi tarafsız kullanabilirsek...
Yorum Gönder