Başbakan “Şike yapan takım düşürülmesin” önerisini getirdi biliyorsunuz. Şike yapan yönetici yüzünden takımın cezalandırılmasını doğru bulmadığını söyleyen Erdoğan “Ligden şike olayına adı karışmış 8 takım düşürülürse Türkiye’de futbol biter” diye de ekledi.
UEFA Başkanı Platini bu sözleri kendisine söyleyen Erdoğan’a hak vermişti ama “Ne yapalım kural böyle, değiştirmek çok zor” cevabını vermişti.
Belli ki Başbakan küme düşmenin kalkması için bir şeyler yapacak.
Tabii o zaman şike nasıl önlenecek o da ayrı konu. Kulüplere bir zarar gelmeyeceğini bilenler, kamikaze gibi birini bulup yönetici olarak başa oturturlar, sonra çatır çatır şike yaparlar, nasıl olsa kulübe bir şey olmayacak, kamikaze yönetici kulüp aşkıyla bir süre hapse girer.
Başbakan’ın bu çıkışında hafif bir suçluluk duygusu olduğunu da düşünüyorum.
Fenerbahçe’ye yönelik operasyon başlarken belki de bu düşme işi pek hesaplanmamıştı, şimdi işin vahameti ortaya çıkınca “Yahu biz ne yaptık” havası hakim sanki.
Geçelim.
Şimdi Fenerbahçe’ye düşen şudur.
Mahkeme bir yandan devam ediyor, elbette en etkili savunma yapılacaktır.
Ama bu arada Türkiye Kupası’nı kazanmak da şart oldu.
Fenerbahçe çok uzun yıllardır nedense Türkiye Kupası’nda başarılı olamadı.
Oysa bu yıl olmak zorunda.
Bir önlem olarak şampiyonluğu kazanmalı.
12 Eylül öneminde Ankaragücü Türkiye Kupası’nı kazanmıştı. Ama ikinci ligdeydi.
O tarihlerde Ankara’yı birinci ligde temsil eden takım yoktu.
Başta darbeci paşalar olmak üzere Ankara bürokrasisi maçlara gidemiyor, Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı izleyemiyordu.
12 Eylül yönetimi Ankaragücü’nün kupa zaferinden sonra maç seyretmenin formülü buldular. Dediler ki “Türkiye Kupası’nı kazanan takım, ikinci ligden çıkarsa, ödül olarak birinci lige terfi eder.”
Ve Ankaragücü o yıl, birinci lige alınmıştı.
Geçenlerde Futbol Federasyonu’na sordum, “Bu bir yasa mıydı yoksa bir kerelik bir uygulama mıydı?” diye.
“Bir kerelik” uygulamamaymış. Yani yasası yok.
Ama, o tarihten bu yana Türkiye Kupası’nı hiçbir ikinci lig takımı kazanmadı. Yasası yok ama örneği de yaşanmadı.
Diyelim ki Fenerbahçe’yi küme düşürdüler.
Fenerbahçe Türkiye Kupası’nı kazanırsa, bir kere uygulanmış, eşitlik ilkesi nedeniyle tekrar uygulanabilir.
Tamamen bir önlem olarak söylüyorum. Umarım Fenerbahçe düşmeyecektir, ama ne olur ne olmaz, siz Kupa’yı kazanın da.
Hem Fenerbahçe Türkiye Kupası’nı kazanırsa, küme düşse bile Türkiye’yi Avrupa’da temsil etme hakkı kazanmış olacaktır.
Demek ki Kupa’yı kazanmak olmazsa olmaz bir durumdur.
*****
Bu haftanın fıkraları
Yıldırım Tuna’dan gelen fıkralarla keyifli bir hafta sonu dilerim;
İlk gün gibi
Huzurevinde 2 yaşlı adam sohbet ediyorlarmış, “Ben tam 85 yaşındayım” demiş biri, “Her tarafım ağrıyor.. Dizim, belim, eklemlerim, ama her yerim.. Sen de tam benim yaşımdasın, senin durumun nasıl?..” Diğeri “Ben kendimi aynen yeni doğmuş bebek gibi hissediyorum..” diye cevap vermiş diğeri. Birinci yaşlı “Hadi ya? Gerçekten mi?.” deyince cevap gelmiş; “Evet.. Saç yok, diş yok, sanırım biraz önce de altıma kaçırdım..”
Gerek kalmadı
Adam, sırılsıklam vaziyette, evinin zifiri karanlık bodrumunda bir saattir durmadan basınçla fışkıran su borusunu iki eliyle zar zor zapt etmeye uğraşırken karısının “Hayatım boruları bırakıp gelebilirsin” diye onu yukarı çağıran sesini duymuş. “Neden?.. Tesisatçı mı geldi?” diye cevap vermiş adam nefes nefese. “Yok aşkım..” demiş karısı, “Gerek kalmadı.. Yemeği ocakta unutmuşum ev yanıyor..!”
Tek eksikti
Temel’e kız istemeye gitmişler. Kızın babası Temel’e dönüp “Nasılsın bakalım?..” demiş, “Sigara, içki, kumar, pavyon var mı sende?..” Temel “Valla hepsi var efendimÖ” diye cevap vermiş arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne atarak, “Bi karı eksik, gördüğünüz gibi sayenizde onu
halletmek için buradayız işte..!”
Ahlak bozuldu
Arkadaşımla sohbet ederken “Ahlak iyice bozuldu” dedim, “Toplumun eski değerleri yok ediliyor.. Ben evlenmeden önce karımla bir kere bile yatmadım.. Ya sen?.. Sen yattın mı?..” Arkadaşım “Valla bilmem ki ağabey” dedi, “Yengenin kızlık soyadı neydi?..”
Domuza çarpmış
Teksas’ta ormanın içindeki büyük bir çiftlikte yeni işe başlayan kovboy arazi aracıyla çiftliği çevreleyen kilometrelerce uzunluktaki çitleri kontrole gitmiş. Az sonra patronunu telsizle aramış, “Bi domuza çarptım patron, tampon kan içinde, o da can çekişiyor, ne yapayım?” diye. “Arabanın bagajında tüfek var. Tam kafasına sık bir tane, sonra da çalılıkların arasına at” diye cevap vermiş patronu. Biraz sonra adam tekrar aramış, “Dediğini yaptım patron” demiş, “Motosikletinin de üzerinde mavi-kırmızı ışıklar hâlâ yanıp sönüyor.. Onu ne yapayım?”
Manyak mı ne?
Küçük oğlumla tıklım tıklım asansöre ittire kaktıra bindim, tam önümdeki sırtı bana dönük kadın birden dönüp suratıma müthiş bir tokat patlattı ve homurdanarak asansörden indi.. “Aa?.. manyak mı ne?..” dedim oğluma yanağımı sıvazlarken, “Evet manyak baba..” dedi oğlum elimi iyice kavrayarak, “Sen de ona bir şey yapsaydın ya.. Benim ayağıma basmıştı, ben de hemen onun için kıçını cimciriverdim işte..!”
*****
Gani Yıldız’dan
Soru: Yeni sistem “4+4+4 kesintili eğitim” neyi sağlayacak? Cevap: Türkiye’nin “dönüşümünün kesintisiz” olarak devam etmesini...
***
Soru: 5 kilo bal 100 TL olur mu? Cevap: Sahteyse “bal gibi” olur.
***
Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’ndeki tabloların çerçevelerinin, hizmetli personele soba boyasıyla boyatılması sonucu resimler zarar görmüş. Bu olay, sanata hangi çerçeveden baktığımızın resmidir!
***
Enerji Bakanı Taner Yıldız, “Vatandaşın geliri de arttığı için, benzin fiyatlarının artması önemli değil” demiş. Sayın Bakan’ın cevabı Temel’in fıkradaki cevabına benzemiş: “Valla zam beni etkilemiyor; ben hep 20 liralık alıyorum!”
***
“Dindar bir nesilden kime zarar gelir? Ama ateist bir gençten kimseye fayda gelmez” fikrini savunana “din tüccarı” denir. Çünkü o, “fayda-zarar hesabı”nı inanç üzerinden yapar!
***
Milletvekillerinin 23 bin liraya kadar olan telefon görüşmeleri Meclis bütçesinden karşılanacakmış. Hayatı bu kadar rahat yaşayanlara “milletin seçtiği vekilleri” demek eksik kalır. Onlar, “Allah’ın seçtiği şanslı kulları”dır.
***
AKP, İstanbul İl Kongresi’ni Galatasaray’ın yeni stadında yapabilirmiş. Siyaset biraz da “tribünlere oynamak” olduğuna göre bu tercih çok yanlış sayılmaz.
Yorum Gönder