Özel yetkili mahkeme tarafından tutuklandıktan sonra bir süre hastanede yattı. İş öyle bir boyuta taşındı ki. onu hastanede tedavi eden doktorları tutukladıkları gibi, Haberal hocayı da apar topar Silivri hapishanesine koydular.
Sağlığı bozuk olduğu için kaç zamandır duruşmalara çıkamıyor. Hücresinde ve koğuşunda nasıl zaman geç irdiğini elbette bilemiyorum
Mehmet Haberal’la tanıştığımız zaman, sanırım 1970’li yılların sonuydu. Halamın Ankara Bahçelievler’deki evinin hemen yanında iki katlı bir binada, günün birinde bir sağlık kurumu açıldı. Adını hiç unutmuyorum:
Organ nakli ve yanık tedavi hastanesi.
Bir vakıf hastanesi ve başında gencecik bir kurucu başhekim. Halama gidip gelirken kendisiyle tanıştım. Bu hekim inanılmaz olaylardan söz ediyordu. Günün birinde organ nakilleri çok artacak, tıp bilimi bu konuda büyük gelişmeler sağlayacaktı.
O küçük hastane giderek büyümeye başladı. Haberal hoca azla yetinecek biri değildi. Çevredeki binaları satın alıp yeni inşaatlar başlattı.
Sonra, günün birinde üniversite kurdu. Başkent Üniversitesi’nin tıp fakültesi, Türkiye’nin en seçkinleri arasında yer almayı başardı. Üniversite giderek büyüdü.
Rektör Mehmet Haberal artık hem hastanenin, hem de üniversitenin başındaydı. O küçük hastane giderek büyümüş ve hekimlere ihtisas veren bir üniversite hastanesine dönüşmüştü.
Başkent Üniversitesi Hastanesi bununla da yetinmedi, ülkemizin pek çok yerinde yeni hastaneler, sağlık birimleri açtı. Bu seçkin kurumlar son model araç gereçle donatıldı. En değerli hekimler oradaydı. Her birim hastalarla dolup taşıyordu.
***
Mehmet Haberal muhalif adamdı. Açık söylemek gerekirse bugünkü iktidardan fazla hoşlanmazdı. Ama herhalde, günün birinde sırf bu muhalifliği nedeniyle “Terörist, darbeci” diye tutuklanıp yıllarca cezaevinde kalacağını hiç kimse düşünmezdi.
Evet. Türk adaletine bakarsanız o bir terörist!.. Ve Ergenekon silahlı terör örgütü üyeliğinden yargılanıyor.
Dünyanın sayılı cerrahlarından biri Binlerce insanın hayatını hastanesinde kurtarmış… Binlercesinin ameliyatını elleriyle yapmış… O kadar ki ameliyat ettikleri, ya da hastanesinde tedavi görenler arasında bu İktidarın çok sayıda bakanı milletvekili, bürokratı da var.
Bu Ergenekon silahlı terör örgütü davalarını yıllardır medyadan izliyorum. İlk tutuklamalar 2007 yalında başladığında kendi kendime “Herhalde böyle bir örgüt varmış” diye düşündüğüm olmuştu. Evler sabahın köründe polis tarafından basılıyor, ülkenin değerli ve saygın insanları yaka paça götürülüyor ve o günlerin meşhur savcısı, önüne gelen herkesi tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ediyordu. Mahkemeye çıktığınızda ise Karar hazırdı:
”Tutuklanmasına.”
***
Türkiye’de bugüne kadar -özelikle sıkıyönetim dönemlerinde- nice sağ-sol-dinci örgüt davaları görüldü Yargılananlar, duruşmalarda örgüt üyesi olduklarını gizlemediler.
Sanıkların savunmasını örgüt avukatları yapardı. Mahkemelerde zaman zaman örgüt sloganları atılırdı. Sanıkların çoğu zaten örgütün yönetim ve denetimi altındaydı ve hiç kimse örgüt üyeliğini inkar etmeye kalkışmazdı.
Şimdi bu Ergenekon silahlı terör örgütü (!) davasına bakıyorum Ülkenin aydınları, gazetecileri, siyasetçileri, yazarları, rektörleri, subay ve astsubayları tutuklanmış ama kimse birbirini tanımıyor, örgüt üyelerinden (!) çoğu aynı davada yargılandıkları öteki sanıkları ilk kez mahkeme salonunda gördüler.
Dava yıllardır devam ediyor ve biteceği yok. Şimdi ilgili olan herkese soruyorum
Bu nasıl bir örgütmüş ki, bir kişi bile örgüt üyesi olduğunu itiraf etmedi! Bu nasıl bir gizli örgütmüş ki, hücreleri bilinmiyor! Bu nasıl bir örgütmüş ki, başı ve sonu ortaya çıkarılamadı!
Örgütün lideri, ya da başı kim? O da belli değil!
Duruşmalar yıllardır sürüyor ama ortaya örgüt çıkmadı, lider çıkmadı.
Peki, Haberal hoca bu örgütün neresinde?
Valla bilen yok!
Onun suçunu gerçekten merak ediyordum.
***
Aradan uzun zaman geçti ve tutuklu Haberal’ın ifadesini mahkeme, yatmakta olduğu hastanede aldı. Hastaneye mahkemenin bir hakimi gönderildi ve ifadesini tele konferans sistemiyle Silivri’deki hakim ve savcılara verdi.
Bir süre sonra Haberal’ın bir kitabının çıktığını duydum hemen okudum. Öyle ya artık ifadesi alınmıştı. Kendisine Özelikle örgüt üyeliği konusunda sorular sorulmuş, suçla belgelenmiş olmalıydı. Kitabın adı:
“Suçum Ne?”
Sorgunun tam metni, virgülüne bile dokunulmadan bu kitapta verilmişti. Hâkimler ve savcılar soruyor, Haberal hoca yanıt veriyor. Gerçek bir duruşma tutanağı.
Bakalım Haberal’ın suçu neymiş!
Baştan sona dikkatle okudum. Aradan bir hafta geçti, dikkatimden kaçmış olan yerler olabileceğini düşünerek yeniden okudum.
İnanır mısınız, kendisine mahkeme tarafından yöneltilen bir tek suçlama yoktu.
Bırakın silahlı terör örgütü üyeliğini bir yana, Ergenekon’la ilgili bir tek soru sorulmamıştı.
O halde diyeceksiniz ki neleri sormuşlar! Sorulan soruların pek çoğu başbakanlık yaptığı dönemde Ecevit’in Başkent Üniversitesi Hastanesindeki tedavisine ilişkin. Sorular ilginçti:
“Falancayı tanır mısın? O toplantınızda kimler vardı? Ecevit “in hastalığı neydi, nasıl bir rapor verilmişti? Siz mi tedavi ettiniz?..”
Haberal yanıt veriyordu:
“Ben Hipokrat yemini etmiş adamım. Bir kimsenin hastalığını ancak onun yakınlarına açıklayabilirim. Bütün raporlar Rahşan Hanım a verilmiştir. Onlar isterse açıklayabilir. Kaldı ki ben cerrahım. Ecevit’in hastalığı benim uzmanlık alanıma girmiyordu. Onu ben tedavi etmedim.”
İddialara göre Haberal, Başbakan Ecevit’e “İş göremez” raporu verecekmiş de böylece hükümeti devirecekmiş!.. Böyle bir rapor olmadığı da ortaya çıktı.
Örgüt silah, darbe konularında bir tek soru yok!
Belki dersiniz ki “Tamam kardeşim, sözünü ettiğin sorguda bunlar sorulmamış olabilir ama, Haberal’ın başka sorguları yok mu?..”
Yok!
***
İnsanları kurtarmak için didinen, binlercesine beyni, bilgisi ve elleriyle şifa dağıtan Prof Dr. Mehmet Haberal hem de silahlı bir örgütün elemanı! insanları öldüren, hükümeti devirmeye kakışan bir örgütün belki de başı!..
Babası 2010 Ocak ayında vefat etti, cenazesine katılamadı. Annesi Medine Hanım birkaç gün önce vefat etti, neyse ki onun cenazesine katılma izni verildi.
Suçu herhalde öylesine ağır (!) ki, son seçimde CHP milletvekili seçildiği halde tahliye edilmiyor. Bugün üç yıl doldu, bakalım sonrası nasıl gelecek.
Ülkemizin uluslararası alanda bile büyük ün yapmış bir cerrahına reva görülen davranış işte bu. Bir hiç uğruna demir parmaklıklar arasında çürütmek!
Adalet uğruna mı yoksa hükümetin cıkarları ve topluma korku salma inadı uğruna mı?
Bilen varsa anlatsın, öğrenelim.
Hoca güçlü adamdır. Bu günlerin de geçeceğini, üniversitesine, öğrencilerine, hastanelerine, hastalarına ve ameliyathanesine yeniden kavuşacağını mutlaka biliyordur.
Benim dostum Haberal hocaya Allah’tan sabır diliyorum.
Kaynak : Kemalistler.org
http://www.kemalistler.org/hapiste-uc-yil-terorist-haberal.html/
Yorum Gönder