Son Suriye tezgahı ve eşikteki büyük tehlike! - Sabahattin Önkibar

Neymiş efendim Suriye askeri Türkiye’ye sığınan mültecilere ateş açmışmış!
Yalan!..
Suriye yönetiminin müdahale için bahane arayan AKP iktidarına böyle bir kozu vermesi için salak olması gerekir ki, elbette değil!
Hatırlayın AKP iktidarı Suriye’ye saldırı iklimini oluşturma adına önce PKK hikayesini tedavüle soktu ve “Suriye onlara kamp verdi” dedi lakin söylenenlerin yalan olduğu ortaya çıkınca peşi sıra yeni tezgahlar kuruldu!
Amaç net: Türk halkı ve kamuoyunu Suriye’ye müdahale için hazırlamak!
Üşenmedim internette bağımsız olan Arap medyasını taradım.
Son yaşananlar gerçekte aynen şöyle:
Suriyeli sığınmacıların bulunduğu sınırdaki kamplardan Suriye’nin içine, bize göre terörist AKP’lilere göre özgürlük savaşçısı olan tam teçhizatlı bir gurup sızdırılmaya çalışılmış ve Suriye güvenlik güçleri de ellerinde silah ve bombalarla o gurubun ülkelerine girmesine izin vermemiş ve çıkan çatışmada her iki taraftan çok sayıda ölüler söz konusu imiş!
Görüldüğü gibi hadise tıpkı Kuzey Irak’tan PKK’lıların sızmasına Mehmetçiğimizin dur demesi misalidir!
Peki, bu olanlar neyin mi habercisidir?
Maalesef Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye müdahaleyi ciddi ciddi düşündüğüne delalettir!
Nitekim sınırdaki olayın duyulmasının akabinde Türk Dışişlerinin yaptığı açıklamalar buna işaret ediyor.
12 Nisan sonrasında Türkiye’nin -elbette ABD’nin ittirmesi ile- Tampon Bölge oluşturma ya da İnsani Koridor inşa etme ambalajı ile sınırı geçmesi artık sürpriz olmaktan çıkmıştır!
İyi de Suriye dediğiniz küçük de olsa sonuçta bir devlettir ve direnecektir ki, bu direncin adı savaş olacaktır!
Savaş ise Türkiye adına her bakımdan yıkım ve intihardır!
Daha önce de yazdık Suriye’ye müdahale Türkiye için kumar falan değil harakiridir çünkü kumarda bile yüzde üç beş kazanma şansınız olur ama Suriye olayında milyarda bir bile böyle bir şansı yoktur!
Suriye’ye müdahale demek binlerce ölü, ekonomik yıkım ve en önemlisi hem etnik hem de mezhepsel kaos ve çatışma zemini ile ülkenin bütünlüğünü kaybetmek demektir!
Diyelim ki Suriye’yi gözünüze kestirdiniz, peki ona destek olan İran, Rusya, Irak’ın Şii kesimi ile Hizbullah’ı nasıl görmezden gelirsiniz!
Daha önceki gün Moskova Suriye’ye silah vereceğini en üst makamdan ifade etmiştir. Keza İran aynı şekilde Suriye’nin toprak bütünlüğünü kendi bütünlüğü olarak gördüğünü açıklamıştır. Tablo bu iken Türkiye Suriye’ye saldırırsa Rusya ile İran suskun mu kalacak?
Türkiye adeta aklını yitirerek bir tehdit ya da soyut bir ihtirasın ardında sürüklenmeye başladı. Bir devlet aklı gerekiyor ama ara ki bulasın! 
CNN ile El Cezire yine suçüstü oldu!
Malum birkaç gün önce Humus’taki boru hattı havaya uçurulmuştu!
Meğer bu bombalama olayında CNN ile El Cezire aktif rol almışlar!
Nasıl mı?
CNN kameramanı patlama öncesinde bombalamayı çekmek için önceden gelip beklemiş ve patlamayı çekmiş!
Ve Suriye istihbaratı CNN’e mensup o kameramanı beklerken görüntüleyip dünyaya servis etti!
Tabloya bakar mısınız güya basın mensubu ama bizzat bombalama tezgahlarında suç ortağı yani önceden haberdarlar!
Belli ki CNN ile El Cezire’ye mensup görünen o sözde gazeteciler istihbarat elemanı!
Suriye şimdi bunları sınır dışı etmede haklı ama o zaman basına sansür var diyecekler: Tezgaha bakar mısınız!
Adaletin fenerini böyle söndürdüler!
Haberiniz var mı Deniz Feneri soygununu alenen kapatıyorlar!
Nasıl mı?
Açılan sözde dava ile!
Evet, Deniz Feneri hırsızlığı için açılan dava da örgütlü suç ve dolandırıcılık yokmuş!
Peki, neden mi kuşkulanılıyormuş!
Görevi kötüye kullanmadan!
Vallahi, billahi, tallahi pes!
Hırsızlığın ya da din ambalajı ile yapılan soygunun neresi görevdir ki, görevi kötüye kullanma diye dava açılıyor!
Amaç belli uyduruk bir suçlama ve muhakeme ile dosyayı kapatmak!
Tevekkeli değilmiş o üç savcı boşuna görevden alınmadı!
Ve tevekkeli değilmiş o yeni savcılar atanmadı!
Ayinesi işse kişinin tablo ortada!
Ortadaki somut suç yani bağımsız Alman mahkemesinin hükmüne rağmen böyle bir karar alınıyor ve eski savcıların aksine yeni bir yola giriliyor ise bunun adı sadece hukukun siyasallaşması değil çok ama çok daha ötesidir!
Deniz Feneri’nde gelinen nokta Türkiye’deki adalet fenerinin söndüğünün teyididir ve bu olay çok yakın bir gelecekte tıpkı Yassıda ile İstiklal Mahkemeleri misali hep sorgulanacaktır!
Samanyolu TV’de korkunç mezhep ayrımcılığı!
Tarih: 7 Nisan Cumartesi yani geçtiğimiz hafta sonu!
Samanyolu TV, Akşam Haberlerinde bir haberi uzun uzun yayınlıyor!
Haber şu:
Şia bir din alimi Camide Hazreti Ömer ile ilgili bazı eleştirel sözler sarf ediyor!
Samanyolu TV bu haberi döndüre döndüre mezhep kışkırtıcılığı yaparcasına, “İranlı molla Halife Ömer’e hakaret etti” diye yayınlıyor!
Hadise tam bir kışkırtıcılık ve Sünni Türk halkını Şia olan İran ile Suriye’ye karşı ajite etmeyi hedefliyor!
İyi de bunun adı dinci bölücülük değil mi?
Velev ki sıradan bir İranlı molla hata yapıp Hazreti Ömer’i eleştirse bile bunu kışkırtıcılığa malzeme yapmak halkı isyana teşvik kategorisinde değil midir? Öyle ise neredesiniz ey savcılar?
Yoksa Samanyolu’na hizmet ettikleri malum merkezden buyruk geldi de amaçları Anadolu’da yeni Kerbelalar zemini inşa mıdır?
Ayrıca o kaseti onlara acaba CIA mı temin etti?
Yapmayın, etmeyin, eylemin!
Kıymayın bu ülkenin imanına!
Kıymayın bu ülkenin Alevisi ile Sünnisine!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget