Ciddiyet! - Işık Kansu

Arkadaşımız Fırat Kozok, Danıştay’ın 144. kuruluş yıldönümü için TRT tarafından hazırlanan tanıtım filminde, “sesle uyum sağlaması” gerekçesiyle Atatürk’ün ağzına, bir spikerin dudaklarının görüntüsünün eklendiğini haberleştirdi.
Bu olay, TRT’nin meslek ciddiyeti açısından nerede olduğunu gösteriyor.
Danıştay yetkililerinin ciddiyetine gelirsek... İbrahim Şahin göreve başladıktan sonra yüzlerce TRT çalışanı görevden alınmış, yaptıkları işlerle uyumlu olmayan kadrolara atanmış, maaşları dondurulmuştu. Çalışanlar, doğal olarak haklarını idare mahkemelerinde ve Danıştay’da aradılar. Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar bir tek dava kazanılmış değil. Hemen hepsi Danıştay tarafından reddedildi.
Bu süreç içinde, Danıştay Genel Sekreteri Taci Bayhan’ın elişi öğretmeni olan eşi Hayrünnisa Bayhan, TRT’ye araştırmacı olarak atandı. Hayrünnisa Bayhan, daha sonra TRT Okul kanalında müdürlüğe kadar da yükseldi. En son Danıştay, TRT’ye tanıtım filmi hazırlattı ve Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, film için TRT Genel Müdürü ile Yönetmen Murat Aksoy’a teşekkür etti.
Haber-Sen Başkanı Ufuk Beytekin’in dediği gibi:
“TRT, Danıştay’ın reklam ajansı, genel müdürü de halkla ilişkiler müdürü değildir. Bu yapılan, Danıştay’da TRT aleyhine açılan davaları etkilemeye yönelik bir girişimdir. TRT ile Danıştay arasındaki ilişkiler tarafsız olmak zorundadır.”
Tarafsızlık mı dediniz?
O devir kapandı. “Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor” dönemine geçtik.
İş güvenliği nasıl sağlanacak?
Emekli Baş İş Müfettişi Sabahattin Şen, Çalışma Bakanı’nın gururla anlattığı iş sağlığı ve güvenliği yasa tasarısının ne anlama geldiğini özetledi bize:
- Tasarı, “çalışanlar” kavramını getiriyor. Bakanlık; memur, sözleşmeli personel gibi statülerine bakmaksızın istihdam edilen herkesi denetleyebilecek. Ancak, bakanlığa denetim için bütçe arttırımı vb. yeni olanaklar sağlanmıyor. Bu durumda, işçilerin sağlığını ve güvenliğini denetleyemeyen bakanlık, tüm çalışanların sağlık ve güvenliğini nasıl denetleyecek?
- Tasarıya göre, iş kazalarından doğan idari para cezalarından ve tazminatlardan işverenler değil, işveren vekilleri sorumlu olacak. İşveren vekilleri de zaten işçi statüsünde çalışan kişiler olduğundan, işçiler bundan sonra iş kazaları nedeniyle işverenlerden tazminat da alamayacaklar.
- Tasarı, 10’dan fazla işçi çalıştıran işyerlerinin iş güvenliği uzmanı çalıştırmak zorunda olduğunu öngörüyor. Bu zorunluluk, halen 50’den fazla işçi çalıştırılan işyerleri için söz konusu. Böylece iş güvenliği uzmanlarının iş piyasası daha da genişleyecek. İş Güvenliği Uzmanlığı Yönetmeliği’ne göre, 5 yıl çalışan teknik iş müfettişleri (A) sınıfı uzmanlık belgesi alabiliyor. Tasarı yasalaşırsa, bakanlıktaki kıdemli teknik iş müfettişleri hemen ayrılacak, kendi şirketlerini kuracak ve taşeron olarak çalışmaya başlayacaktır. Bakanlığın görevi, çalışma hayatını denetlemek mi, yoksa iş güvenliği uzmanı yetiştirmek mi?
Tarafsız Kongre
CHP’deki son tüzük değişikliğinden sonra biliyorsunuz demokratik seçimler yapılacaktı, üyelerin ve delegelerin özgür iradelerine karışılmayacaktı filan...
Yarın CHP Ankara il kongresi yapılacak. Kimi adaylar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na gittiler, Ankara il kongresinde herhangi bir adayı destekleyip desteklemeyeceğini sordular. Kılıçdaroğlu da “tarafsız” kalacağını söyledi onlara.
Ancak...
Kendisini parti toplantılarında “50 yıllık CHP uzmanı” olarak nitelendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihad Matkap, hafta ortasında Ankara’daki ilçe başkanlarını genel merkezde bir araya getirdi ve kongre öncesi eğilimlerini sordu. İlçe başkanları, değişik adayların adlarını dile getirdiler.
Matkap dinledi, dinledi, “Mevcut il başkanı Zeki Alçın’ın başkanlığında sakınca görmüyorum, genel merkezin değerlendirmesi de bu yönde” dedi.
Toplantı bittikten sonra bir ilçe başkanı, diğer bir arkadaşının kulağına eğildi:
“Önder Sav daha tutarlıydı hiç olmazsa. Bizim görüşümüzü almadan, doğrudan kimin seçilmesi gerektiğini söylerdi. Şimdikiler bizi saf yerine koyuyorlar galiba.”
YARGILAMA
Muzaffer İlhan Erdost, “12 Eylül’ün Büyük Babaları”nın sunuşunda, bu kitabın “taş olmuş, kitleleşmiş suçlar ve ‘suçlular’ için, kanları dökülmüş, canları alınmış binler, on binler adına suç duyurusu” olduğunu aktarır ve ekler:
“Suçları ve suçluları özgür iradesiyle sorgulayacak, sorgulayabilecek tek adres, kanları dökülen, canları alınan halkın kendisidir.”
Deniz Feneri yolsuzluğunu daha iddianame aşamasında aklayan bir sistem, 12 Eylül’ü mü yargılayacak?
DEVİR
Göreve geldiğinden bu yana şeyhülislam tavrıyla giyinen, konuşan, dolaşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Hacıbektaş Veli Külliyesi’nin müze olmaktan çıkarılarak Alevilere devredilmesini istemiş.
Bunun hemen ardından, tekke ve zaviyeler ile Ayasofya’nın ibadete açılması önerisi gelecektir. Hiç kuşkunuz olmasın.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget