Benim ülkemde devlet, insan öldürmeyi sever...
Benim ülkemde devlet, ister askeri, ister sivil demokratik rejimlerde olsun “çocuk, genç, yaşlı” diye ayrım yapmaz öldürmek için...
İzmir İnciraltı Öğrenci Yurdu’nda öldürür bir yaz akşamı...
Yıl 1980’dir ve 12 Eylül askeri faşizminin ayak sesleri duyulmaya başlamıştır...
Benim ülkemde Abdi İpekçi öldürülür... Katili yakalanır, İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi’ne konur...
Konur ama kaçırılır!
Üstelik cebine yeşil pasaport konularak...
Benim ülkemde gençler, aydınlar teker teker öldürülürken bir başbakan kalkar “Bana milliyetçiler adam ördürdü dedirtemezsiniz” der...
Faşolar Ayvalık’ta Murat Sancak’ın dinlenme tesislerinde silahlı eğitim görür... Ayvalık’tan Isparta’ya, Niksar, Tokat’a giderlerdi...
Acaba ne için?
CHP lideri Bülent Ecevit’in mitinglerinde olay çıkarmak için...
***
Devlet, 1977 seçimlerinden önce İzmir Çiğli Havaalanı’nda Ecevit’e biyolojik (zehirli kurşun atan) silahla suikast girişiminde bulundu...
Mermi, Mehmet İsvan’ın bacağını sıyırıp geçti...
O silah devletin polisinin elindeydi...
Emniyet Genel Müdürü açıklama yaptı:
“Envanterlerimizde böyle bir silah yok...”
Olayın üstü örtüldü!
Ecevit hükümeti bile suikast olayını çözemedi.
Devletimiz insanımızı öldürür...
90’lı yıllarda kaç albay öldürüldü? Eşref Bitlis’in uçağı gerçekten düştü mü, yoksa başka bir sebebi mi var?
Sorular çoktur, ama yanıt alamazsınız hiçbir zaman...
Dedim ya tuğlayı duvardan çekemezsiniz!
Her şey vatan için, millet için!
Çünkü içimizdeki faşizm hem askeri rejimlerde, hem sivil rejimlerde içimizde yaşamaktadır.
Kardeşler, babalar, ağabeyler, yeğenler kızlarımızı öldürür benim ülkemde “törelere” göre...
Devletimizse Uludere’de 34 kaçakçıya savaş uçağıyla bomba yağdırıp öldürür...
Çoğu 13-20 yaşlarındadır ve ülkeyi yönetenler “Bir kaza oldu” deyip geçiştirmektedir bugünlerde.
Olsun varsın, nasıl olsa 75 milyonuz; ha Uludere, ha kürtaj; ne fark eder!
***
Benim ülkemde devlet, kendi insanını öldürmeyi sever...
Sabahattin Ali’yi de öldürür, Onat Kutlar’ı da, Uğur Mumcu’yu da...
Yüzlerce aydınımızı, gencimizi sağcı, solcu demeden...
Gözünü kırpmadan!
Tetikçiyi bulup eline bomba, silah vererek!
Kimsesizler mezarlığında kaç ölümüz var? 70’li yıllarda kaç kişi öldürüldü? Ya 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarda kaç faili meçhul cinayet işlendi?
Benim devletim “duvardaki tuğlayı” nedense bir türlü çekemedi, altında kalmaktan korktuğu için...
Karslı Berfo Ana oğlunu arıyor 30 yıldır!
Berfo Ana kaç yaşında?
104...
Yıllar hızla gelip geçiyor... Acılarımız katlanarak büyüyor... Yaşamımızı çalanlar, ölümlere alkış tutanlar hâlâ bağırıp çağırıyor:
“Ne yaptıysak devletimiz için yaptık!”
Doğru!
Hizbullah’ı devlet yarattı ve Batman yakınlarında Jandarma birliğinde eğitti...
Kaç cinayeti vardı Hizbullah’ın?
Kim koruyup kolladı köktendinci terör örgütünü 80’li yılların sonlarında:
Devlet!
***
Bu sav benim değil 1994 yılında hazırlanan TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun raporu...
Bu rapor 18 yıldır TBMM Genel Kurulu’na bir türlü inmiyor...
Her ölüme gözlerini kapamış bir toplum yarattık, ne mutlu bize!
Uludere’yi ağzınıza sakın almayın, fişlenirsiniz, başınıza iş açarsınız...
Devletimiz kendi insanını, çoluk çocuk demeden öldürmeyi seviyor işte.
Acılı analar, babalar, kardeşler ülkesindeyiz.
Alıştık böyle yaşamaya!
Alıştırdılar bizi ölümlere!
İçimizdeki faşizm giderek artıyor, kadın bedeni üzerinden siyaset yapılıyor...
“Her kürtaj bir Uludere’dir!”
***
İnsanlık onurunun ayaklar altına alındığı, toplu infazların yapıldığı, terörün giderek ivme kazandığı yaşadığımız coğrafyada, giderek artıyor yılgınlığımız...
Kelimelerin sessizliğinde geziniyoruz, umutlarımızı savuruyoruz...
Ağlamak istiyoruz, ama ağlayamıyoruz...
Yorum Gönder