Vatanımı satamazsın.
Adalarımı satamazsın.
Ben ülkemde füze kalkanı istemiyorum.
Ben ülkemde Amerikan Coni’sini istemiyorum.
Bayramlarıma dokunamazsın.
Ben “Gençliğe Hitabe”yi ve “Bursa Nutku”nu dilediğim yerde, dilediğim zamanda okurum.
Engelleyemezsin.
Beni Türklüğümden vazgeçiremezsin.
Yurdumu parçalayamazsın.
Ben çocuğumu 5 yaşında okula göndermek istemiyorum.
Okulumu, irademin dışında imam hatibe dönüştüremezsin.
Çünkü ben çocuğumu imam yapmak istemiyorum.
Ben, cemaat hocalarının çocuğuma öğretmen atanmasını istemiyorum.
Sorgulamayan, haksızlıklara karşı çıkmayan, verilen emirlere körü körüne itaat eden, el pençe divan duran, kurşun asker bir gençlik de istemiyorum…
Ben, çağdaş, Atatürkçü, aydın öğretmenlerin kılavuzluğunda uygar, vatanını seven, halkının ve ulusunun yücelmesi için elinden gelen çabayı gösteren, mücadeleci bir gençlik istiyorum.
Kürtaj, sezaryen yasaklamaları ile bedenime dokunamazsın. Bedenimi nasıl kullanacağıma ancak ben karar veririm. Bana yön veremezsin.
Buna ne hakkın ne de hukukun var…
Benim Atatürk’üme dokunamazsın.
Dokundurtmam.
Çağdışı, yüzde 10 barajı ve hileli seçimlerle aldığın oylara güvenip, “Ben her istediğimi yaparım, dilediğim yasayı çıkarır, dilediğim gibi hareket ederim…” diyorsan…
Yanılıyorsun.
“Ben, direnenleri, sendikalı olmak isteyenleri işten çıkarırım. diyorsan…
Direnişe katıldığı için THY’den 305 işçiyi anında sokağa atarım…”
Aldanıyorsun.
Bu ülkede senin taraftarından çok vatansever, yurtsever var.
Bu ülke onların da vatanıdır.
Hatta senden çok onların vatanıdır.
Çünkü senin ataların Derviş Mehmet’ler, Said Nursi’ler, İskilip’li Atıf Hocalar, Sait Mollalar düşmanla işbirliği yapıp Kuvayi Milliye askerlerini sırtından bıçaklarken, bizim atalarımız bu yurt için kanlarını akıtıyorlardı…
Şunu da bil. Korku bitti artık.
Korku imparatorluğunuz temellerinden çatırdıyor.
Öğretmeni, işçisi, köylüsü, avukatı, doktoru, kadını, erkeği, genci, yaşlısı ayağa kalktı ya da kalkmak üzere…
Mut köylülerinin “Kayısı direnişi”ni gördünüz mü?
Ne diyor üretici:
“Suriye üzerinden Ortadoğu’ya tırlarla ihracat yapılıyordu. Hiç gereği ve haklı bir mazeretimiz yokken, sırf ABD istiyor diye, en uzun sınır komşumuz Suriye’ye düşman olduk ve şimdi Suriye üzerinden Ortadoğu’ya, Arap ülkelerine ulaşma imkânımız tamamen ortadan kalktı ve ürün ihracımız sıfıra indi…
…Halkımız AKP iktidarı tarafından kaderine terk edilmiştir. Artık kimsenin devlete güveni kalmamıştır…”
Köylü söylüyor bunu. Aralarında belki sana oy verenler de var…
Öğretmen de böyle söylüyor. İşçi de… Gazeteci de…
Ne diyor gazeteci? “Özgürlük adına, gazetecinin özgürlüğünü kısıtlayamazsın.
Arkadaşlarımı sudan nedenlerle dört duvar arasına atamazsın…” Ve meydanlara çıkıyor.
Direniyor.
Çünkü eylem zamanıdır şimdi.
Direniş zamanıdır.
Öğretmen direnecektir. İşçi direnecektir. Gençlik direnecektir. Köylü direnecektir.
Doktor, avukat, mühendis, esnaf direnecektir.
Veli, ana-baba, “Ben çocuğumu 5 yaşında okula göndermem” diyecek ve göndermeyecektir.
Köylü “ABD emrettiği için, senin Suriye ile gereksiz yere dalaşman yüzünden kayısımı satamıyorum, sınırları aç” diyecek ve iktidarı protesto edecektir.
Öğretmen, Bakanın haksız direktiflerine, uygulamalarına karşı çıkacak ve protestolar gerçekleştirecektir.
Tüm Türkiye, bu çağdışı gidişe “DUR” demek için ayağa kalkacak, demokratik direniş hakkını kullanacaktır.
Gerici, faşist iktidardan kurtulmanın yolu budur.
Bu kavgada,
Bu savaşta,
Bu direnişte
Sessiz kalanlar,
Susanlar da en az bu kötü gidişe neden olanlar kadar sorumludurlar
Ve
Tarih önünde
SUÇLUDURLAR…
ALİ ERALP
Yorum Gönder