SEVGİLİ okuyucularım, son yıllarda bilgisayar teknolojisi inanılmaz bir biçimde gelişti. Her gün ortaya yeni şeyler çıkıyor.
Ben ise teknoloji özürlü bir vatandaş olarak bunlardan yararlanamıyorum, bunları kullanamıyorum. Bu özürlülük olayının boyutlarını size anlatsam belki inanmazsınız, gülmeye başlarsınız! Onun için anlatmıyorum.
Bu teknolojik gelişmeleri uzaktan izliyorum, adına sosyal paylaşım siteleri denilen bu nesnelerin isimlerini duyuyorum ama kullanmıyorum.
Bunlardan duyduğum iki önemli isim var.
Twitter ve facebook.
Ne olduklarını bilmediğimi, hiç kullanmadığımı söylersem diyeceksiniz ki “Bu devirde amma da cahil kalmışsın!..”
Haklısınız, gerçekten de cahil kaldım. Size bunun nedenlerini de açıklamak isterim.
Birincisi, sosyal paylaşım siteleriyle ilgilenip uğraşacak zamanım yok.
İkincisi, bu meslekte geleceğim yere gelmişim. Bu saatten sonra kendime yeni uğraşlar ve oyuncaklar bulmak, bilgisayar sitelerinde yeni “Arkadaşlar” edinmek, birileriyle oturup karşılıklı yazışmak, doğrusu içimden hiç gelmiyor.
Ne yazacaksam, ne söyleyeceksem, 220 bin satan Sözcü’deki yazılarımda yazıp söylüyorum ve bana yetiyor. Bunun ötesine zaten zamanım kalmıyor.
Yazılarımın üstünde e-mail adresim var, faks numaram var. Bana o yoldan ilettiğiniz her mesajı okuyorum.
***
Bu yazıyı niçin yazmak zorunda kaldığıma gelince!..Bu sosyal paylaşım sitelerinde benim adıma açılmış sayfalar olduğunu uzun süredir zaten biliyordum. Siz biraz isim sahibi iseniz, birileri sizin adınızı kullanıp sayfalar açıyor, sizin adınıza yazışmalar yapıyor. Bunu önlemek Türkiye’de mümkün değil.
Bu işlerden anlayan arkadaşlardan geçenlerde rica ettim, adıma açılan sayfalara girdiler ve neler buldular neler!..
Örneğin bazen adıma mesajlar geliyor:
“Facebook’ta beni arkadaşlığa kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim!..”
Oysa böyle bir şey yok! Ben oralara girmeyi bilmiyorum ki, birilerinin arkadaşlığını kabul etmiş olayım.
Aynı durum adına twitter denilen nesne için geçerli. Benim adıma bazı sahte siteler kurulmuş, birileri benim ismimle başkalarına yazı yazıyor, mesaj gönderiyor, bu sahte sitelere gelen mesajlara yanıtlar veriyor!
Bunlarla uzaktan yakından ilgim yok.
Bugüne kadar ne twitter’e girdim, ne de facebook’ta herhangi bir çalışma yaptım…Çünkü bu işlerle hem ilgili değilim, hem de anlamıyorum.
Yani, anlayan arkadaşların bana söylediğini aynen yazıyorum:
“Oralarda herhangi bir üyeliğim, kişisel sayfalarım yoktur.”
***
Türkiye öyle başıboş bir ülke olmuş ki, inanılır gibi değil. İsteyen herkes, herkesin ismini kullanarak internette sayfalar açabiliyor. Sonra buradan hakaretler savur, polemik yap, bir sürü yakışıksız ve yalan sözler yaz, hiç kimsenin aldırdığı bile yok.
Nasıl uğraşacaksınız bu sahtekarlığı yapanlarla?
Savcılıklara dilekçeler verseniz, yasalarda bu konuda yaptırım yok!
Gidip uğraşacaksınız, takip edeceksiniz, gerektiğinde dava açılacak, avukat tutacaksınız…
Ve bu sahtekarlığı yapanlar hiçbir ceza almayacak…
Ya da siz bunlarla uğraşırken bir de bakacaksınız ki, adınıza birkaç yeni sayfa daha açılıvermiş. Hangisiyle baş edeceksiniz?
***
Sevgili okuyucularım, eğer bu sosyal paylaşım siteleri sizi ilgilendiriyorsa, aşağıda yazacaklarımı lütfen dikkatle okuyunuz.
Adıma açılmış sahte twitter hesapları var. Onlarla, oralarda benim adım kullanılarak yapılan yazışmalarla uzaktan yakından asla ilgim yok:
@emin_colasan
@colasanemin
@emincolasan
@emincolasan06
@eminclaan
@emincolaasan
Tamamı sahtedir.
***
Peki benim adıma Sözcü gazetesi tarafından kurulan twitter hesabı var mı? Evet, var:
@ecolasan
Buraya girdiğiniz takdirde benim mesajlarımı yine bulmanız mümkün olmayacak çünkü demin de belirttiğim gibi ben bu işi sevmiyorum, mesajlarımı sadece yazılarımla vermekle yetiniyorum.
Ancak burada, benim yazılarımı okumanız mümkün. Gazetede çıkmış olan yazımı o gün akşam saatlerinde, ya da ertesi gün koyuyorlar.
Bu konuda özellikle yurtdışında yaşayan okurlarımdan çok sayıda başvuru alıyorum. Sözcü’nün –ne yazık ki- internet sitesi olmadığından, benim yazılarımı okuyamadıklarını bildiriyorlar. Böylece, sesimizi çok daha büyük kitlelere duyurmakta eksik kalıyoruz.
Yukarıda verdiğim adrese girildiğinde, artık onlar da benim yazılarımı okuyabilecek. Bu yazdıklarımı yurtdışında yaşayan, ya da Türkiye’de yaşayıp Sözcü almayan, veya alamayan yakınlarınıza ve çevrenize rahatlıkla duyurabilirsiniz.
***
Şimdi gelelim işin facebook boyutuna. Bu alanda da, adıma açılmış çok sayıda sahte sayfalar var. Hiçbiriyle uzaktan yakından ilgim ve bilgim yok.
Şimdi gazetemiz birkaç gün önce yeni bir düzenleme yaptı ve benim adıma yeni bir facebook sayfası kurdu.
Şimdi adresi size veriyorum:
emincolasan@sozcum.com
Bu aynı zamanda benim elektronik posta adresim.
Facebook’a girdiğinizde arama çubuğuna bu adresi yazarak tıklarsanız, doğrudan gazetenin benim adıma açmış olduğu sayfaya gireceksiniz. (Ötekiler sahtedir.) Ayrıca bana ilettiğiniz mesajların tümünü de oradan okuyacağım.
Twitter’da olduğu gibi, Sözcü almayan veya yurtdışında olduğu için ulaşamayanlar, benim yazılarımı bu sayfadan ertesi gün okuyabilecekler.
Bunu da çevrenize ve yakınlarınıza duyurursanız çok sevinirim.
Sahtekarlığın Türkiye’de hangi boyutlara ulaştığını görüyorsunuz. Bizi de uğraştırıyorlar.
Peki hükümet nerede?..
Beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle yasa çıkaranlar, bu inanılmaz sahtekarlığa maalesef “Dur” demiyorlar, yaptırım getirmiyorlar.
Yorum Gönder