Panetta’ya Kulak Vermek - Emre Kongar

Sevgili okurlarım, bugün ABD Savunma Bakanlığı koltuğunda oturan Leon E. Panetta uluslararası camianın dikkatini ilk kez Başkan Bill Clinton’un genel sekreterliğine (Chief of Staff) atandığında çekmişti.
Seçkin bir politikacı ve bir akademisyendir.
Gerek hükümette gerek Kongre’de çok önemli görevlerde bulunmuştur.
Benim dikkatime ilk kez 2006’da, Amerikan Kongresi’ne hazırlanan Irak raporunu yazan komisyonun üyesi olarak çarpmıştı.
Bugünkü görevinden önce CIA Başkanlığı da yapmıştır.
Özet olarak Panetta, hem birikimi, hem katkıları hem de sahip olduğu yetkiler itibarıyla bugünkü ABD dış politikasının temel taşlarından biridir.
İşte bu deneyimli politikacı, ABD’nin Suriye’ye bir askeri müdahalede bulunmasına karşıdır!
***
Sevgili okurlarım, biliyorsunuz Amerika’da dış politika konuları da Kongre’nin sıkı takibi altındadır.
İşte Panetta da, yaklaşık bir ay önce, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nin Suriye konulu oturumunda, senatörlerin sorularını yanıtlarken çok önemli açıklamalar yapmıştır.
Esad’a karşı siyasal ve diplomatik baskıların uluslararası camianın desteğiyle arttırıldığını belirtmiş…
Fakat Cumhuriyetçi Parti’nin eski başkan adayı senatör John McCain’in, ABD’nin, geçmişte Bosna, Libya gibi diğer durumlarda gösterdiği tavrın aksine, Suriye konusunda önderlik etmediği eleştirilerine karşılık, “bu korkunç vaziyetin basit ya da hızlı bir çözümünün bulunmadığını” belirtmiştir.
Panetta, haklı olarak, “Bu aşamada tek taraflı bir eyleme girişmek mantıklı değil. ABD Savunma Bakanı olarak, askerlerimizi riske atmadan önce, misyonun ne olduğu, bu misyonu başarıp başaramayacağımız, bedelinin ne olacağı, işleri iyiye mi kötüye mi götüreceği gibi hususlardan emin olmam gerekir” diyor.
Panetta, özetle Libya’dakine benzer bir askeri müdahalenin bölgedeki her durumda uygulanabilecek tek bir model oluşturmadığını belirtiyor:
“Her durum, her bir ülkenin siyasi, coğrafi ve tarihsel özellikleri itibarıyla, kendine has bir nitelik barındırmakta ve kendine has bir yanıt gerektirmektedir. Ortadoğu gibi karmaşık ve kırılgan bir bölgede tek tip bir yaklaşım olamaz” diyor.
“Libya’da uyguladığımız yaklaşımla Suriye’ye ilişkin mevcut yaklaşımımız arasındaki farkların nedenleri çok açık. Libya’da askeri müdahale için BM Güvenlik Konseyi’nde ve Arap Birliği’nde geniş boyutlu destek varken, Suriye konusunda böyle bir mutabakat şu anda yok. Bizim açımızdan, tek taraflı bir eyleme girişmek hata olur” diye de ekliyor.
***
Panetta’nın bu görüşlerini ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey de destekliyor:
Suriye’ye karşı uzun vadeli ve sürekli bir hava harekâtının zorluklar içerdiğini, çünkü Suriye’nin hava savunma sistemlerinin Libya’nınkilerden 5 kat daha sofistike, kimyasal ve biyolojik silah stokunun da Libya’nınkinden 10 kat daha büyük olduğunu söylüyor.
Panetta ve Dempsey, ayrıca Suriye’nin güçlü hava savunma sistemlerinin yoğun nüfusa sahip bölgelerde yer aldığına da dikkati çekerek, ABD’nin askeri gücünü devreye sokması halinde, istenmeyen sivil ölümlerinin meydana gelebileceğini belirtiyorlar.
***
Sevgili okurlarım, ABD’nin en önemli yöneticilerinden birinin ve genelkurmay başkanının tutumu gayet açık:
Suriye’ye karşı bir askeri harekâtı desteklemiyorlar!
Bu hafta piyasaya çıkan son kitabım “ABD’nin Siyasal İslam’la Dansı”nda konuyu hem tarihsel açıdan hem de Türkiye’nin rolü bakımından irdelemeye çalıştım.
Panetta’nın Türkiye hakkındaki sözlerini, Rusya gibi, İran gibi öteki aktörlerin tutumlarını, bu krizden nasıl çıkılabileceğini merak edenler bu kitaba bakabilir.
Ben hâlâ iyimserliğimi koruyorum:
Suriye krizi konusunda Türkiye’nin dış politikasına aklı selimin egemen olacağını bekliyorum…
Evlatlarımızı ateşe sürmeyeceğimizi ve tüm halkımızı bombalanma tehdidi altında bir yaşama mahkûm etmeyeceğimizi umut ediyorum!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget