Üçüncü gün oldu.
“Yine aynı konu” demeyin.
Türkiye’nin ilgisi “Evren darbesi davasına” düğümlenmiş. Bu güncel fırsatı bir daha bulamam. Olayın bir de “Evren taşlama” boyutu var.
Onu da yazmalıyım.
“Şeytan taşlama kültürü” geldi bu yargılamada “Evren taşlamaya” dönüştü. Hacca gidenler içinde “şeytana en fazla taşı en kuvvetli şekilde” günahı fazla olanlar mı atıyor? Sen hacca gitmeden önce işlemediğin günah, yapmadığın haksızlık, yemediğin haram kalmasın “git hacca… Taşla şeytanı” günahlarından kurtul.
Aynı kültür!
Evren’e bir taş da sen at.
Taş atanlar arasına sen de katıl. Taşlayanlardan ol. Böylelikle hem “taş yiyenler arasına” girmekten kurtulursun hem de “bütün günahları Evren’e yükler” rahatlarsın.
Yüzsüz kurnazlığı çalışıyor.
Bu kurnazlık; “darbe yapmanın, darbeyi hazırlayan şartları oluşturmanın, darbe ortamı yaratmaya katkı yapanların günahını, hatasını, defosunu unutturmanın” yolunu açıyor. Böylece “vurun Evren”e diyen kalabalığın içine dahil olmak ve “masum değiliz hiçbirimiz” gerçeğini saklamaya yarıyor.
Xxx
Bu kurnaz güruh tavır!
Kimi demokrat yapar!
32 yıl önce “Evren’i darbe yapmaya” götüren olaylara altyapı hazırlayanların ve “İmdadımıza Hızır gibi yetişen Mehmetçik” diye alkışlayarak; “kendi yüzsüzlükleri ile yüzleşecek yüzü” olmayanların propagandasına dönüştü bu dava!
Kafeste yargılayalım.
Kelepçeyle getirelim.
Bağırmaları yükseldi.
“Kelepçe ile getirip Kafeste yargılanmalarını” bağırıyorsan o zaman senin 32 yıl önce “sorunu demokratik yoldan çözmeye uğraşmak yerine darbe yapan ve darbe ortamı hazırlayan zihniyetten ne farkın” kalıyor? Bizim toplumumuz; darbesiz günlere bu zihniyetle nasıl ulaşacak?
Baksanıza ne oldu?
İkisi de müdahil olmuşlar.
Yani ikisi de ellerine taşları almışlar, mahkemeye Evren’i taşlamaya gitmişler. Mahkeme salonunda Evren’i unuttular; birden biri öbürüne “asıl katil” diye bağırıyor. Süleyman Demirel, kendisi 32 yıl önce başbakan iken ve darbe kendi başbakanlığına da yapılmış olmasına rağmen “Evren’e bir taş da sen at davasına” müdahil olarak katılmamama tavrını gösterdi.
Tavır sözden kıymetlidir.
“Propaganda” demek istedi.
Propagandaya malzeme olmadı.
ABD, Türk ordusuna darbe indirmek istiyor. 32 yıl sonra bu “Sen de Evren’e bir taş at davası” o stratejinin propagandası…
Xxx
Cuntacılık ve darbecilik zihniyetinin bizim toplumumuzdan tamamen silinmesini gerçekten istiyorlar mı?
O zaman samimiyeti görelim.
Sembolik yargılamalar olsun.
Ben iki örnek düşündüm.
Biri Mümtaz’er Türköne
Diğeri Fetullah Gülen.
Bu iki isim de yargılansın.
Yargılama sembolik olsun.
Mümtaz’er Türköne, 12 Eylül darbesi öncesi şartların oluşmasında çarpışan taraflardan biri olan Ülkü Ocakları yöneticiydi.
Xxx
Fettulah Gülen de Evren’in darbesinden üç hafta sonra Sızıntı Dergisi’nde “Son Karakol” başlıklı yazısında; “ Ve şimdi, bin bir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tuluu(doğma-doğuş) saydığımız bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe istihalelerin(imkansızlıkların) son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz” diye yazmıştı( Kerem Çalışkan’ın 6 nisan Cuma Radikal’deki yazısı)
Evren taşlamada samimi misiniz?
Görelim.
Türköne ile Gülen’i de yargılayın.
Yorum Gönder