‘Türkiye Kime Kalacak?’ ve Küçük Bir Dipnot - Nilgün Cerrahoğlu

Osman Ulagay’ın “Türkiye Kime Kalacak?” isimli kitabı uzun süredir yurtdışında olduğum için elime geç geçti. “Sevgili Nilgün’e selam ve dostlukla” diye imzaladığı bir kopyayı Osman bana da yollamış. Geçenlerde ayaküstü bir davette karşılaşınca, zamanlaması mükemmel bu ilginç kitap için kendisine çok teşekkür ettim. O da hemen bana “Kitabın başlangıç bölümünde senin bir yazınla ilgili bir dipnot var!” dedi; “Herkes bana o dipnotu soruyor. O kısmı dikkatle oku!..”
Dipnot şöyle:
“Cumhuriyet gazetesi yazarı Nilgün Cerrahoğlu, 11 Eylül 2011 tarihinde yayımlanan yazısında, daha önce ABD’nin ünlü Brookings Institute adlı kuruluşunda çalışmış olan eski bir dostuyla 2001 yılının Kasım ayında Madrid’de yaptığı bir sohbette konuşulanları aktardı. Cerrahoğlu’nun aktardığına göre, ABD’de iyi haber kaynakları olduğu anlaşılan dostu ona şöyle diyor: ‘Türkiye önümüzdeki dönemde ılımlı İslamın temsilcisi, Tayyip Erdoğan da Türkiye başbakanı olacak.”
“Sağnak”ın dikkatli okurları büyük olasılıkla hatırlayacaktır. Bu olayı bu köşede -beni çok etkileyen ve şaşırtan bir şey olduğu için- çeşitli defalar gündeme getirdim…
Ulagay, “11 Eylül’ün on yıllık bilançosu” bağlamında meseleyi ele aldığım bir yazıdan alıntı yapmış…
Çok önce…
Türkiye’deki “rejim değişikliğiyle” ilgili olarak kaleme almış olduğum 17 Mart 2003 tarihli bir yazımda, “Tayyip Erdoğan Modeli…” başlığı altında konuyu ilk defa enine boyuna şöyle anlatmıştım:
‘Tayyip Erdoğan modeli’
“2001’in Kasım ayı. 11 Eylül’den iki ay sonra. Yer: Madrid’de Suecia Restoran. Masaya oturur oturmaz Tayyip Erdoğan’ı sordu Jose Ramon.
‘Bana’ dedi, ‘belediye başkanını anlat...’
‘Nerden aklına geldi?’ dedim: ‘Yıllardır görüşmedik. Birikmiş onca laf varken nerden çıktı belediye başkanı?’
‘Müstakbel başbakanınız o çünkü’ diye devam etti Jose Ramon.
‘Bizim böyle bir talebimiz yok’ dedim ben. ‘Biz Türkiye’nin başında laik bir başbakan görmek istiyoruz. Ankara’da da bir hükümet var zaten...’
‘Sen gene de düşün bunu’ diyerek söze devam etti dostum: ‘Laik Türkiye Batı için inandırıcı değil. Sorun Türkiye değil. Sorun İslam. Batılıların kafasında İslamla laiklik yan yana gelmiyor, bunlar birbiriyle örtüşmüyor. Laiklik İslamın doğasına aykırı. Türkiye’ye biçilen model, ılımlı İslam olacak. Erdoğan da bunun öncülüğünü yapacak...’
Kahve falı bakar gibi... Erdoğan’a şimdi her bakışımda aklıma 1.5 yıl önce Madrid’de yaptığım o konuşma geliyor. Dünyanın gözü Afganistan’daydı o sırada. Bush ‘şer eksenini’ ilan etmemişti. Sıra Irak’a gelmemişti. Ecevit’in ani hastalığı, 57. hükümetin eşekten düşmüş karpuz gibi dağılması, Erdoğan’ın başdöndürücü ABD trafiği gündemde değildi.
Ankara’da Pearson, Washington’da Bush’un Allah’ın Siirt seçimlerine merak salması; ‘ültimatomla gelen kutlamalar’ falan... düşünülebilir şeyler değildi...
‘Think-tank emperyalizmi’
Jose Ramon’un sözlerini Batılı bir aydının tipik ‘masa başı fantezileri’ olarak algıladığımdan fazla ciddiye almadım. Ne yanılgı! Yirmi yıllık dostum Jose Ramon Lasuen falcı gibi bildi her şeyi... Bizim çok sonradan uyandığımız senaryoyu bana ilk o okudu. ‘Brookings Institute’ gibi ünlü ABD ‘think-tank’leriyle yakınlığı ve iyi haber alan kaynakları vardı çünkü. Şunu keşke biraz daha derinliğine konuşsaydım, diye hayıflanıyorum şimdi.
O ‘think-tank’ler Ortadoğu’nun kaderini çiziyor artık. Amerika’nın ‘yeni emperyalist politikalarını’ onlar şekillendiriyor. ‘Bush emperyalizmini’ dizayn eden ünlü ABD ‘think-tank’lerinin isimleri ‘Financial Times’ta (6 Mart) yayımlandı.
Bunları bir araya getirdiğimde şu düşünceden kendimi alıkoyamıyorum: ‘Rejim değişikliğini’ Bağdat’tan önce Ankara’da yaptı Washington. ‘Bombalarla’ Bağdat’ta gerçekleştirmek istediği ‘değişikliğin’ ilk hamlesini, Ankara’da -bize özgü- ‘demokratik yöntemlerle’ (!) gerçekleştirdi. Ortadoğu’ya verilmek istenen ‘yeni çehre’nin ilk adımlarını burada başlattı...” (17 Mart 2003-Tayyip Erdoğan Modeli-Cumhuriyet/Sağnak)
***
Döne döne bu alıntıyı okurları şimdi Osman’a neden soruyor bilmiyorum.
Ama merak edilen/ilgi duyulan/tepki gösterilen dipnotla ilgili ayrıntılar… bunlar.
Buradan kitaba, bir sonraki yazıda ele alacağım “Türkiye Kime Kalacak?” sorusuna gelebiliriz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget