Geçen hafta İDO’nun “daha fazla para veren arabalı vapura öncelikli biner” uygulaması üzerine “Madem parası olana ayrıcalık sağlanıyor, örneğin emniyet şeritlerini de paralı yapalım” demiştim.
Bu matrak yazı çok ilgi görmüş. Herkes birbirine anlatıp gülmüş. O halde başka “sinir projelere” devam edelim.
Paralı şeritler açılsın
Trafikte bunalıyoruz. Ama ne yazık ki parası olanlar da bunalıyor. Onları fazla üzmemek lazım. Nasıl olsa paraları var. Şehir içi yollarda bir şerit parası olanlara ayrılsın. Versinler parayı rahat gisinler. Zengin gazeteciler de bunu haktan yararlanacakları için bol bol “trafik ne kadar güzel kardeşim” yazıları yazarlar, belediye de şişinir.
Metrobüste ayrı durak
Adam paralı ama trafik sıkışık olduğu için Mecidiyeköy’den Avcılara’a gitmek zor. Metrobüs var ama oraya vatandaşlar akın ediyor, üst üste olması bir tarafa koku da var. O halde paralılar için duraklarda ayrı bölüm yapılsın, burada boş otobüsler dursun, ayakta yolcu almasın, paralılara yazık olmasın.
Paralı randevular
İktidarla işi olanlar randevu almak için araya adam sokma yerine belirli bir tarife üzerinden para ödesin. Böylelikle devletimizin kasasına da para girer. Hem paralı olanlar parayı bastırdıklarında önemli kişilerle görüşme şansını yakalayıp hava da atabilirler.
Protestolar paralı olsun
İleri demokrasiye geçtik ama demokrasinin en temel haklarından protesto hakkı kullanılamıyor. Bir iktidar yetkilisini protesto eden anında yaka paça götürülüp dövülüyor. Bu da yetmiyor savcılar da 15-20 yıl ceza istiyor. Hapiste yatılan süre ise aten işin cabası. Demokrasimiz zarar görüyor. Oysa protestolar paralı olsa, parası veren protesto etse, kimseye bir şey olmaz. Dışardan bakılınca da ülkede demokrasi var sanırlar.
Yumurtaları devlet satsın
Bazı densizler devlet büyüklerine yumurta atıyorlar. Gerçi sonuçta hepsi yakalanıp dövülüyor ve bir de üstüne hapse atılıyor, ama bunu da demokratikleştirmek gerek. Yumurta atmak paralı olsun. Yumurtaları devlet satsın. Parasını vermeden yumurta atan hapse girsin. Parası veren yumurta atacağına göre devlet bunudaha önceden bilecek ve yumurtanın münasebetsiz yerlere gelmesini önleyecektir. Demokratik görüntümüz de tam olacaktır. Ayrıca yumurta atmak paralı olursa, zengini fakiri buna çok ilgi göstereceğinden yumurta satan devletin kazancı da yüksek olur.
*****
Bu haftanın fıkraları
Yıldırım Tuna’dan bu hafta gelen fıkralarla bu ılık balhar gününde hoş dakikalar dilerim;
Dikkat çekici
Aynı banka şubesi, aynı adam tarafından dördüncü kez soyulunca polisler veznedarı sorguya almışlar, “Adamın senin dikkatini çeken bir özelliği var mı?..” diye sormuşlar, “Olmaz mı?.. Var..!” diye cevap vermiş veznedar sinirlenerek, “Her seferinde biraz daha şık geliyor şerefsiz..!”
Kekemeymiş
Adam karısı ile opera’ya gitmiş, kadın aryalar söyleyen kat kat kabarık etekli, beyaz bukleli yapay saçlı şişman primadonna’yı işaret ederek “Bu kadın kim?..” diye fısıldamış kocasının kulağına, “Bilmiyorum..” diye cevap vermiş kocası. “Yanındakine sorsana?..” Kocası yanındaki adama “Beyefendi şu kadın kim?..” diye sormuş,“ Kokona bir rokoko..” diye cevap vermiş adam, kadın kocasını dürterek tekrar sormuş “Kimmiş?.. Kimmiş?..” diye, “ Öfff, Ne bileyim..” diye cevap vermiş adam canı sıkkın bir şekilde fısıldayarak, “Yandaki herif kekeme çıktı dediğini anlayamadım..!”
Ona soralım
Meclisin lokantasında milletvekilleri servis edilen balık ‘dişi mi erkek mi ?’ diye akçeli bir iddiaya girişmişler, sonuçta anlaşamayınca da aralarından biri “Başbakana soralım..” demiş. “Neden?..” diye sormuş diğerleri, “Başbakan balıktan ne anlar ki?” Bizimki “Anlamaz da” demiş, “Ama dediği dediktir.”
Çekiç
Küçük oğlan yanakları kıpkırmızı olmuş ağlaya ağlaya merdivenlerden koşturarak inince “Ne var oğlum? Ne oldu şimdi?” diye annesi koşmuş yanına. “Babam duvara resim asarken çekiçle baş parmağına patlattı bi tane” demiş çocuk hıçkırarak “Olur böyle şeyler.. Üzüldüğünü biliyorum ama senin yaşında çocuğun buna ağlamaması lazım.. Neden sadece gülmedin ki?” Oğlan “Of anne..” demiş derin bir nefes alıp “Gülmüştüm..”
Etmez ama
Vahşi Batı’da altın arayıcısının biri aylar sonra bulduğu altınlarla kasabaya geri dönüp kendini mükafatlandırmak için otele yerleşmiş, banyoyu hazırlatmış, bardan bir şişe viski alıp odasına çıkarken, “Odama hemen bir fıstık gönderin..” demiş sırıtarak, “Bu kasabada öyle şeyler yok efendim” diye cevap vermiş barmen, “Ama cenaze levazımatçısı yaşlı bir adam var, o da 600 dolara mal olur size.” Adam “Nee?..” demiş şaşırıp kalarak, “Bir cenaze levazımatçısı mı?.. Yahu boş verin o saçma olayı da, ihtiyar 600 dolar eder mi?” Barmen “Hayır efendim etmez” demiş “O parayı onu kementle yakalayıp karga tulumba odanıza getiren 3 kovboya veriyoruz.. İhtiyarın öyle şeylerle alakası yok tabii ki..!”
Bir problem var
Kızlar atletizm takımı son derece hırslı antrenörlerinin sayesinde epey de ‘Hormon artırıcı’ ilaçlara yüklenerek kolayca önce eyalet, sonra da ülke şampiyonu olmuş, bir gün 20 yaşındaki bir kız sporcunun velisi kulüpteki koçun odasının kapısını çalıp “Koç, kızımın bir problemi var” demiş, “Göğüs aralarında sert ve siyah kıllar çıkmaya başladı..” Koç “Nee?” demiş panikleyerek, “Kıllar ne.. nereye kadar uzanıyor?” Kızın velisi “Asıl sorunumuz o..” demiş başını öne eğerek, “Gömlek yakasından dışarıya fışkırıp favori, sakal ve bıyıklarda daha da yoğunlaşıyor!”
*****
Gani Yıldız’dan
Soru: Yüksek Yargı ve HSYK’daki değişiklikleri göz önünde bulundurarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, “Siyaset yargıyı kuşatmamalı” açıklaması için ne diyebiliriz? Cevap: Yetmez ama evet!
***
Enerji Bakanı Taner Yıldız, yüzde 18’lik doğalgaz zammının müjdesini, “Bundan sonra çok soğuk olmaz” diyerek vermiş. Zamla birlikte doğalgaz kullanımı azalacağı için esas bundan sonrası “çok soğuk” olur!
***
Televizyonun, insanın sosyalleşmesini engellediğini ve hemen her evde birden fazla televizyon olduğunu söyleyen Başbakan, “Bu gidiş hayra alamet değil” demiş. Doğru; ödenemeyen taksitlerle uçuruma doğru hızla koşuyoruz!
***
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, “Siyaset yargıyı kuşatmamalı” açıklamasını, “Geç olsa da olumlu bir konuşma” olarak değerlendirmiş. Yargımız gerçekten yavaş; adalet de, olumlu konuşmalar da geç geliyor!
***
Bazı siyasi partilerimiz 12 Eylül Davası’na müdahil olacakmış. Siyasetin yargıya “müdahalesine” o kadar alıştık ki, bir davaya “müdahil” olmalarına gülüp geçiyoruz.
Yorum Gönder