AKP Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın geçen hafta Çaycuma ilçesinde katıldığı bir cami açılışında tartışmalara neden olan sözlerini gazetelerde okumuşsunuzdur.
“Dindar bir nesilden kime zarar gelir? Vatana, memlekete, dinine, kendisine, ailesine faydası olur. Ateist, dinsiz bir gençten hiç kimseye fayda gelmez. Kafamızı gözümüzü de yarsalar, bıçak da sallasalar, kurşun da atsalar bu hafta ‘4+4+4’ geçecek.”
Bu sözler, yakışıksızdır. Aynı zamanda yanlıştır. Gerçeği çarpıtma çabasıdır.
Ulupınar’ın “Hiç kimseye fayda gelmez” dediği Nobel Ödülü sahibi ateist bilim adamlarından birkaçını buraya aldım. Kendisinin bugüne kadar ülkemize, insanımıza, toplumumuza ne ölçüde yararı dokunmuştur bilemem, ama insanlık bu bilim insanlarının çabaları sonucu ilerlemekte, gelişmektedir. Eğer bugün insanlar eskisinden daha uzun yaşayabiliyorlarsa, daha sağlıklılarsa, daha bilgili ve donanımlılarsa, en yüksek teknolojiler günlük kullanımımıza girmişse “Hiç kimseye fayda gelmez” denilen bu bilim insanlarının sayesindedir.
***
Bir göz atalım: Biyokimyacı Julius Axelrod (1912–2004) ABD. Fizikçi Patrick Blackett (1897–1974) İngiliz. Astrofizikçi Subrahmanyan Chandrasekhar (1910–1995) Hindistan. DNA moleküllerini bulan moleküler biyolog ve fizikçi Francis Crick (1916–2004) İngiliz. Fizikçi Richard Feynman (1918–1988) ABD. Fizikçi Vitaly Ginzburg (1916–) Rus. Fizikçi Frédéric Joliot-Curie (1900–1958) Fransız. Kimyacı Harold Kroto (1939–) İngiliz. Fizyolog/tıp Peter Medawar (1915–1987) İngiliz; Kimyacı Peter D. Mitchell (1920–1992) ABD. Biyolog Jacques Monod (1910–1976) Fransız; Genetik bilimci/tıp Hermann Joseph Muller (1890–1967) ABD; Psikoloji/tıp Paul Nurse (1949–) İngiliz. Kimyacı Linus Pauling (1901–1994) ABD (1954 Nobel Kimya, 1962 Nobel Barış Ödülü). Fizyolog/psikolog/hekim Ivan Pavlov (1849–1936) Rus. Biyokimyacı/moleküler biyolog/tıp Richard J. Roberts (1943–) İngiliz. Ekonomist Amartya Kumar Sen (1933–) Hindistan. Biyokimyacı Michael Smith (1932–2000) İngiliz. Genetik bilimci James D. Watson (1928–); teorik fizikçi Steven Weinberg (1933–) ABD.
***
Kendilerini ateist olarak tanımlayan tüm bilim insanlarının, sanatçıların, yazarların, yaşamın her alanından ve her meslekten öne çıkmış kişilerin adlarını sıralayacak olsan bu gazetenin sayfalarına sığmaz.
AKP’li milletvekilini dinleyenler bu gerçeklerden habersiz insanlar olabilir. Bir milletvekilinin görevi, o insanların cehaletini pekiştirmek değil, tam tersine aydınlatmaktır. Karşısındaki kitleyi “hiçbir şeyden habersiz kuru kalabalık” yerine koyup her ağzına geleni söylemek siyaset adamı sorumluluğuyla bağdaşan bir davranış değildir. Bu, AKP milletvekilleri için de geçerlidir.
Eğitim-Sen Çaycuma temsilciliği, yaptığı açıklamada, “Toplumu dindarlar, dinsizler, ateistler diye kamplara ayrıştırmak ve sadece bir mezhebin, bir inancın sözcülüğünü yapmak, devletin ve devleti yönetenlerin görevi değildir” derken doğruyu ortaya koymuştur.
Din üzerine uluorta konuşmak son zamanlarda AKP’lilerde sıkça görülen bir alışkanlıktır. İnsanların birbirlerine karşılıklı saygıları, toplumda bir arada yaşamanın, özgürce yaşayabilmenin önkoşuludur. Toplumumuzun önemli çoğunluğunun Müslüman olduğu bir gerçektir. Fakat sayıları görece az da olsa bu toplumda inançsız insanlar da yaşamaktır. Eğer Türkiye Cumhuriyeti hâlâ laik bir devletse, yurttaşlar inançlı ya da inançsız olmakta özgürdürler.
Dinsel inanç bağlamında hiçbir kesim diğer kesimlerden daha üstün değildir. İnançlıların inançsızlar üzerinde baskı kurmaları, onları aşağılamaları yasalar karşısında suçtur.
İnançlıların inançlarını savunmaları nasıl yasal bir haksa, inançsızların da inançsızlıklarını savunmaları bir haktır.
42 yaşındaki AKP milletvekili Özcan Ulupınar bunları bilmeyebilir. Fakat mutlaka öğrenmelidir. Yoksa söyledikleri, konuştukları hep “gevezelik” olarak kalır.
Gevezelik yapana da “geveze” denir ki hiç hoş bir şey değildir…
Yorum Gönder