Son yerel seçim 2009 yılında yapıldı. Şimdi siz o zaman ayakta uyuyordunuz. AKP ’li olmadığınız için o seçimde sandık başına gittiniz, oylarınızı başka partilerin adaylarına verdiniz.
Çok sayıda belediyeyi AKP kazandı ama muhalefet partilerine de epeyce yer geldi.
Büyükşehirler, il ve ilçe belediyeleri, belde belediyeleri...
Siz oylarınızı iyi niyetle muhalefet adaylarına verdiniz ama bunu yaparken ötesini hiç düşünmediniz...
Belki de düşündünüz ve “Ben oyumu muhalefet hırsızlarına veririm. AKP’de böylesi yok, ille de hırsız isterim” dediniz.
Çünkü o muhalefet adayları seçimi kazanınca gördük ki, bunların tamamı namussuzdur, üçkağıtçıdır!
Bunlarda her türlü dümen vardır!
İhaleye fesat karıştırmak, yatırımlardan rüşvet almak, aklınıza ne gelirse hepsi bu muhalefet adaylarında fazlasıyla mevcuttur.
Sizin paralarınızı, halkın paralarını hortumlamak amacıyla aday olup sizin sayenizde seçilmişlerdir.
***
Bu namussuzlar topluluğu, seçimde bir sürü yeri kazandı.
Örneğin İzmir, Mersin, Eskişehir, Adana, Diyarbakır gibi büyükşehir belediyeleri ile Aydın, Muğla, Tekirdağ gibi belediyeleri bunlar aldı.
Güneydoğu’nun çoğunu AKP karşısında BDP kazandı.
Hepsi de koltuğa oturdukları ilk dakikadan itibaren çalmaya, yemeye başladılar!
Zaten o nedenle aday olmuşlardı.
“Ulan şu seçimi bir kazanırsak, yeme de yanında yat” diyorlar, yapacakları büyük vurgunların hayaliyle yaşıyorlardı!
Buna küçükleri, il ve ilçe belediyelerini de ekleyin.
Aç kurtlar sofraya çökmüştü.
***
AKP ’li belediyelerde ise durum tamamen farklıydı. Onlar da yüzlerce yerde belediye seçimini kazanmıştı. Ama onların hepsi namuslu, düzgün insanlardı!
Hırsızlık, yolsuzluk, torpil, haksızlık, hukuksuzluk, rüşvet, rant elde etme, yandaş zengin etme nedir, hiçbiri bilmezdi! Yürekleri Allah korkusuyla doluydu!
Anlarsınız ya, amaçları sadece hizmet etmekti!
Örneğin İstanbul, Ankara gibi Büyükşehir belediyelerinde mumla arasanız avanta, rant, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma bulamazsınız!
Zaten hiç bulunmadı ki...
***
İyi ki başımızda son derece duyarlı bir iktidar var. Bu iktidar döneminde avanta, rüşvet, ihale yolsuzluğu, yandaş zengin etme
gibi hususlar sıfır düzeyinde! (Benim anlatmama gerek yok, durumu hepiniz biliyorsunuz.)
Bunu yapanları asla affetmezler, ocağına incir ağacı dikerler!
Nitekim öyle oldu.
Muhalefetten seçilen tüm belediye başkanlarının ve onların kadrolarının tümünün hırsız, hatta terörist olduğunu iktidarımız çok iyi biliyordu...
Ve bu konuda kararını daha ilk günden verdi.
Hırsızlardan ve teröristlerden oluşan muhalefet belediyelerinin üzerine derhal Ankara’dan İçişleri Bakanlığı müfettişleri, Sayıştay denetçileri gönderilmeye başlandı.
İktidarın bakanı tarafından gönderilen müfettişler o belediyelere çöktü, dosyaları getirtti...
Ve bunlar, Bakan Bey’in haberi bile olmadan (!) suç üretim merkezlerini kurdular.
Bir süre sonra raporlar Ankara’ya ulaşmaya başladı:
“Bu belediyede yolsuzluk vardır. Başkan ve ekibine derhal işten el çektirilmeli, dava açılmalıdır.”
Emir demiri keser sözü uyarınca, baskınlar başladı.
Polis baskınları devreye sokuldu. Her muhalif belediye basılıyor, dosyalar ve belgeler polis tarafından toparlanıyor, bütün başkanlar ve ekip elemanlarının suçları tek tek ortaya dökülüyor ve haklarında davalar açılıyordu.
***
Aytaç Durak isimli “Hırsız (!)” seçime MHP ’den girmiş ve Adana Büyükşehir’i AKP’nin elinden kapıp partisine kazandırmıştı. Buna elbette izin verilemezdi. İçişleri Bakanlığı derhal devreye girdi,
Aytaç Durak’a işten el çektirdi. Böylece Adana Büyükşehir, yeniden
AKP’nin eline teslim edilmiş oldu. İzmir Büyükşehir defalarca polis baskınına uğradı.
Geçenlerde Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’le konuşuyorduk. Dört dönemdir o makamda oturan ve Eşkişehir’i ihya eden adam... Anlattığı tablo acıydı:
“Her gün müfettişler başımızda. Yolsuzluk arıyorlar da bulamıyorlar. Ama biz iş yapamıyoruz. Hükümet bizim gibi muhalefet belediyelerine para vermiyor. Hakkımız olan parayı bile alamıyoruz.”
Birkaç gün önce AKP’li bir belediye başkanı ile karşılaştık.
Şakacıktan sordum:
“Müfettişlerle aranız nasıl?..”
“Bizde müfettiş yok” dedi.
Niçin yok?.. Çünkü iktidarın belediyelerinde her şey düzgün gidiyor!
Oralarda çalıp çırpan yok, vurgun yapan yok!.. Hiç olur mu, elbette olmaması gerekir!
***
Bütün hırsızlar, teröristler, namussuzlar, üçkağıtçılar, Allahsız kitapsızlar muhalefetten aday olmuş, sizler gibi aymazların bilerek veya bilmeyerek verdiği oylarla soyguna başlamıştı! CHP, MHP, DSP, BDP, DP hiç fark etmez.
Son olarak Bodrum belediyesini bastılar, Demokrat Parti’den seçilen başkana kelepçe takıp mahkemeye çıkardılar ve tutukladılar.
Oh olsun bu hırsızlara, oh olsun onlara sizin gibi bile bile oy verenlere!
Bundan sonra siz siz olun, bu gibi muhalefet hırsızlarına asla oy vermeyin! İlle de hırsıza oy vereceksiniz, iktidar partisinden hırsız aday arayın.
Ama yok ki, bulamazsınız ki!
Ayrıca siz siz olun, sakın ola ki muhalefet partilerinden belediye başkan adayı olmayın! Dünyayı size ve ekibinize dar ederler. Müfettiş ve polis baskısı altında size iş yaptırmazlar, üstelik toplum önünde küçük düşürürler.
Eğer şansınız varsa sadece görevden el çektirilirsiniz ve belediyeniz
AKP’ye devredilir.
Şansınız yoksa yeriniz kesinlikle hapishanedir.
Adına “Demokrasi (!)” denilen nesne, bu iktidar tarafından işte böyle uygulanır.
Bu kafa AKP’nin ilçe başkanı
DÜN elime kendisini hiç tanımadığım bir gazeteci arkadaşımızın çektiği ilginç bir mesaj ulaştı. Şöyle diyordu:
“Ben muhabir Vedat İkizoğlu. Yerel basının ürkekliği yüzünden bu haber geniş kitlelere duyurulamadı. Eğer siz yayınlamak isterseniz diye gönderiyorum.”
Haber belgeli. Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde AKP ilçe başkanı
Naim Köse, facebook’taki sayfasına aynen şu iki cümleyi koymuş:
“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya kiralıktır, ya da satılıktır.”
Bu işin şakası yok. Bu şahıs bu sakat anlayışıyla başı açık olan, örtünmeyen milyonlarca kadınımıza açıkça hakaret ediyor ve “Orospu” demeye getiriyor.
Bu nasıl bir AKP kafasıdır, neyin nesidir?
Türkiye Cumhuriyeti bunların eline nasıl düşmüştür?
Ayıptır be, insan biraz utanır.
Yorum Gönder