Kine rehin düşmeyelim - Güngör Mengi

Sirklerde bazen çok sayıda cambaz, hokkabaz, hayvan terbiyecisi aynı anda sahneyi paylaşarak marifetlerini gösterirler.
İnsan hangi birine bakacağını şaşırır.
Türk halkı bu günlerde sirkteki çocukların şaşkınlığını yaşıyor.
Suriye ile savaş rüzgârları, bölücü terör saldırıları, 12 Eylül yargılamaları, Deniz Feneri iddianamesinin yarattığı şok...
Derken dün 28 Şubat soruşturmasına bağlı arama yakalama ve gözaltı operasyonları gündeme eklendi.
TV ekranlarındaki hareketlilik, sanki bir darbe teşebbüsü önlenmişti de suçüstü yakalanan sanıklar kameraların önünden kaçırılıyordu.

Hesap sormak

Oysa olay 15 yıl öncesi “post modern darbe” diye anılan 28 Şubat kararlarına bağlı uygulamaların soruşturmasıdır.
O dönemde Refah Partisi’nin ortağı olduğu hükümeti devirmeye teşebbüs suçu mu atfedilecek gözaltına alınanlara?
Yaptıkları uygulamaların MGK’da alınmış kararlara dayandığı gerçeği nereye konulacak?
28 Şubat’ta RP, hakkını hukukunu koruyamayan bir parti olarak seçmeninin gözünden düşmese AKP dünyaya gelebilir, gelse bile bu kadar hızlı büyüyebilir miydi?
28 Şubat devletin özsavunma refleksidir.
Büyüdüğü düşünülen tehlikelere karşı darbeye bahane yaratmayacak tedbirler uygulanmıştır.
Askeri darbelerden çok çekmiş bir millet olarak müdahaleleri araştırmak ve hukuku çiğneyen kişi ve kurumları hesaba çekmek elbette haktır.

İntikam tutkusu

28 Şubat aynı zamanda bir günahlar, yanlışlar galerisidir.
Geçmişteki günahların gelecekte tekrarını önleyecek ibreti başka türlü üretemeyiz. Ama bunun yolu hukuktur ve bu yolda en büyük tehlike intikam duygusunun pençesine düşmektir.
Silivri mahkemelerinin doldurduğu hapishanelerin yeni mağdurlara ihtiyacı yok.
Partiler TBMM’de oluşturdukları ortak bir kararla darbeler için araştırma komisyonu kurdular.
Bu komisyona varlık nedenini destekleyecek bir destek verilemez miydi?
28 Şubat on beş yıldır bekliyor; 3-5 ay daha bekleyemez miydi?
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gücünü milli iradeden alan bir denetim misyonu olarak saygıdeğer bir kimlik kazandırmak iyi olmaz mıydı?
Olurdu ama hastalığımız ağırlaşarak sürüyor. Anlık ihtiyaçlar, anlık tatminler tövbeleri unutturuyor bize
Dünkü operasyonlar yaygın olarak şu endişeyi yarattı:
Bu olayı da intikamcı güdüler mi yönetiyor?
Bir grup askerin daha tutuklanıp hapse atılmasını sessizce seyretmek...
Tutukluluğu ceza gibi çektirmenin haksızlığını içimize atmak... Ne uğruna?
Son günlerin en gerçekçi ve uyarıcı konuşmasını geçen gün Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez yaptı:
“Zaman zaman hâli ve geleceği bırakıyoruz, tarihte yaşanmış acı hikâyelerden kan davaları üretiyoruz. Tarihte yaşanmış acı hikâyeleri karıştırarak oradan birbirimize bir takım öfke ve intikam devşiriyoruz.”
Kin ve öfke geleceğimizi rehin almasın!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget