Dikkat ABD, AKP’yi Gözlüyor - Orhan Bursalı

28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi (Çevik Bir’in nitelemesiyle) kesin olarak ABD’nin onayı ile gerçekleştirildi. Ordunun ABD ile ilişkileri göz önüne alındığında, bunun başka türlüsünü düşünmek zor...
Şu denklem büyük ölçüde doğru: Erbakan “millici” idi. İsrail ile arayı bozmuş, İslam ülkelerine yanaşmış, Kaddafi ile kankalığa başlamıştı (acil para arayışı da etkili oldu bunda...) Ortadoğu’nun bugün Türkiye olmadan Amerikan-AB-İsrail çıkarları doğrultusunda yeniden tasarlanması nasıl zorsa, 1997’lerde de imkânsız gibiydi.
Türkiye’de Batı ittifakından yan çizmeye kalkışan her yönetimi bekleyen tehlike, bütün ilişkiler ve araçlar kullanılarak, “devirme çabaları”dır. Bu zor da değildir! Parçalanmış ve ABD’nin emrine girmeye hazır siyasi partiler, üstelik dinci siyaset duyarlığı çok yüksek bir Komuta, bunu mümkün kılar. Zaten 28 Şubat’ı izleyen günlerde Beyaz Saray’da yapılan (ve bildik Türkiye uzmanlarının katıldığı) özel toplantıda da, postmodern yöntemlerle Türkiye’de iktidarın değişmesi öngörülmüş.
Çevik Bir’in de Amerika’nın, dostlarının ve politikalarının çok yakın müttefiği olduğu öteden beri bilinir... 28 Şubat’ta üstlendiği rol, kendine büyük güveni, her şeye müdahalesi, önemli ölçüde arkasındaki güçten ileri geliyordu! Madalyaları vardı ve üstelik Cumhurbaşkanlığı’na da layık görülüyordu!
Bir olay: Amerikan askeri yardımı kesilecek, Amerikalılar durumu açıklıyorlar... Bizimkiler, tamam ama şu eğitim yardımını kesmeyin diyorlar. Amerikalı nedenini soruyor. Yanıt ikna edici oluyor ve 3-5 milyon dolarlık eğitim yardımı kesilmiyor:
“Burada gördüğünüz subayların çoğu bu yardım sayesinde Amerika’nın çeşitli askeri kurumlarında eğitim, görev ve Amerikan kültürü aldı... Hepsi dostlarınız...”
***
Erbakan, yıkılacağını görmedi, diyebilir miyiz? Belki de öyledir. Görüp de direttiyse, ender politikacılardan biriydi diyeceğiz, ama iktidar uygulamalarından hiçbirini onaylamadan!
Yıllar önce bu köşede, Erdoğan ve AKP aslında 28 Şubat müdahalesinin ürünüdür, görüşü savunulduğunda, kastedilen şuydu:
Erdoğan ve arkadaşları, Erbakan’ın durumundan ders çıkardı. ABD ile müttefik olmadan iktidara gelemeyeceklerini gördüler. Bu nedenle Milli Görüş gömleğini çıkarıp muhafazakâr demokrat kılığına girdiler... ABD, merkez siyasi sağ partilerin çöktüğü saptamasını çoktan yapmıştı, tıpkı bizim seçmenler gibi... Erdoğan yükselen bir isimdi...
Anımsayın: Erbakan’ın partisi ve DYP 1999 seçimlerinde geriledi. ANAP da geriledi! Millet, Erbakan’la birlikte merkez sağın ikiz partilerini de (DYP ve ANAP) siyasetten silme sürecini başlatmıştı! Erbakan sonrası kurulan iktidar Türkiye’yi her açıdan batırma konusunda birinciliği kimseye kaptırmadı. Bu üç parti de, 2002 Kasım seçimlerinde tam gümbürdeyecekti!
1999 seçimlerinde, doğru dürüst iktidar olamamış iki parti yükseldi: DSP ve MHP! Yanlarına küçük ortak ANAP’ı da alarak iktidar oldular ve 2001 kriziyle birlikte, 2002 seçimlerinde de onlar gümbürdedi!
Ortada CHP ve yeni kurulan, ABD’nin gözdesi AKP kalmıştı! Ülkede islami partiye yöneliş Erbakan’la başlamıştı, partisinden ayrılan yenilikçi Erdoğan kadrosu, hem Erbakan’ın oylarını hem de çöken merkez sağın oylarını toparlayarak iktidar oldu!
ABD bunun neresinde? O her zaman yükseleni görür ve iktidar olacağı destekler! Güçlü bir el vermesi yetti.
***
Bugün ABD’nin “müttefiki” AKP, 1997’nin ABD müttefiklerini yargılıyor! ABD’nin onlara ihtiyacı çoktan bitmişti! Siyasi ittifaklar veya işbirlikçilikler zaman içinde böyle seyrediyor.
Ama dikkat edin: AKP de bugün ilk kurulan AKP değil! İktidara sağlam basınca, Erdoğan ve arkadaşları, epey miktar/derece, Erbakanlaştılar, yani hiç bir zaman kaybetmedikleri Erbakan dönemi “inançlarını” giyindiler. Erbakan’ın toplumu İslamileştirme politikalarını üstlendiler ve yol almaya başladılar...
Ancak, Erbakan, bunlar kadar “totaliter kılıklı/ruhlu” olabilir miydi?
***
Erdoğan’ın İsrail politikası, Erbakan döneminden üstlenmedir... Bugün, ABD’yi yoklayarak ilerliyorlar... Biraz onlara karşı ama son tahlilde evet efendimci... (Suriye ve İran örneği)
İktidarın basını ve kalemleri 28 Şubat müdahalesinin Amerika ile ilişkilerini ve işbirlikçiliğini vurgularken... AKP iktidarının Amerika müttefikliğini unutmasınlar, hatırlatırım!
Dikkat edin: Big Brother sizi gözetliyor!
Tamam, 28 Şubatçıları yargılayın, vurup kırın da (ABD’nin itirazı yok), olayı Amerikan aleyhtarlığına döktünüz mü... işleri karıştırırsınız..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget