9 Nisan Pazartesi sabahı ulaştım Atatürk havalimanına. Bütün gazeteleri edindim, oturdum kafeye. 13.00 uçağıyla İzmir’e gitmek üzere. Ferhangi Şeyler turnesi söz konusu. Açtım gazeteleri, o akşam okuyacağım haberlerin altını çiziyor, kendime göre yorumlar düşünüyor, buna göre gazeteleri sıraya koyuyorum. Ferhangi Şeyler’in böyle bir ön mesaisi var. Yan masadaki tip, okuyup bir yana koyduğum gazetenin bulmacasını rica ediyor, okudunuzsa şu gazeteyi rica edeyim, diyen tip var. Ben gazetelerin kırışmaması derdindeyim, akşam sahneye çıkaracağım aksesuarlarım onlar benim, gıcır pırıl olmak zorunda .
-Ben gazete okumuyorum, dersimi çalışıyorum efendim!
sinirsel çıkışı da hiç hoş karşılanmıyor okuduğum gazeteyi onunla paylaşmamı isteyen tip tarafından. Manyak olduğumu düşünüyor. Konuya vakıf, her pazartesi görüştüğüm kafe garsonu, kahvemi tazelerken;
-Gene mi Ferhangi Şeyler turnesi? Kaçıncı oyun oldu ağbi? diyor.
Gazeteler tarassutunu tamamladım, uçağın kalkmasına 20 dakika var. Bir çağırı yok. Gittim baktım, uçağımız 15 dakika gecikmeli. Kafeye gelip yeniden kahve söyledim. 10 dakika sonra uçağın 45 dakika gecikmeli olduğu yazıldı ekrana. Yalnız benim uçak değil, Türkiye’nin dört bir yanına gidecek uçakların hepsinin karşısında gecikme yazıyor, kimilerinin süresi belirli, kimileri sadece gecikme yazıyor. Süre belli değil. Biraz sonra İzmir uçağının birbuçuk saat gecikmeli kalkacağı yazdı ekranda.
Gidip bir ilgiliye gecikmelerin nedenini sordum. Atatürk havalimanındaki dört pistten üçünün onarıma alındığını, tek pist çalıştığını, gecikmelerin bundan kaynaklandığını belirtti.
-Ben bu akşam İzmir’de olabilir miyim acaba? Oyunum var. Manyak bir taksiciyle bir avantür maceraya mı yazılsam acaba?
-Valla bilemiyecem!
-Valla kim bilebilir?
-Allah bilir!
-Binali bey bilmez mi?
-Binali bey kim? diyor ilgili. Orada çalışıyor, Ulaştıramama bakanının adını bilmiyor. Derhal kovulması gereken bir tip. Ya PKK’lı ya da Ergenekoncu. Biz gömleğin metal düğmesi bip etti diye giremezken, o nasıl sızmış ki havalimanına?
Uçağımın 2 saat gecikmeli kalkacağı yazılı ekranda. Kahve içmekten bezdim. Gözümden kafein fışkırıyor. Hiçbir uçak vaktinde kalkamadığı için yolcu yığılması oluştu, kafelerde oturacak yer yok, kıç kıça, iç içe oturuyoruz. Dizi dizime yapışık adam cep telefonuyla karısına gecikmeleri açıklamaya uğraşıyor. Kadın bağırarak konuştuğu için onun sesini de duyuyorum.
-Tek şeride indirmişler karıcığım! Hiçbir uçak öbürünü sollayamıyor. Belki de bugün gelemem!
-O kadar saat uçak gecikmesi olur mu? Yalancı herif? Hangi karının koynundasın? diye bas bas bağırıyor telefondaki kadın.
Bütün bir güne yayılan bu gecikmelere kimse inanamıyor sayın ulaştıramama bakanı. Bu yüzden yuvalar yıkılabilir.
Bu hafta gene turne var; Ankara’ya gideceğim. Sabah ilk uçağa bilet aldım, umarım akşamüstü başkentte olurum.
Atatürk havalimanındaki dört pistin niçin üçü birden onarıma alınıyor? Birer birer onarsak olmaz mı? Üç yandaş taşeron firmaya acele avans mı verilmesi gerekiyor?
Yorum Gönder