Meclis’te “Bayanlar” gitti.. “Kadınlar” geldi!
Ve elbet “Baylar” da..
“Erkekler” ile yer değiştirdi.
Bu bir tür cinsiyet devrimi.
Bu şimdilik “tuvalet levhaları” üzerinden gerçekleşse de iyiden iyiye “feminizm kokuyor.”
Malum, aklı hep cinsellikte olan bir kesim için “kadın” sözcüğünde gizli bir tahrik edicilik var..
Bu nedenle, söz meclisten ve Cemil Çiçek’ten dışarı, TBMM yönetimini kutlamak gerek!
Çünkü Sayın Çiçek, anayasa ve “Akil Adamlar Heyeti” ile meşgul.
“Kadın-bayan devrimi”ni belli ki Meclis’in idari işlerini yürütenler gerçekleştirdi.
Zaten özel yasası gereği bu konular TBMM Genel Sekreteri’nin yetkisinde.
Ama hangi genel sekreterde?
Çünkü tarihinde ilk kez TBMM çift sekreterli!
Birisi oturuyor, ötekine de sadece maaş veriliyor.
Bu, Mustafa Balbay’ın TBMM’de okunan konuşmasında dediği gibi,
yeni bir AKP uygulaması:
“Sen iş yapma. Al maaşını sus!”
Milletvekili olup da hapiste tutulan 8 milletvekili gibi Meclis’te 100 dolayında bölüm başkanı, müdür, daire başkanı var.
Bunları göreve getiren AKP idi..
Bir “hileyi şeriye” yasası ile görevden uzaklaştıran da yine AKP oldu!
Balbay’ın dediği gibi “Bu ahlaken kabul edilebilir bir durum değil!”
Ama hangi ahlak ?
Ahlak da “yeniden yapılandırılıyor”!
Türk Sağ Kürt Selamet!
Başbakan, “Kürtçe dersi tarihi bir adımdır!” dedi.
Ve ekledi:
“Şimdi izleyin terör örgütü ile yandaşları neler söyleyecek!”
Çok şükür o tanıma dahil değiliz.
Ama Başbakan’ı da mahcup edecek değiliz.
Kürtçe dersi bir tarihi adımsa.
Coğrafi adım sırada demektir!”
Denecek ki..
“Abartma. Pişen aşa su katma, Kürtçe zorunlu değil, seçimlik!”
Olabilir ama bu işin devamının “seçmeli vatandaşlık”a varacağını Irak’ın toprak bütünlüğüne vurgu yapa yapa varılan Barzani Kürdistan devletinde dünya âlem gördü.
“Anneler ağlamasın!” elbette kutsal bir hedef...
Ertuğrul Özkök dün manşetimizdeydi..
Buradan onun “fikriyatını” değilse bile “Hissiyatını” sürdürelim.
Başka çare kalmazsa...
“Ayrılıksa ayrılık!”
“Tak sepeti koluna, herkes yoluna!”
Ahret Güvencesi!
Yeni Devlet Sırrı Yasası komisyonda kabul edildiği sırada
Başbakan da eski Genelkurmay Başkanı H. Özkök’ü Başbakanlık konutunda kabul etti.
Yanlış mekân, doğru zaman!
Mekân, Dolmabahçe Sarayı olmalıydı.
Zaman doğruydu.
Yeni yasa “devlet sırrının takdirini” Başbakan’a bırakıyor!
Yani eski Genelkurmay başkanlarıyla pişirilen her iş pazara değil mezara kadar gitme güvencesine kavuşuyor!
Memurdan Memurcuka
“Benim öyle memur kardeşlerim var ki kendisinin ayrı, hanımının ayrı arabası var!”
Bu sözler, memur sendikalarının başkanlarına saç baş yoldururken...
Devlet Denetleme Kurulu da “Özal’ın mezarı açılsın!” raporunu açıklıyordu.
Öyle anlaşılıyor ki, merhumun mezarı açılacak...
Keşke bu arada kendisine sorulabilse:
“Muhterem, acaba, senin memurun mu işini daha iyi bilirdi, yoksa Tayyip Bey’in memurları mı?”
O da acaba en muzip haliyle..
“Ohoo bunlar ‘kentsel dönüşümü’ icat ettiler, bizim memurunki bunların yanında küçük Turgut kaldı!”
Temizlik İmandan Mayın Temizliği BOP’tan ..
Suriye sınırı mayından temizlensin diye yasalar çıkardık.
Mayınlar temizlendi. Güney sınırımız gül bahçesi kadar güvenli hale geldi.
Ardından bağlama ile “sıfır sorun” nağmesine ...
Ortak ticaret, müşterek bakanlar kurulu ve sarmaş dolaş aile muhabbeti geldi...
Sonra birden Tayyip Bey’e bir haller oldu:
“Suriye demokratik değil!”
“Beşşar Esad halka zulmediyor!”
Suriye kargaşaya sürüklenince de “muhalefet”i desteklediğini ilan etti.
Ancak “Suriye muhalefeti” biraz fazla aktif.
Muhalefetini top, tüfek, bomba ile yapıyor.
Benzetmek gibi olmasın bizim PKK gibi...
Muhalefetin o türü “hariçten gazele” değil, silaha muhtaç.
İngiliz Independent gazetesi bu ihtiyacın nasıl karşılandığını önceki gün açıkladı:
“Türkiye’den Suriye isyancılarına silah sevk ediliyor! MİT buna göz yumuyor.”
Demek ki mayınların temizlenmesi, BOP Eşbaşkanlığı misyonunun gereğiymiş!
Yorum Gönder