İki Ayrıcalıklı Buluştu! - Özgen Acar

10 Nisan’da bu köşede “Beyaz Saray Protokolü” başlıklı yazımızda “Devletlerin uluslararası ‘protokol’ kurallarının temelinde ‘karşılıklılık’ ve ‘denklik’ geçerlidir” demiş, ABD başkanlarının iki kişiye ayrıcalık yaptığına değinmiştik.
Birincisi 10 Aralık 2002’de George V. Bush, “AKP Genel Başkanı” sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan’ı Beyaz Saray’da kabul etmişti. İkincisi ise 4 Nisan’da Barack Husein Obama, “Kürdistan lideri” olarak Mesud Barzani ile bir “devlet başkanı” gibi görüşmüştü.
Bu satırlar yazılırken Beyaz Saray’ın bu “ayrıcalıklı” iki lideri, dün İstanbul’da MİT ve Dışişleri müsteşarının da katılımı ile görüşüyorlardı. Vaşington’dan neredeyse ayağının tozuyla Türkiye’ye gelen Barzani, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile de görüşecek.
Erdoğan, Barzani’den önce Şii Başbakan Nuri el Maliki ile arası açık olduğu için İstanbul’da “geçici sürgün” yaşayan, hakkında “tutuklama kararı” bulunan Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi ile de görüşmüştü. 3 Mayıs’ta Bağdat’ta yapılacak duruşmaya, Haşimi gitmeyeceğini, avukatlarınca temsil edileceğini açıklamıştı. Haşimi, davanın siyasal olduğunu, bu nedenle Irak cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanının bir araya gelerek çözüm bulmasını öneriyor.
Obama, Barzani ile görüşmeden önce Başbakan El Maliki’yi arayıp “Birleşik Irak’a destek verdiğini” Kürt kökenli Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye de “rakip partiler arasındaki farklılıkların giderilmesi amacıyla bir ulusal konferans çağrısını” desteklediğini bildirmişti. Barzani, İstanbul’da Haşimi ile de görüşecek.
Görüşmelerden bazı ara başlıkları şöyle sıralayabiliriz:
1. Obama’nın Barzani aracılığı ile Erdoğan ve Gül’e gönderdiği öneriler…
2. Irak liderleri arasındaki siyasal anlaşmazlıklar…
3. Barzani’nin haziranda Erbil’de Kürt partileri, sivil toplum temsilcilerinin katılımı ile toplayacağı “Kürt Konferansı”… (Bu toplantı öncesinde aralarında BDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün de bulunacağı bir heyet görüşmeler yapmak üzere Vaşington’a pazar günü uçacak.)
4. PKK terörü ile Suriye’deki oluşumlar…
5. İran petrolüne uygulanan uluslararası yaptırımlar nedeniyle Kuzey Irak ağırlıklı petrolün Türkiye üzerinden Batı’ya pazarlanması… Yöredeki petrol ve doğalgazın çıkarılmasında ve yatırımlarda Türk sermayesi öne çıkıyor.
Kremlin’de Bir Ankaralı!

Geçen yıl basına, özellikle 2. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında dünyaya Batı’nın haberlerini yayan Amerika’nın Sesi (VOA) ve İngiliz BBC radyolarının Türkçe bölümlerini kapattıkları yansıdı. Buna karşılık aynı dönemde Rusya’nın görüşlerini duyuran “Moskova’nın Sesi” radyosunun Türkçe yayınlarını İstanbul’a taşıdığına ilişkin haberler vardı.
Bu haberlerde, adı “Rusya’nın Sesine” dönüşen radyonun Başkanı Andrety İsaev ile Başbakan Vladimir Putin’in basın sözcüsü Dimitri Sergiyeviç Peskov’un da İstanbul’a gelerek ilk yayına katıldıkları bildiriliyordu.
Dimitri’nin resmini görünce şaşırmadım, ama Putin’in “basın sözcüsü” olduğunu bilmediğim için şaşırdığımı samimiyetle söyleyebilirim. Bugün 44 yaşında olan Dimitri’yi 22 yaşında Ankara’da Rus Büyükelçiliği’ne basın ateşe yardımcısı olarak geldiği günlerde tanımıştım. 3-4 yıl Ankara basınında çok güzel Türkçesi ve İngilizcesi ile çeşitli dostlar kazanmıştı. Sonra Moskova’ya dönmüş, 1996’da başkâtip olarak yine Ankara’ya atanmıştı.
Sarıya kaçan saçları, ilginç bıyıkları, çok nazik davranışları ile Ankara’da sevilen Dimitri, 1989’da Moskova Üniversitesi’nin Asya-Afrika Ülkeleri Enstitisü’nde Türkçeyi öğrenmişti.
Ankara’dan sonra Kremlin’de basın bölümü başkan yardımcılığı görevine getirildi. 2008’den bu yana da Başbakan Putin’in basın sözcülüğünü yapmaktaydı… Bu göreve getirildiğinde bazı Rus internet sitelerinde “kısa sürede Ankara’dan Putin’in sağ kolu konumuna nasıl geldiği” konusunda çeşitli sorular yanıtsız kalmakta…
Kısa bir süre önce verdiği bir demeçte “Türkiye-Rusya arasında özellikle ticaret, ekonomik ve enerji alanında çok başarılı gelişmelerin yüzyılları bulan kültürel bağlantılardan kaynaklandığını” söyledi. Rusya’da yüzlerce Türk şirketinde binlerce Türk işçisi, mühendis ve işadamının çalıştığını da anımsattı.
“Nabucco Boru Hattına” Rusya’nın karşı çıkmadığını, ancak bu projeye ekonomik olmadığı için katılmadığını, bunun yerine “Güney Akımı” daha ticari oluşundan dolayı desteklediğini” söyledi.
Türk-Rus devlet adamlarının resmi görüşmelerinde zaman zaman çevirmenlik de yapan Dimitri, “aşkı olan Türkiye’de tatile çıkmasının mutluluğunu” da vurguladı.
2014’te Soçi’de yapılacak dünyanın en pahalı kış olimpiyatlarının danışma kurulunda da görev yapan Dimitri evli, bir kız ve bir oğlan babası. Dimitri, Putin’in yeniden seçilmesinden dolayı şimdi Cumhurbaşkanlığı basın sözcülüğüne hazırlanıyor.
İşsizlik ve Basın!

Aynı haberle bağlantılı gazete başlıklarına bakınca hangisinin iktidar yanlısı olduğu galiba anlaşılıyor. Belirli aralıklar ile çeşitli ekonomik göstergeler açıklanır. Bunlardan biri de aylık “işsizlik” rakamlarıdır. Her zaman aynı “ölçüt” geçerlidir.
Ocak ayı işsizlik rakamları 16 Nisan’da açıklandı. 17 Nisan’da gazetelerden bazıları bu haberleri şöyle verdiler:
Cumhuriyet: “İşsizlik yeniden çift hane… Yüzde 10.2’ye çıktı…”
Hürriyet: “İşsizlik yeniden çift hane oldu, 2.6 milyon kişiye çıktı…”
Milliyet: “İşsizlik yeniden çift hane… İşsizlik 2 milyon 664 bine geriledi…”
Vatan: “Bir kötü haber daha… İşsizlik 9 ay sonra çift haneye çıktı…”
Sözcü: “İşsizlik çift haneye çıktı, 88 bin kişi işsiz kaldı… Gençlerin yüzde 18.4’ü iş arıyor…”
Haber Türk: “İşsizlik ocakta çift hane, genç işsizlik yüzde 18.4…”
Aydınlık: “İşsizlik yeniden çift hane… Kayıt dışı yüzde 38.4 oldu…”
Ve;
Sabah: “7 yılın en iyi işsizlik rakamı… Mevsimsel etkilerden arınmış oran yüzde 8.9’a indi…”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget