Şimdi rüzgar, ben çok demokratım, sivilim, askerin yeri kışlasıdır diyenlerden tarafa ve “15 yıl önce tank yürüterek iktidarı koltuğundan ittirme yapmış generalleri” sorguya almaktan yana esiyor.
Yaşa yaşa çok yaşa!
Tank yürüttün.
Andıç yaptın.
Sen de gir kodese Bir Paşa!
Şimdi rüzgar; işte bu acemi şiirdeki dizeler gibi esiyor. Darbe yapanlardan, e-muhtura verenlerden, tank yürütmeyip darbe düşünenlerden hesap sorma üzerine esiyor.
Bu demokrasi rüzgarı!
Kulağa da hoş geliyor.
Demokrasimiz yükselecek. Avrupa Birliği standartlarında içimize sindirebileceğimiz bir demokrasimiz olacak.
Ne güzel!
İnsanın haykırası geliyor.
Demokrasiden cayan adi olsun.
Alçak sayılsın.
Her şeyimiz demokrasiye yakışsın.
Demokrasiye yakışır Başbakanımız.
Demokrasiye yakışır bakanlarımız.
Demokrasiye yakışır milletvekillerimiz.
Demokrasiye yakışır savcılarımız.
Demokrasiye yakışır hakimlerimiz.
Demokrasiye yakışır kanunlarımız.
Demokrasiye yakışır kanun yapıcılarımız.
Demokrasiye yakışır polisimiz.
Demokrasiye yakışır basınımız olsun.
Xxx
Niyetiniz demokrasiyi geliştirmek, ordu reformu yapmak, ordunun harcamalarını şaffaflaştırıp denetlemek, ileri demokrasiye geçebilmeyi başarmış ülkelerde ordu nereye konuluyorsa, bizim ülkemizde de aynı yere koymak mı?
Gerçekten temiz niyetiniz bu mu?
Bu hepimizin arzusu oldu.
Ancak 3 korkumuz var.
Laiklik zedelenmeyecek.
Milli Birlik parçalanmayacak.
Tam bağımsızlık elden gitmeyecek.
Söz gelimi halkın çoğunluk oyunu aldılar diye Türkiye’yi yönetenler; ABD Başkanı istiyor diye “Türkiye’yi Amerikan’ın Ortadoğu’daki taşeronu yapma” ve ABD istiyor diye “Malatya’ya füze kalkanı koyma” ve ABD istiyor diye “Türkiye’yi komşusu Suriye’yi parçalama karargahı haline getirmeyi” tam bağımsızlığa indirilmiş darbe saymalı.
Uydu olursan:
Demokrasi yaşamaz.
Laiklik zedelenirse:
Demokrasi nefes almaz.
Milli Birlik parçalanırsa:
Demokrasi dandikleşir.
Madem ki, rüzgar şimdi; “ben çok demokrat oldum, askeri vesayetten kurtuldum” diyenlerden yana esiyor o zaman gelin anlaşalım: Demokrasiyi dandikleştiren adi sayılsın, alçak diye çağırılsın.
Xxx
Bir de “yüzleşelim rüzgarı” esiyor.
Şiddetli, ağır, etkili bir rüzgar.
Bağıran bağırana.
Yüzleşeceksek yüzleşelim.
Sadece askerler değil siviller de geçmişiyle yüzleşsin. Ordu levhalar, lahikalar, andıçlar üretti, seçilmişleri korkuttu, yazarı-çizeri postal koklamaya ve her dönem general alkışlamaya zorladı diyenler; “çakalca bir ikiyüzlülükle” kendi pasaklı geçmişlerine koyu yeşil şallar örtyorlar. 28 şubattan önce de darbeler oldu. Ordu darbe yaparken generalleri teşvik eden, yazıyla, nutukla, duruşla yüreklendirenler, darbe ortamı yaratanlar da yüzleşsin. “Ordu Millet elele” diye dergi çıkartıp cuntaların değirmenine su taşıyanlar, solcuyu solcuya vurdurup “sağcılar vurdu” diye provakasyon yapanlar, Filistin kamplarına giden, oradan İsveç’e geçen şimdi de Fetullah Gülen borazanlığına soyunanlar, “Kanlı mı olacak, kansız mı olacak” diyenlere biata durup belediye başkanı seçilenler, Öcalan’ın Suriye’deki kampına gidip “GS formasıyla fotoğraflı röportaj” yazarak generalleri “andıç yapmaya” kışkırtanlar, Başbakanlık binasında tarikat şeyhi sakalı öpen siyasetçinin kalemşörlüğüne soyunarak “andıçlık duruma” gelenler, “Minareler kılıcımız, kubbeler kalkanımız” diye şiir okuyup laiklik düşüncesini cemaatleştirerek generali tank yürütmeye teşne kılanlar da geçmişleriyle yüzleşmeli.
Xxx
Tek taraflı yüzleşme olmaz.
Tam demokrasi getirmez.
Herkes geçmişiyle yüzleşsin.
Demokrasiden cayan alçak sayılsın.
Yorum Gönder