Tam Bir Maskaralık! - Emre Kongar

Maskara sözcüğü, her ne kadar bazı sözlüklerde Arapça kökenli görülüyorsa da, Türkçeye İtalyanca ve Fransızcadan geçmiş bir kelimedir.
Maskara olmak, maskara etmek, maskaralık, maskaralık yapmak gibi fiil ve isim biçimlerinde de kullanılır.
Günlük konuşmada, kirpiklere sürülen makyaj malzemesi ve ayakkabıların önündeki enine süs dikişi anlamlarını bir yana bırakırsak, bir kısmı birbiriyle de çelişen pek çok anlama gelir:
1) Festival, eğlence, gösteri, geçit töreni…
2) İnsanları eğlendirmeye çalışan gülünç insan…
3) Sevimli insan…
4) Kendini bayağılaştıran, rezil eden insan…
5) Maskeli, gizlenmiş insan…
6) Kendini gizleyerek, başkalarını aldatan, yanıltan insan…
7) Öteki anlamlar, yani yukardakilerden nüanslarla ayrılan daha pek çok kavram…
Ve bu anlamlara dayalı olarak üretilmiş fiiller!
Sözcüğün bu denli çok anlam taşımasının nedeni, farklı dillerdeki değişik kullanımların Türkçeyi etkilemesi ve dilimizdeki çeşitlemelerle de zenginleşmiş olmasıdır.
***
12 Eylül sürecinin yargılanması, tam bir maskaralığa dönüşmüş durumda…
Ben her zamanki iyimserliğimle, bu maskaralığın dikkatimizi çektiği konuları ve bunlardan alınacak dersleri düşünüyorum:
Birinci ders, “Milli İrade” kavramı hakkındaki sorular.
1) Aldığı yüzde 50 oya dayanarak kendisini “Milli İrade’nin tek temsilcisi” gibi sunan bir siyasal iktidar, yüzde 92 oy ile kabul edilmiş bir süreci nasıl yargılar?
2) “Milli İrade” sadece alınan oy oranı mıdır; yüzde 50 oy, bütün “Milli İrade”yi temsil edebilir mi?
3) “Milli İrade” sadece oya bağlansa bile, hangisi daha meşru ve güçlüdür; yüzde 50 mi yoksa yüzde 92 mi?
4) “Milli İrade”yi çarpıtarak oy oranları üzerinden halk dalkavukluğu yapanlar, yüzde 92 oy oranının, yanlış, haksız ve gayri meşru olduğunu nasıl açıklıyorlar?
5) Ve “Milli İrade” konusundaki maskaralıklar hakkında akla gelebilecek daha pek çok soru.
İkinci ders, hukuk hakkındaki sorular.
1) 1980 süreci ve bunun ürünü olan 1982 Anayasası gayri meşru ise (ki ben daha o zaman bunun gayri meşru olduğunu söylemiş ve yazmıştım) bu anayasaya dayalı olarak 1982’den beri yapılan bütün kamusal, özel ve tüzel işlemler geçerliliklerini yitirmez mi; bütün seçimler, bütün yasalar, bütün evlenme ve boşanmalar, bütün alım-satımlar gayri meşru mudur?
2) Bir iktidarın meşruiyetini sağlayan anayasa gayri meşru ise, o anayasaya göre gerçekleştirilen seçimler sonunda ortaya çıkan iktidar meşru kabul edilebilir mi?
3) Bir siyasal iktidar, kendi meşruiyetinin dayalı olduğu anayasayı yapanları yargılayabilir mi?
4) Yapıldığı sırada suç kabul edilmeyen, hatta tam tersine övülen bir fiil, sonradan çıkarılan bir yasa ile geriye dönük olarak yargılanabilir ve cezalandırılabilir mi?
5) Dönemin tek sorumluları bugün yargıya çıkarılanlar mıdır; onlara destek verenler, hizmet edenler, fiilen suç işleyenler nerededir; örneğin, darbeye tam destek verdiği bilinen ABD ve darbe hükümetlerinde baş sorumlu olarak görev alan Turgut Özal da yargılanacak mıdır?
6) Ve anayasa hukuku ile ceza hukuku konusundaki maskaralıklar hakkında akla gelebilecek daha pek çok soru.
Üçüncü ders, uygulamalar hakkındaki sorular.
1) AKP iktidarı 1980 darbesine ve bu darbenin ürünü olan 1982 Anayasası’na karşıysa, neden bu anayasanın siyasal partiler ve seçimler üzerine getirdiği, başta yüzde 10 barajı olmak üzere, sınırlama ve kısıtlamaları kaldırmıyor?
2) AKP iktidarı, 1982 Anayasası’nın kurduğu YÖK’ü, üstelik de kaldıracağına ilişkin söz vermişken, neden sürdürüyor?
3) Bugünkü Özel Yetkili Mahkemeler o zamanki Sıkıyönetim ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin bir benzeri ve hatta devamı değil midir?
4) İnsanlık dışı suçlar işlemiş olan birtakım insanların bu yargılamaya mağdur olarak katılmak istemeleri ne anlama geliyor?
5) Süreçte, işkence gören, hapse tıkılan, görevinden atılan gerçek mağdurlar ve bu işlemleri yapan gerçek sorumlular, suçlular, yargılamanın neresindedir?
6) Pek çok kesimin tepkisini çeken 4+4+4 eğitim yasasının ve halkın belini büken insafsız zamların tam yargı sürecinin başlamasından önce yürürlüğe sokulması tesadüf müdür?
7) Ve uygulamalardaki maskaralıklar konusunda akla gelen daha pek çok soru.
Dördüncü ders, medyanın durumu ve kişisel izlenimler.
Yarına!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget