Başbakan Erdoğan’ın “Devlet Adamı” niteliğine yakışmayan davranışları, Başbakanlığının 9. yılında da maalesef devam ediyor. Ustalık yakıştırması da palavraymış !…
Bir milletin ortak değerleri vardır. Tarih-Kültür-Din-Dil-Bayrak-Vatan gibi.
Ülkeyi yönetenler bu değerlerin tümüne birden sahip çıkmalı ve söyleyeceklerini dokuz defa düşünüp, öyle konuşmalıdırlar. Düşünmeden, sırf rakibi yıpratmak için söylenen bazı sözler, toplum vicdanında derin yaralar açar ve birliğimize zarar verir.
Ayrıca hakkın rahmetine kavuşmuş, size cevap vermeleri mümkün olmayan ve Türk Milletinin büyük bir kısmının hala saygıyla andığı “Devlet Adamlarımıza” , günlük siyasi çıkarlar uğruna hakaret etmek, insanlığa ve çok övünülen “Delikanlılığa” sığmaz.
2 Nisan 2012 Salı günü AKP Grup toplantısında Erdoğan, yine Başbakan gibi değil, AKP Genel Başkanı gibi konuştu… Birkaçını beraberce değerlendirelim;
*Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün üzerinden, zamanın Almanya Lideri Hitler ile 1939 yılında kurulan devlet ilişkisi sebebiyle CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu “faşistlikle” suçladı…
- Biri çıksa ve Başbakan Erdoğan’a şunları söylese, ne cevap verecek çok merak ediyorum;
“Tayyip Bey, İnönü siyasi hayatı boyunca, her seçimde Türk Milletinin huzuruna çıktı ve hesabını millete defalarca verdi. Devlet adamları bu tip “Resmi Temasları” hep yaparlar.
Siz bırakın İnönü’yü de daha geçen sene diktatör Kaddafi’den aldığınız “İnsan Hakları Ödülünü” hele bir anlatın. Kılıçdaroğlu’na İnönü üzerinden “Faşist” diyorsanız, size ne diyeceğiz?
Kaddafi gibi “Diktatör” desek olur mu? Yoksa zorunuza mı gider ?…”
*4+4+4 Kesintili eğitim için; “Sizlerin bu yaptığınız, rahmetli Menderes’in ezanın orijinali gibi okunması için izin verilmesi gibi muazzam bir olaydır. Sizler tarih yazdınız.Sizi milletim adına tebrik ediyorum” dediniz.
-Ne sizin tekme-tokat yasalaştırdığınız 4+4+4 kesintili eğitim tarihi bir olaydır, ne de ezanın Arapça okunması. Bütçesi-kaynakları-eğitimcileri hazır olmadan sırf kendi tabanınıza mesaj vermek için yaptığınız bu değişiklik ters tepecektir. Çünkü Avrupa Birliği, 8 yıllık kesintisiz eğitimde ısrar edecek ve size geri adım attıracaklardır.
Ezanın Arapça okunması için 16 Haziran 1950 de TBMM Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde, Demokrat Partinin yasa teklifine, CHP Trabzon Milletvekili Cemal Reşit Eyüboğlu partisinin karşı çıkmayacağını belirtmiş ve DP ve CHP’li milletvekilleri beraberce oy kullanmışlardır.(TBMM Zabıt Ceridesi 16.6.1950 Birleşim 9, Oturum 1, Sayfa: 182)
*Dersim olayları üzerinden, Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyetin kurucularına yükleniyorsunuz. Cumhuriyetimizin kurucularını “katliam” yapmakla, kendi insanlarımızı öldürmekle suçluyorsunuz.
-Yapmanız gereken, tarihçilerden ve uzmanlardan oluşan bir heyete tarihi arşiv belgelerini inceletmek ve kamuoyuna doğru-gerçek bilgiler sunmak olmalıdır.
Biri Başbakan’a;
“Siz 75-80 sene öncesi ile uğraşıyorsunuz ama, aylar önce Uludere’de öldürülen 35 vatandaşımızın ölüm sebebini açıklayamadınız. Suçluları bulup çıkaramadınız.Önce kendi pisliğinizi temizleyin lütfen” dese, ne cevap verilecek acaba?
Bir Başbakan toplumu birbirine düşman edecek yanlış bilgileri, sert ve kırıcı bir üslup ile konuşursa orada birliği, beraberliği korumak çok zor olur.
Atalarımız ne demiş; “Boğaz dokuz boğumdur. Dokuz defa düşün, sonra konuş…”
Sağlık ve başarı dileklerimle 4 Nisan 2012
Yorum Gönder