Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın reisidir.
Kendilerinin deyişi ile de bir mezhebin değil bütün Müslümanların temsilcisidir. Sözde öyledir ama iş pratiğe gelince açıkça taraf tutar; örneğin Aleviler bir talepte bulununca derhal karşı çıkar.
Fakat, temel sorun; Mehmet Bey'in Alevilere karşı ötekileştiren tutumundan çok, bütün Türkiye'yi ilgilendiren siyasal duruşu...
Biliyorsunuz: AKP hükümeti; son çıkarttığı yasa ile 8 yıllık eğitimi, kesintisiz olmaktan çıkarttı, ikiye böldü. Böylece de eskiden 5 yıl olan ilkokulu bile 4 yıla düşürdüler. Okula başlama yaşı 7'den 5'e kadar çekildi. Böylece çocuk daha aklı başına gelmeden; 9 yaşında zorunlu eğitimden kopsun; köleler sınıfına dahil olsun; kolayca sömürülsün. Onlar okuldan kopsunlar ki zengin çocukları rahat rahat okusunlar.
İşte bu insafsız oyunu; işin içine Kuran dersi ve Peygamber'i sokarak gizlediler. Diyanet İşleri Başkanı Bay Görmez; bu yanlış işe arka çıktı. '88 yıldır vehimler yüzünden bir takım gönül kırgınlıklarına yol açtık! Bu yasa onları tamir edecek.' biçiminde konuşarak.
CUMHURİYETLE Mİ HESAPLAŞIYORSUN?
Bu sözde ne var, demeyin... Ve bir çıkarma hesabı yapın: 2012- 88 eşittir: 1924.
Yani Bay Görmez, görünür biçimde 1924'e gönderme yaptı.
Peki ne oldu 1924'te?
1-1924'ten iki ay önce bu cumhuriyet devleti kuruldu; Osmanlı Devleti bitirildi.
2-88 yıl önce Osmanlı Devleti zamanından kalma Şeriat ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı; yerine Diyanet İşleri Başkanlığı getirildi. Böylece mezhepçi İslam anlayışı yerine genel ve çağdaş bir İslam anlayışının topluma aktarılması planlandı.
3/88 yıl önce Hilafet kaldırıldı; böylece 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.' ilkesi tamamlandı. Bay Görmez; hilafetin kaldırılmasına mı üzülüyor acaba?
4/88 yıl önce Öğretim Birliği Yasası getirildi. Bu yasa ile yabancıların yönettiği özel okullar, mollaların elindeki cehalet yuvasına dönüşen din okulları gibi farklı kurumlara ve içeriklere sahip okullar tek çatı altında birleştirildi. Milletin bütün çocukları akılcı ve deneyci bilgilerle yetiştirilmeye başlandı.
Ve Türkiye; bundan 10 yıl kadar sonra dünyanın en saygın ülkeleri arasında yer aldı.
İşte Diyanet İşleri Reisi, işin içine 88 yılı sokarak; 88 yıl eskiye giderek bu devrimlerin kötü sonuçlar verdiğini söylemeye uğraşıyor.
***
Biliyorsunuz; cumhuriyeti kuran Millet Meclisi'nde yer aldığı, onun verdiği parayı yediği halde cumhuriyet rejimini 'Kemalist diktatörlük' diye karalamaya çalışmıştı bir siyasal vaiz. Diyanet Başkanı Görmez hoca; 88 yıl kötülemesi ile; PKK vaizi Altan Tan'ın söylediğini çok daha yumuşatarak söylemiş olmuyor mu? Bay Görmez bana şu 88 yıl göndermesini bir açıklasın; görelim... Eğer yanılıyor isem özür dilemeye hazırım...
CUMHURİYET DİNE ÇALIŞTI
Türkiye Cumhuriyeti; laik devlet gibi görünmesine karşın; İslam dinini koruyarak; diğer din mensuplarına baskı yaparak bir asimilasyon yürüttü. Türkiye'de farklı kimliklere karşı yürütülen sindirme, eritme politikasının en belirgini, en etkilisi dinsel asimilasyon oldu. Bugün, 'Yüzde 99'u Müslüman ülke!' diye böbürlenen cumhuriyet karşıtları ; bu yüzde 99'u o cumhuriyete borçlular da farkında bile değiller.
Daha önce de yazdım: Gerici kesimin çok sevdiği Osmanlı İmparatorluğu'nda, 7-8 bin cami vardı. Bugün Osmanlı topraklarının 15'te biri kadar bile olmayan Türkiye'de 100 bin cami var. Bu mudur Kuran'ın yasaklanması; dinin baskı altına alınması?
Bilelim ki halkı kandırmak için siyasetçilerin söyleyemeyeceği yalan yoktur. Arkalarında bu Diyanet olduktan sonra...
Yorum Gönder