4+4+4 dört aslında karşı devrimin taçlanmasıdır. Başbakan bunu TUSKON toplantısında açıkça belli etti.
“Biz bir kabile devleti değiliz. Biz Devlet-i Aliye-yi Osmaniye'nin bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz. Dedi. (Nisan şakası gibi değil mi?)
28 Şubat kararlarını demokratik tarihimize kara bir lekedir diye anlatırken 15 yıl sonra geri dönmemek üzere tarihin tozlu raflarına Allah’ın izni ile gönderdik” dedi. VE yasayı geçirenlere teşekkür etti. Kimlere teşekkür etti?
Sıkıştığı zaman imdadına yetişen MHP ye, BDP’ye ve de CHP nin içerisinden kendisini destekleyenlere tabi. Neyin tarihi yazıldı acaba?
Neyi kutluyorlar?
1908 den günümüze Derviş Vahdeti’nin dini suiistimal ederek cumhuriyet rejimine karşı ayaklanmaların devamı olan dinci kalkınmanın bu günkü zaferini mi?
Yoksa Emperyalist güçlerin korktukları Kemalist düşünceyi yok ederek Türkiye’yi parçalama isteklerinin zaferini mi? Böyle bir şey nasıl yapılır?
Bu güne kadar bu memlekette camiye gitmek hiç yasaklandı mıydı?
Kim kime oruç tutma diye baskı yaptı acaba? Daha bir sene önce okullara din eğitimi koymamışlar mıydı? Yetmedi ama. Çünkü dindar ve kindar gençlik yetiştirmek için daha fazlası gerekti.
****
Bir de bu yasanın geçişini milletin iradesi olarak anlatıyorlar.
Egemenlik milletinmiş, bu sözlere artık gülüyorum.
Bir kere mecliste tüm halkın iradesi yoktur ve yok sayılmaktadır. Çünkü kaldır elini, indir elini ile çoğunluğu elde etmiş olan AKP nin istediği her şey oluyor. Tabi bu arada birkaç muhalefet vekilinin çıkarttığı ses de, tekme ve yumruklarla engelleniyor.
Muhalefetsiz bir meclis te milletin iradesi olamaz. AKP milletin iradesi masalını boşuna anlatmasın kimseye..
Artık, Türkiye Büyük Millet Meclisi diye de bir şey kalmamıştır. Sokaklarda hak aramak isteyen halk da dışarıda dövülüyor, biber gazlarından nasibini alıyor. Benim korkum şudur ki halk ile halkın içinden çıkmış polisin arası gittikçe açılmaktadır. Bu düzen, Polisi halka, halkı polise düşman kılmaktadır.
Ya bir gün diyorum bu halkında canına tak edip silahlanırsa ve bunu polise karşı kullanırsa ne olur? Düşünmek bile istemiyorum aslında. Amerika’nın istediği bu değil mi zaten? Ortadoğu’ya hâkim olabilmek için demokrasi götüreceğiz diye yapmadıkları katliam kalmadı. Şimdi ise Suriye’ye Türk askerini göndererek Müslümanı Müslümana kırdırmak istiyor. Türkiye’de bugün bir şekilde orduyu çökerten, demokrasiyi yok eden Amerika’nın daha sonra demokrasi götüreceğim diye bize saldırmayacağını kim garanti edebilir?
1908 hürriyetin ilanı ve aydınlanmanın başlangıcıdır. O çok yakındıkları 28 Şubat da tarihte kara bir leke değil, tersine Erbakan türü bir İslami hükümete, gericiliğe kapının kapatılışı anlamındadır.
YCHP’ in tutumu:
Partinin içerisinde maalesef bu 4+4+4+ yı destekleyenlerin çıkmış olması ‘Bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen Atatürk’ün kurduğu CHP ‘ye ve Atatürk devrimlerine ihanettir. Bir televizyon tartışmasına telefon ile katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sn.Binnaz Toprak’ın bu yasayı destekler biçimde konuşması AKP lileri mutlu kılmıştır sanırım.
Cumhuriyetin kimliği değiştirilmek istenirken Tandoğan’da ki mitingde ne Atatürk ne de devrimlerinden bir tek söz edilmedi. Sn. Kılıçdaroğlu böyle hassas bir konumda sadece tablet bilgisayarlardan elde edilecek yolsuzluktan ve ranttan bahsetti.
4+4+4 dünyada hiçbir ülkede uygulanmazken Osmanlı sisteminin geri getirilişine, laikliğin bu kadar tehlike altında olmasına YCHP böylesine nasıl sessiz kalır? Hayretler içindeyim.
Silivri ve Hasdal gerçekleri:
Şimdi daha çok anlıyoruz, Silivri ve Hasdal’da Türkiye’deki bu rejim değişikliği operasyonları yapıldığı için hukuk işlemiyor. Bunun için komutanlar, aydınlar içeride tutuluyorlar hem de bilinmeyen suç istinatları ile. Bunun için avukatlar kovuluyorlar.
12 Eylül yasalarını kaldıracağım, hesap soracağım diye referandumla kandırılan halk 12 Eylül’ün daha acımasızını yaşıyor bu gün.12 Eylül’ü yapanlar yani darbeciler dışarıda ellerini kollarını sallayarak dolaşıp devletten aldığı paralarla rahat bir hayat yaşarlarken, onlarca yurtsever Hasdal’da, Silivri’de tutsak durumda bulunduruluyorlar.
Darbe planları yapıldığı suçlamaları ile 250 den fazla komutanı, İP Genel Başkanı Perinçek’i ve diğer aydınları tutsak eden iktidarın bu gün yaptığı nedir? Sorarım.
Yasa ile darbe değil midir bu yaptıkları?
Peki, bunun hesabını kime veya kimden soracağız biz?
Tünay Süer
Yorum Gönder