Malatya ziyareti - Melih Aşık

Radikal yazarı Ezgi Başaran, ABD Savunma Bakanlığı’na kısa bir dilekçe yazmış:
“Ben Radikal gazetesinden Ezgi Başaran. Malatya Kürecik’e yeni konuşlanan NATO kalkanıyla ilgili bir makale yazıyorum. Bu nedenle tesisi ziyaret etmek istiyordum ama ana muhalefet partisinden vekillerin bir türlü izin alamadığını öğrendim. Ne Türkiye ordusu, ne Dışişleri Bakanlığı ne de Milli Savunma Bakanlığı böyle bir izin vermek konusunda yetkili olduklarını söylemiş. Malatya’daki NATO kalkanını ziyaret etmek için izin alınması gereken merci ABD Savunma Bakanlığı mıdır? Eğer öyleyse bana ne yapmam gerektiği konusunda bilgi verebilir misiniz?”
2 gün sonra cevap geldi: “Sayın Başaran, Amerikan Ordusu’na olan ilginizden dolayı öncelikle teşekkür ederim. Maalesef sözünü ettiğiniz bölgeye ziyaretçi kabul etmiyoruz. İleride bu konudaki politikamız değişirse diye talebinizi bir dosyada bekleteceğim. Çalışmalarınızda bol şans dilerim. Saygılar, Bob Close.”
* * *
Böylece Mister Bop orasının bir NATO değil, Amerikan üssü olduğunu açık etmiş...
Eğer NATO üssü olsa Mister Bob NATO dan izin alın diyecekti.
En önemli soru: Daha önce Çek Cumhuriyeti’ne konuşlanması planlanan füze radarını neden getirip İran’ın burnunun dibine kurdular? Çek Cumhuriyeti’nden İran’ı görebilen radarı yerleştirecek pek çok ülke vardı. Romanya talipti mesela. Üstelik radar daha da güvende olacaktı... Bizce radarı özellikle İran’ın burnunun dibine yerleştirdiler ki komşumuzla aramız açılsın ve çıkması muhtemel bir savaşa katılmamız kesinleşsin. Böyle bir oyuna geldik düşüncesindeyiz...

Adalet Bakanı Sadullah Ergin,
“Bütün çabalarımız demokrasi için” demiş.
Elhak öyledir! Ama “Tramvay demokrasisi” için!
F. Fidan


Halk mı istedi?
Son tutuklamalarla ilgili Kemal Kılıçdaroğlu:
- Adalet intikam duygusuyla aranmaz, diyor, adalet intikam duygusuyla aranırsa orada adalet olmaz...
Başbakan ise sonuçları:
- Halkımızın bizden talebi durumunda olan bir sürecin neticesi, diye izah ediyor...
Başbakan tartışmalı konularda dükkâna bu tabelayı asıyor: “Halk istedi...”
Böylece yaptıklarını meşru, rakiplerini halk karşıtı gösteriyor.
Okurumuz Okan Öztürk soruyor:
- Benzin ve gaza iki günün biri zam yapılmasını halk mı istiyor?
- Suriye ile savaşa girilmesini halk mı istiyor?
- Öcalan ile görüşme yapılmasını halk mı istedi?
- Halk “maaşıma enflasyondan daha az zam yapın” mı diyor?
- Deniz Feneri e.V sanıklarının kurtarılmasını halk mı istedi?
- Sivas katliamı yapanların kurtulmasını halk mı istedi?

Ah şu gençlik!
Gençliğin politika ile ilgilenmemesinden, suskunluğundan, ülke sorunlarına kafa yormamasından vb. şikâyet ediyoruz... Peki ülke sorunlarıyla ilgilenenler ne oluyor? Onların arkasında duruyor muyuz?
Mesela Kandıra T Tipi Hapishanesi’nden yazan Meral Dönmez’in öyküsü...
Kocaeli Üniversitesi Fen ve Teknloji Öğretmenliği mezunu olan Meral Dönmez, geçen aralık ayının 11’inde bir kız arkadaşıyla birlikte bir avukatın bürosunun dış duvarına “Füze kalkanı değil demokratik lise istiyoruz” yazılı bir pankart asıyor. O gün bugün tutuklu. Sonradan benzer pankartlar Galata Kulesi’ne de asılıyor. Ancak kimse kovuşturulmuyor. Saadet Partililer de füzel kalkanına karşı yürüyüş yapıyor. Kovuşturmaya uğramıyor. Bir gencin füze kalkanına karşı çıkması, demokratik lise istemesinde ne gibi bir kötülük var? Bunu medya yoluyla anlatamıyorsa elbet afiş asacak... Bu da demokratik bir yol sayılmalı...
Gençlik doğası gereği tepkilidir... Çünkü duyguları saftır. Her türlü bozulmaya karşı büyüklerden daha duyarlıdırlar. Tepkilerini olağan karşılamak zorundasınız. Onları demokratik kurallar içinde davranmaya çağırmak mümkündür. Ama baskıyla duygu ve düşüncelerinden vazgeçirmeye zorlamak imkânsızı istemektir. Onları kaybetmektir. Gençlerini kaybeden yarınlarını da kaybeder.

Erdoğan, 28 Şubat gözaltılarına değinmiş: “İntikam olarak değerlendirilemez.”
İyi de o günkü başbakanın öğrencileri bugün büyük bir çoğunlukla iktidara gelmişse rövanş zaten alınmış, daha ötesi de intikam sürecine girilmiş olmuyor mu?
Haldun Ertem


Anadolu Ajansı Genel Müdürü
Kemal Öztürk’ün twitter mesajı:
“Çevik Bir’in gözaltındaki ilk fotoğrafını yayınlamak bize nasip oldu, takdiri ilahi.”
İlahların işi yok, Anadolu Ajansı’na
çalışıyorlar demek...
Elif Eral


Okurumuz Türkçe sevdalısı Tarık Konal’ın sütunumuzdaki kimi sözcüklerle ilgili düzeltmesi:
“Tespit” yerine “saptama”, “iltica” yerine “sığınma”, “mülteci” yerine “sığınmacı” deyiniz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget