Bir kuru özür! - Mustafa Mutlu


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan son birkaç yıldır her fırsatta Türkiye Cumhuriyeti’nin “İkinci Adam”ı, rahmetli Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye çatıyor.
Dönemin koşullarını ve alınan kararların gerekçesini tam olarak anlatmadan, onu diktatörlükle, katliam yapmakla, dini yasaklamakla ve faşistlikle suçluyor.
Bundan yaklaşık bir ay kadar önce de İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde yasaklanan bazı kitaplardan söz etmiş ve bunu İnönü’nün diktatörlüğüne örnek olarak sunmuştu...
Başbakan’ın “yasaklandı” dediği ama “neden yasaklandığını” bir türlü açıklamadığı kitapların, aslında yanlış dini bilgi verdikleri ve dolayısıyla İslam’ı çarpıttıkları tek tek ortaya çıkıyor...
Bu kitaplardan birine de Milliyet muhabiri Mithat Yurdakul ulaşmış...
***
Dönemin Bakanlar Kurulu’nun kararıyla yasaklanan ve Burdurlu Abidin Karaaslan’ın kaleme aldığı, “54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası-Türkçe Namaz Sureleri” isimli bu kitapta aynen şunlar yazıyormuş:
“Don ve şalvarı ayaktayken giymek, ışığı üfleyerek söndürmek, yoksul adamdan ekmek satın almak, âlimlerin önüne geçip yürümek, ayakta çiş etmek, eşik üstüne oturmak, yüzünü eteği ile silmek, elini çamurla yıkamak, soğan ve sarımsağın kabuğunu yakmak, ağaç çöpü (kürdan) ile diş karıştırmak, aç iken soğan yemek, evde örümcek ağı bırakmak yoksulluk sebebidir...
Uzun kollu giysi giymek, imansız ölme nedenidir.
Karnı tok insanın yemek yemesi büyük günahtır.
Erkeklerin ipekli giysi giymeleri, bıyıklarını kesmemeleri, üstadının sözünü tutmamaları, elbisenin yenlerinin ve eteğinin uzun olması, bir kişiyi tanımadan ‘İyi’ denmesi, birini tanımadan ilim ve ameline güvenilmesi ve sihirbazlık da dinen sakıncalı işlerdir.”
***
Kitabın yasaklanmasının nedeni açık: Dinen yanlış bilgilerle dolu!
Bu kitabı okuyan ve inanan bir Müslüman’ın, din adına hurafelere yönelmesi işten bile değil.
Yani yasaklama kararının nedeni; “dini bilgilerin yaygınlaşmasını engellemek” değil; tam tersine, halkı asılsız ve yanlış bilgilerden korumak, İslam’ın çarpıtılmasını önlemek...
***
Şimdi; Sayın Başbakan’a sormak gerekiyor:
Bir imam hatip lisesi mezunu olarak, İslam dinini yanlış öğreten böyle bir kitabın toplatılmış olmasını en çok sizin takdir etmeniz gerekmiyor mu?
Eğer danışmanlarınızın “sansür ve baskı örneği” diyerek önünüze koyduğu bu kitapları, içeriklerini bilmeden savunduysanız... Sizi yanıltan o danışmanların hiç mi suçu yok?
Onlara, “Peki; Bakanlar Kurulu’nun bu kitapları toplatma gerekçesi neymiş” diye sormadıysanız, siz de bu hatanın sorumluları arasında olmuyor musunuz?
En önemlisi; bu ülkenin kurucularına yönelttiğiniz onca haksız suçlamalar nedeniyle halkımıza, İnönü ailesine ve İnönü üzerinden yerin dibine soktuğunuz CHP’ye bir kuru özür borcunuz yok mu?
Herkes hata yapabilir Sayın Başbakan, herkes yanılabilir...
Ama siz “bilmeden” de olsa; bugün hayatta olmayan ve savunma olanakları bulunmayan devlet adamlarının günahlarını aldınız...
Siyaset etiği ve dinimizin emirleri, bu durumda özür dilemeyi şart koşmuyor mu?
*****
AYNA!
Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say, Tokyo’ya yerleşeceği sinyallerini verince, bir süredir kendisiyle polemiğe girmeye çalışan AKP’li arabeskçi ve Survivor elemanı Nihat Doğan aklınca dalga geçmeye başlamış...
Twitter’daki mesajında, “Ateist klavyeci Fazıl Say, ülkeyi terk ediyormuş. Gitme Fazıl, özür dilerim senden, yapma etme... Sen yokken ben kime güler, kiminle makara yaparım” demiş...
O kadar üzülme Nihat Doğan...
Aynaya bakman yeterli gülmen için...
Ben hep sana gülüyorum da!
*****
Günün Sorusu
Memur sendikalarıyla “grevsiz” toplu sözleşme masasına oturmaya hazırlanan Maliye, “memurun alım gücünün arttığını” kanıtlayan bir “tablo” hazırlamış... Sorum Maliye Bakanı’na:
Bu “sürrealist tablo”yu hazırlayan yaratıcı memurunuza bir kıyak yapmayı düşünüyor musunuz?
*****
Eşkıyalığa soyunan vekilin dokunulmazlığı kalkmalı!
Henüz 30 yaşındaki aslan gibi bir doktorumuz, birkaç gün önce Gaziantep’te bir hasta yakını tarafından vahşice öldürüldü.
Bunun acısı sürerken; başka bir doktorumuz başka bir hastanede tekmeli tokatlı saldırıya uğradı.
Dün de bir milletvekili katıldı bu saldırganlar kervanına!
BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, kaza yapan eşinin ve oğlunun getirildiği Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde önce Dr. Oğuz Eroğlu’nu, sonra da Başhekim Vekili Vural Polat’ı dövdü...
***
Ey bu ülkenin doktorları ve sağlık çalışanları:
Kendisini padişah sanan bu eşkıya, şimdi dokunulmazlık zırhından yararlanacak ve vekilliğinin biteceği güne kadar hâkim önüne çıkarılamayacak...
Eğer onun dokunulmazlığının kaldırılması için omuz omuza mücadele etmez ve bu alçakça saldırının unutulup gitmesine seyirci kalırsanız, hepinize yuh olsun!
Ve bir çağrı da başta Başbakan olmak üzere Meclis’te grubu bulunan bütün partilerin liderlerine:
Bu adamın fezlekesinin Meclis’e geldiği ilk gün, dokunulmazlığını kaldırmak hepinizin boynunuzun borcudur!
Aksi halde bundan sonra işlenecek bütün “doktor cinayetleri”nin teşvikçisi durumuna düşersiniz!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget