İki Sanıklı 12 Eylül Davası (!) - Hikmet Çetinkaya

12 Eylül darbesinin davası bugün başlıyor...
Her ne kadar Seçim ve Siyasi Partiler yasaları gibi baskıcı rejimin ürünleri ortada dursa da darbecilerin bugün yargılanmaya başlaması önemli.
Askeri darbeler, bu toplumu her dönem ileriye değil geriye götürmüştür.
Darbeler, işkence, ölüm, baskı getirir...
Ve Türkiye’de darbeler Atatürk ilkelerini, laikliği, demokrasiyi koruyup kollama adına yapılır.
Benim yurdumun insanı hâlâ darbeleri, hele hele 12 Eylül’ü savunur, Kenan Evren ve arkadaşlarına söz ettirmez, onlar olmasaydı ülkenin karanlığa gömüleceğini öne sürer.
Bu yazıyı okuyan çoğu kişi, biliyorum “Sen anarşiyi savunuyorsun, darbe yapılmasaydı çocuklarımız ölecekti” deyip, onlarca insanımızın -ister sağcı ister solcu olsun- niçin öldürüldüğünün nedenini hiçbir zaman düşünmeyeceklerdir.
***
Gerçekten 12 Eylül askeri darbesi niçin yapıldı? Akan kanı durdurmak için mi yoksa ABD için mi?
Darbe, Abdi İpekçi, Doğan Öz, Kemal Türkler, Ümit Kaftancıoğlu, Cevat Yurdakul, Gün Sazak, Balgat, Bahçelievler, İnciraltı yurtları, Kahramanmaraş, kanlı 1 Mayıs katliamları için mi yapıldı?
Bu darbe derinliğine tartışılmadan, kontrgerilla gerçeği konuşulmadan, 24 Ocak Kararları, IMF masaya yatırılmadan içi boş bir dava olur.
Bu darbe, Türkiye işçi sınıfının örgütlü gücü DİSK’i alaşağı etmek için yapılan, Türkiye’nin muhafazakâr-liberal demokrat bir çizgiye çekilmesi için sermaye sınıfının ve kimi politikacıların desteğiyle gerçekleşen, ABD destekli bir kıyımdır.
Yine bu darbe salt 95 yaşındaki Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’yla sınırlı değildir...
İşkenceciler, katiller, kontrgerilla neden bu davada yok?
Tarikat şeyhleriyle pazarlık yapmış, onların desteğiyle şahlanmış bir 12 Eylül...
Aslında bu konuyu ben değil, Mehmet Kutlular, Mehmet Şevket Eygi yazsa, Süleyman Demirel çıkıp anlatsa daha iyi olmaz mı?
***
Ben 12 Eylül 1980 darbesinden 9 ay sonra gözaltına alındım bir gece yarısı...
Burada yaşadıklarımı anlatmayacağım...
O süreçte darbeyi destekleyen çok politikacı gördüm...
12 Eylül kimi hayatları kökünden kuruttu, aileler perişan oldu, çocuklar babalarını ancak 20’li yaşlarda görebildi.
32 yıldır yurtdışında yaşayan arkadaşlarım var...
Ben onların acılarını, hüzünlerini, aile bağlarının nasıl koptuğunu çok iyi bilirim...
Paris’te, Berlin’de, Londra’da karşılaşmışımdır çoğuyla...
Bir lokantada bir iki kadehten sonra gözleri buğulanır, akşamın alacakaranlığında öfkeyle karışık bir sunturlu küfür savururdu onlar.
Sonra susar ve hiç konuşmazlardı...
Güneşe doğru yürüyen bir çiçeğin tutkusu kirpiklerine yansırdı.
***
12 Eylül salt ölümler, kitap yakmalar, işkenceler, zindanlar değildir...
Hayatların yok oluşu, tükenişidir!
Adı bilenen ve bilinmeyen gençlerimizin, bilim insanlarımızın, devrimcilerin, sosyalistlerin, demokratların, Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, bu coğrafyada yaşayan tüm yurtseverlerin yaşadıkları o dönem unutuldu.
12 Eylül faşist askeri cuntasının yaptıkları belli...
Bu dava çok eksik başlıyor, Ankara’da DAL’daki işkenceciler, Diyarbakır, Aydın, Eskişehir cezaevinde yaşananlar ve onların sorumluları nerede?
12 Eylül faşist darbesi 1983 seçimlerinden sonra da sürdü...
***
Turgut Özal döneminden söz ediyorum...
Özal darbecilerin kurduğu hükümette, ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı değil miydi, ANAP’ın kuruluş aşamasına dek?
Biz bunları konuşmadan, tartışmadan, katillerden, işkencecilerden, soygunculardan hesap sormadan sadece Evren ve Şahinkaya’yı mı yargılayacağız?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget