Cuma günü akşamı elime 3’üncü Kolordu Özel Askeri Ceza ve Tutukevi’nden (Hadımköy) gönderilmiş bir zarf ulaştı. İçindeki mektup 23 Mart tarihini taşıyordu. Gönderen de Balyoz davasında tutuklu yargılanan Deniz Kurmay Albay M. Koray Eryaşa’ydı.
“Yaşadığımız hukuksuzlukları gören, duyuran 2-3 gazeteden biri olan Cumhuriyet’e teşekkür” ile başlayan mektubun, yerim ölçüsünde bazı bölümlerini alıntılayarak anımsatmaları yargılananların ağzından da sürdürmek isterim.
***
“Malum, tutuklandığım için maaşımın tamamını alamıyorum. Büyük kızımı yurtdışında okutuyordum, tutuklanınca maddi sıkıntımız nedeniyle dönmek istedi ancak son seneye girdiği üniversite eğitimini yarıda bırakmasına müsaade etmedim. Tek gelirim maaşım, eşimin aldığı emekli maaşı ile geçimimizi sağlayacağımız bir başka kaynağımız yok. Yani bu haksız tutukluluğun yaşantımızda açtığı yaralar çok derin.
(.....)
Geçen hafta Adalet Bakanlığı’nın HSYK üyeleri ÖYM hâkim ve savcılarının katılımıyla icra ettiği sempozyumun davalara olumlu yansıtılacağına inanmıyorum. Daha ilk duruşmalarda bir avukat davada; Nisan 2012’de bütün sanıklar hakkında ceza açıklanacağını ve şekillenmiş Yargıtay’da davanın onaylatılacağını söyledi. Bunun anca bir dedikodu olduğunu söyleyen mahkeme başkanı, son açıkladığı ara kararda daha deliller değerlendirilmeden savcıya esas hakkında mütaalasını düzenlemesi için 2 hafta süre verdi. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için tanık çağrılması ve delillerin bilirkişi tarafından incelenmesi için yaptığımız talepleri ise yine reddetti.
İddianamede 2003 yılında darbenin KKK Orgeneral Aytaç Yalman tarafından engellendiği ileri sürülmektedir. Sayın Aytaç Yalman’ın hiçbir yerde böyle bir ifadesi olmadığı halde ileri sürülen bu iddia için mahkemeye çağırılması gerekir. Ancak mahkeme bu haklı talebimizi bile kabul etmemektedir.
Bilgisayar bilgisi yüksek bir tutuklu sanık, 11 ve 17 No’lu CD (Balyoz Darbe Planı’nın içinde bulunduğu CD’ler) içinde yer alan ve 2002-2003 yıllarında hazırlandığı iddianamede ileri sürülen 80 adet dijital yazının ilk kez 30 Ocak 2007’de Microsoft firmasınca piyasaya sürülen Office 2007 adlı programla hazırlandığını ispatladı. 2002-2003 yıllarında yazılan ve 2003 yılında CD’ye kayıt edilen dosyaların 2007 yılında piyasaya sürülen bir programla hazırlanmasının mümkün olamayacağı gerçeğinin bu davayı düşürmesi gerekirken, davanın sürdürülmesi akıl ve mantık veya hukuk ile açıklanması mümkün değildir. Bu nasıl bir yargıdır, buna adil yargılama denilebir mi?
Hayatımızı, uğruna feda etmeye adadığımız devletimiz bize atılan iftiralara, mahkemelerde yapılan haksızlıklara karşı kayıtsız, bağımsızlığı uğruna ölümü göze aldığımız ulusumuz yaşananlara duyarsız. Kendi vatanımızda esir düştük. Bir Türk subayı için daha acı ne olabilir?
Adalet Bakanı AİHM’de Türkiye imajının kötü olduğunu ve düzeltilmesi için çalışmalar yapıldığını söyledi. Ancak Balyoz davasında tutuklu 250 sanığın haksız tutuklanmadan dolayı başvuruda bulunduğunu / bulunacağını ve davanın sonunda 366 hükümlünün adil yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yine AİHM’ye gideceğini halkımızdan gizlemektedir.”
Yorum Gönder