Minnacık da olsa hafızanız varsa hatırlayacaksınız!
Hani Başbakan Erdoğan’ın Emniyet Gıda isimli bir şirketi vardı!
Bu şirket Erdoğan Başbakan olduğunda da faaliyetteydi!
Muhalefet bu duruma “Başbakan’ın şirketi mi olur?” diye isyan etmişti!
Tayyip bey muhalefetin bu isyanına aynen şu karşılığı vermişti ki, (isteyen internet arşivinden bunu bulabilir): “Şirketim faaliyette çünkü Başbakan maaşımla geçinemiyorum.”
Evet, Tayyip Erdoğan aldığı maaşla geçinemediğini bu ifadesiyle kayıt altına almıştı.
Sonrası malum:
Erdoğan muhalefetin baskısına dayanamadı ve şirketini devretti.
Bu bilgiyi sunduktan sonra gelelim Başbakan Erdoğan’ın güncellenen mal bildirim beyanına:
15 ay sonra güncellenen mal bildiriminde şunlar var:
* Güneysu’da 2 dönüm arsa.
* Bankalarda (eski parayla) 3 trilyon 390 milyar 38 milyon Türk Lirası, 199 bin 867 ABD doları ve 25 bir İngiliz Poundu.
* Ayrıca 500 milyar alacak (İsim belli değil).
Peki, 15 ay öncesindeki mal bildiriminde neler mi vardı?
* Bankalarda (sadece TL olarak ) 2 trilyon 331 milyar 109 milyon.35 bin liralık hesap vardı.
* Arnavutköy’de 367 metrekarelik 40 (bin) milyar değerinde bir arsa vardı.
* Güneysu’da 2 dönüm arsa.
* 500 milyar alacak.
Gelin şimdi ikisini kıyaslayıp 15 aydaki artışı sorgulayalım:
Görüldüğü gibi nakit para da artış toplam olarak 1 trilyon 382 milyar 107 milyondur.
Başbakan 15 ay içinde sadece 40 milyarlık 367 metrekarelik arsası satmıştır.
Geriye kalıyor 1 Trilyon 342 milyar 107 milyonluk artış!
Peki ama bu acayip artış nereden?
Faiz getirisi derseniz son 2 yıllık faiz oranları ortada, dolayısı ile değil böyle bir rakama var olan faiz oranları ile üçte birine bile erişmek imkansız. Velev ki Başbakanımızın “Enflasyon üstünde faiz almak hırsızlıktır” gibi bir beyanı da vardır.
Evet, 15 ayda gerçekleşen ve her ay 85 milyara denk gelen bu dehşet artış izaha muhtaçtır!
Hayır maaşını hiç harcamadı, bankaya yatırdı diyeceğim ama yazımızın girişinde belirttiğim gibi Başbakanımızın maaşı ile geçinemediği kendi ifadeleri ile sabit!
O zaman cevap istiyorum, bu trilyonların kaynağını nereden Sayın Erdoğan!
Rus Parlamentosu MEM’i, sahibi Prof. Dr. Haydar Baş’tan dinleyecek
Adı: Prof. Vlamidir Lisiçkin.
Rusya Parlamentosunda 8 yıl Sosyal-Siyaset Komitesinin Başkanlığını yaptı.
Halen de Rusya Parlamentosunda Uzmanlar Teşkilatı Başkanı!
Prof. Lisiçkin geniş bir akademisyen gurubuyla ülkesi Rusya adına ekonomide bir çıkış yolu arıyor!
Çöken sosyalizm ile kapitalizmin yerine geçecek üçüncü bir yol!
İşte bu arayış bağlamında geçtiğimiz hafta Türkiye’ye geldi!
Peki, niye geldi ve ne mi yaptı?
Soluğu Milli Ekonomi Modelinin mimarı olan Prof. Dr. Haydar Baş Hoca’nın yanında aldı!
Söylediği ilk söz şu oldu: “Saygıdeğer Hocam Rusya parlamentosunun Uzmanlar Meclisi Başkanı olarak sizleri Rus Parlamentosuna ve orada sahibi olduğunuz Milli Ekonomi Modeli’ni milletvekillerimize anlatmaya davet ediyoruz. Türkiye’ye bunun için geldim. Sizin Milli Ekonomi Modeli’niz Rusya’da pek çok partinin programına girdi ve üçüncü yol olarak kabul görüyor. Davetimizi kabul eder misiniz?”
Prof. Dr. Haydar Baş Bey de yapılan bu önemli daveti kabul etti ve yaz sonunda Moskova yolunda olacak!
Tam bu noktada parantez açıp soralım:
Türkiye’den çok değerli bir bilim insanı!
Bir mütefekkir ve mana önderi!
Dahası bir siyasi kişilik!
Dünyanın iki süper gücünden birine yani Rusya’ya ekonomide çıkış yolu göstermek için davet ediliyor!
Üstelik bu davetin mekanı bir otel salonu değil, Parlamento yani Meclis!
Sorarım size bu manşetlik haber değil midir?
Öyle ise medya’da neden bir satır yok!
Yahu bu ülkede gündeme girmek ve manşete çıkmak için illa da gayrı milli olmak ve de ABD ile AB’nin acentesi mi olmak gerekiyor?
Böyle bir daveti Kemal Derviş ya da benzerleri alsa günlerce tefrika etmez miydiniz?!
Bütün dünyada yankı uyandıran Türk bilim adamı patentli bir ekonomi programı pek çok ülkede önemseniyor ve üniversitelerinde ders kitaplarına giriyorsa bir Türk olarak bundan gururlanmamız gerekmiyor mu?
Yazıklar olsun size be!
Esrarengiz Katar gezilerinin perde arkası!
Katar’a hiç gittiniz mi bilmem bendeniz gazetecilik işim gereği olarak iki kere gittim.
Nüfus olarak İstanbul’un değil bir ilçesi, sadece bir semti ya da mahallesi büyüklüğünde minnacık bir ülkeciktir.
Nüfusu yüz binlerle ifade edilir ki o nüfusun büyük bölümü de Sudanlı, Pakistanlı ve Hintli işçilerdir!
Bu ülkede petrol ve doğal gazın dışında bir şey yoktur!
Hal bu iken Başbakanımız 10 yıldır neredeyse her 3-5 aydan bir bu ülkeye gidiyor!
Sadece o da değil Cumhurbaşkanı da ondan geri kalmıyor!
Ne yalan söyleyeyim Katar’a gösterilen bu esrarengiz ilgiyi çözebilmiş değilim.
Türkiye ile Katar arasındaki ticarete hacmine bakıyorum zerre önem arzetmiyor!
Durum şayet devletlerarası ilişki ya da çıkar değilse nedir bu ilişkinin perde arkası!
Tamam Katar Emiri’nin sadık ABD bendesi olmasının bu ilişkide payı vardır da, sergilenen yakınlığın tamamı o değil herhalde!
Bu arada Katar Emiri’nin Sabah-ATV’deki yüzde 30’luk payı hala devam ediyor mu merak içindeyim?
Sahi Katar Emiri ticari getirisi olmayan ve yönetiminde söz sahibi olmadığı bir medya şirketine 300 milyon doları niye bağladı?
Yoksa Katar Emiri başkalarının adına mı ortak oldu? Eğer öyle ise kimdir o isim?
Bir şey daha… Katar Bankalarındaki Türklerin mevduatlarının 10 milyar doları aştığı doğru mu?
Sahi muhalefet bu konuyu TBMM’ye neden getirmez?
Yeşil Mason Locasına dikkat!
Ankara Kulislerindeki yeni dedikodu Yeşil Mason Locasının faaliyete geçtiğidir!
O nasıl bir şey mi?
Malum klasik Mason Locaları bütün dünyada sonuçta Küresel Egemen güçle yani Siyonizm’le irtibatlandırılır!
Yeşil Mason Locası da amaç bağlamında diğerleri ile ayrışmıyor, tersine şimdi onlardan bile çok önde gidiyor!
Yeşil Masonların bugün hem küresel irtibatları hem de Musevi lobileri ile olan ilişkileri eski biraderlere bile parmak ısırtıyor!
Dahası var:
Yeşil Masonlar Siyonizm’in alanını genişletiyor ve Müslüman dünyanın imanına taarruz ediyor!
Nasıl mı?
İbrahimi dinler hikayesi ile!
Malum bu hikayenin özü, Müslümanlarla beraber Hıristiyanlar ve Museviler de cennete gidecek tezidir.
Yeşil yani sözde Müslüman Masonlar, “Aleviler ve Şiiler cehenneme gidecek” derken Musevilere ve Hıristiyanlara cennette rezervasyon yapıyor!
Peki, iki mason camiası kıyaslandığında hangisi mi tehlikeli?
Yorum Gönder