542 sayfalık kitabı okuyup bitirdim. Bende bir çağrışım uyandırdı. Sanki 100 bin objektifi olan bir fotoğraf makinesini hapse koymuşlar.
100 bin objektifiyle çekiyor.
100 bin objektifiyle irdeliyor.
100 bin objektifiyle olaylar, olgular, sorgular, iddianameler, polisler, savcılar, hakimler, savunmalar, duruşma zabıtları, iktidarın adamları yandaş kalemler, şeytani hilekarlıklarla hapse konulan gazeteciler, yazarlar, subayların yaşadıklarını gerçeğe sadece gerçeğe bağlı kalarak görüyor. 100 bin objektifiyle bu dönemin “Silivri Davalarının” gözden kaçırılan ince bağlantılarını yakalıyor. Ve “Silivri Mahkemeleri Döneminin büyük fotoğrafını” anlatan bu kitabı; hapishaneye konulan bu 100 bin objektifli fotoğraf makinesi; daktiloyla değil, bilgisayarla da değil sağ orta parmağında acı veren iki nasır oluşturarak hapishanedeki hücresinden yazıyor.
Kitabın adını: SAMİZDAT koymuş.
SAMİZDAT nedir ki!
SAMİZDAT; cezaevlerine düşenlerin (Fransa’da ve Rusya’da) elle yazılan ve egemenin sansüründen korumak için el altından dağıtılan yayınlara verilen isim oluyor.
Xxx
Bizim de SEMİZDAT’ımız yazıldı.
Müzeviri belli olmayan ihbarlar.
Şafak vakti ev aramaları.
Sehven yapılan hatalar.
Aniden bulunuveren krokiler.
Vürsler var ya o vürüsler!
CD’lere yerleştirilen vürüsler.
Bu vürüs suç delili üretiyor.
Hayret!
Ne ilginç tesadüf!
Ergenekon, Balyoz, Kafes!
Poyrazköy, Odatv!
Her davada bu vürüs var.
Virüs doğurarak sızıyor.
Virüs düşünceyi suç amaçlı yapıyor.
CD’ler de doğuruyor.
Polis evde arama yapıyor.
28 CD buluyor.
Tutanağa 28 CD diye geçiriliyor.
Emniyette CD sayısı 40’ çıkıyor.
Durduk yerde doğuruyorlar.
İçlerine o vürüslerle delil yükleniyor.
Aslı olmayan delil.
Gerçek olmayan suçlama.
Sen darbe yapmayı düşündün.
Sen darbe ortamı yarattın.
Darbe ortamı yaratana yardım ettin.
Çarpıtmanın şahı!
Bilgi kirletmenin padişahı!
Yalan iddianın piri sıralanıyor!
Savunmanın söyledikleri yazılmıyor.
Mahkemelerde deliller atlanıyor.
Karar aşamasına geçiliyor.
Ne deliler önemli.
Ne yapılan savunmalar.
Ne avukatlar.
Hukuk yok. Adalet yok.
Xxx
SAMİZDAT’ımız hesaplaşma!
Gazetecilerin hesaplaşması.
Gerçeği kirleten gazeteciler.
Gerçeğe bağlı gazeteciler.
Bağımsız kalabilen gazeteciler.
Kalemini satan gazeteciler.
Zorba güce eğilen gazeteciler.
“Gerçekler dövüşür” diyenler.
Ayaklarının altına halı serilenler.
Hedefe konulan gazeteciler.
Hapse konulan gazeteciler.
Böcekleşen gazeteciler.
İnadına dik duran gazeteciler.
Cezaevi rutubetinde hapiste romatizmadan elleri eğilen fakat kalemleri hiç eğilmeyen gazeteciler. İsim isim, olay olay, belge belge “bizim SAMİZDAT”mız dediğim bu kitapta yazılıyor. Bu kitabı hapiste olan gazetecilerden Soner Yalçın, 100 bin objektifi olan bir fotoğraf makinesinin gerçekleri saptırmadan olduğu gibi gören netliğiyle yazdı.
Xxx
Bir dönemden geçiyoruz.
Tarihi bir dönemden!
“Silivri Davaları” bu dönemi yansıtan meydana dönüştü. Soner Yalçın, işte bu meydanda olanı biteni ciddi bir belgesel çalışmayla başlığına “SAMİZDAT” adını koyduğu ve alt başlığına “Hakikatlere dayanacak gücünüz var mı?” diye vicdanlara çağırı yaptığı kitapta sergiliyor. Dönemi anlamak isteyenlerin okuması gerekir.Öneririm.
Gerçekler yıkılmıyor.
Ayakta dövüşüyor!
Yorum Gönder