Açık Mektup!.. Suriye İle Savaşa Hayır! - Mehmet Halil Arık
İhanet ve gasp çemberi sarmalındayız!.. Büyük tehlike içinde bölge!..
Yangının geniş alanları sarması an meselesi!.. Birileri üzerimize çekmekte ateş topunu!
İhanet ve gasp çetesi başarıya ulaşırsa, bu korkulu rüyanın gerçekleşmesi kaçınılmaz..
Her ülkenin vardır haini. Ne var ki; yüksek mercilerle doğrudan bağlantılı olmayan ihanetlerin başarı şansı azdır!..
Bu nedenle emperyalizm bölmek-yönetmek ve yutmak istediği ülkelerin kritik su başlarına ülke içinden hainler arar bulur-getirir!… Asli amaçlarına ulaşıncaya kadar da onları her alanda desteğini sürdürür; işbaşında tutar!..
Eşbaşkanlık görev ve makamı da bu amaçla ihdas edilmiş olmalı!..
Damat Ferit Hükümeti de, ayni amaçla işbaşında tutulmak istenmişti geçmişte!…
Bir yüce Kahramanla bu zorlu oyun o dönemde bozuldu…
Ancak gerek müstemleke sevdalılarının işbirlikçi torunları, gerekse, emperyalizmin yurt içi ve yurt dışı uzantıları, Sevr artığı posalar, kursaklarında kalan bölme-paylaşma-yutma arzularını hiçbir zaman unutmadılar!..
Benzer oyunlar yine sahnede!.. Oyun aynı, hamam aynı, tas aynı!..Sadece ihanetin tellakları değişti!..
Ellerini ovuşturmakta iç ve dış ihanet tezgahının patronlar ve onların taşeronları..
Irak, Sudan, Mısır, Libya..Suriye… derken sıranın bize gelmesi için, işbirlikçi tetikçilerin birer elleri tetikte diğer elleri duada!..
Irak işgalinde, Amerikan askerlerinin sağ-salim ülkelerine dönmesi için edilen dua, iddiamıza bir delil!.. Ne var ki; iddiamızın tek delili sadece bu dua da değil!.. Öncesi var!..
Kurtuluş yıllarında mütareke basının Ali Kemal’leri, Refiğ Cevat’ları; Sait Molla’ları; Mustafa Sabri Efendi’leri, Mehmet Asım’ları da benzer görüntüleri, bugün ki liboş-dönek-yandaşlar kadar açık sergilenmişlerdi tavırlarını.
Oyuna konu olan devletlerin tümü müslüman olduğu ve Allah’ın onlara bir nebzecik olsun yardım etmediği göz önüne alınırsa, bize de yardımcı olmayacağı açıktır!..
Bu nedenle, bizim ülkemizin makus talihini kurtarmak da yine milletimizin azim ve kararına kalmıştır!.. Dua çözüm değil!..
İlk hedef, ülkenin başına musallat olmuş ihanet şebekelerinin bertaraf edilmesidir…
En zorlu tarafı da budur işin!..
Aç veya cahil insanı yalanlarla aldatmak kolay, gözlerini açmak zordur.. Hem aç hem cahil insanları aldatmak çok daha kolaydır.. Bir torba erzaka teslim alınan o zavallı kişilerin boynuna ister torba tak, istersen yular!.. Din adına teslim aldıktan sonra iş zaten kolay!..
Karanlık ve sisli ortam, ihanetin pusu ve tuzak için tam aradığı ortamdır!.. Haini çok olan ülkelerde halk kolay düşürülür kaos tuzaklarına.. Bu nedenle düşmandır ihanet çeteleri aydınlığa şeffaflığa-ışığa..Karanlıkta kalsın isterler çevirdikleri dolaplar, işledikleri günahlar!.
Gizli tanıklar da böyle ortamların ürünüdür!..
Din, böylesi kaotik ortamların vazgeçilmez bir aldatma-kandırma enstrümanıdır.
Halk; ölülerden, ululardan mezarlardan, sakalı şeriften dualardan medet umarken; emperyalizm, din kardeşlerinin katli için ön açmaya-destek olmaya-sözde diktatörleri devirmek adına insanlık dışı mezalimliklere top-tüfek ve nifak ulaştırmaya devam eder!..
Din adına, dindarlar, kendi dindaşlarının katlini emperyalizmin sağladığı silahlarla gerçekleştirmekte beis görmedikleri gibi; her öldürüleni kendi zafer hanelerinde birer artı olarak görürler.
En büyük korkumuz bu!.. Bu nedenle karşı çıkıyoruz, emperyalizm destekli kardeş kavgasına!.. Suriye’den sonra sıranın bize geleceğinden korkuyoruz… Kaygımız bu!…
Savaşları kimlerin, niçin istediği, kimlere yaradığı artık bilinmeli!..
Uyanmak, uyutulmaya tepkinin ilk adımıdır!.. Uyarmak da yurtseverliğin!..
Arap Baharı adı altında halklara dayatılan sahte bahar; tarihleri boyunca uğradıkları en büyük mezalimdir-zulümdür!..
Bu zulmete-ihanete-insanlık dışı sömürge savaşına arka çıkmak-yandaş olmak; sıranın kendisine de geleceğini bile bile- Suriye bizim iç işimizdir- diyerek – emperyalizmin sözcülüğünü yapmak,
Eşbaşkanlık görevinin kimlere niçin verildiğinin tam bir kanıtı; hatta. açık itirafıdır!.. Kuşkumuz; içi boş bir kuruntu değil!..
“Arap Baharı” safsatasıyla; biribirlerine adeta, soy kırım uygulayan halkın her iki tarafıda “Allahü Ekber” diye bağırmakta!.. Bu slogan, ne zalimi zulmünden alıkoymakta; ne mazlumlar daha az ölmekte!..
Artık bilinmelidir ki; bu savaş Müslümanlar eliyle uygulanan “Haçlı” savaşının günümüzdeki yeni versiyonudur!..!..
*****
Sadece müslümanları değil, Allah’ı da aldatmakta çok usta emperyalizm ve işbirlikçileri!..
Avrupa’nın “en büyük soygun” dediği ve uzantılarını Türkiye’de gösterdiği soygunlar Allah adıyla, kullar aldatılarak yapılmadı mı!?
Kayıp Trilyonun bugün paylaşılamayan mirasları hangi haramzede din bezirganlarının kursağından arta kaldı!?.. Sorumlularından birisi hangi makamda, hangi yüzle oturuyor!?..
Yaşanan soygunlar, küçük hırsızlar misali, acemice, el feneri soygunu değil!.. Hukukun da hukuksuzluğa destek yapıldığı bir ortam gözler önüne sergilenmiş durumda!.. Aymazlık seyirde!..
Seyretmekle kalmıyor basiretsiz hukuk: koruyor kolluyor da; hırsızlığın çok daha büyüklerine cesaretin kapısını açmak adına!.. Savaş naraları da bu amaçla atılıyor olmasın!..
Savaş tamtamlarının niçin çalındığını bir de bu açıdan bakıp tahlil etmek çok mu yanlış!?!..
Büyük olayların kamuflajı, ancak daha büyükleri ile sağlanır..
Gündemi saptırmak, dikkatleri başa yöne çekmek, emperyalizmin talebi doğrultusunda tutmak ve yaşanan çirkinliklere kamuflaj sağlamak adına, savaş tamtamları çalınıyor olmasın!?..Çok mu olasılık dışı bu ihtimal!.. Siyasetin çirkin yüzü bir taşla iki kuş avlamaya bayılır!..
Emperyalizmden insanlığın sesine kulak vermesi beklenemez!..,
İkincisi de; ülkelerin hain kontenjanı sıfırlanıp kökü kurutulamaz!..
Öyleyse; halka düşen en büyük görev, Suriye ile savaştan önce; kendi içinde barınan hain kontenjanını en aza indirme savaşına katılmak ve çirkin siyasete karşı durmaktır!..
Nasıl soyguna, vurguna, hukuksuzluğa, faşizme HAYIR diyorsak; ” SURİYE İLE SAVAŞA HAYIR!..” kampanyasına gönülden katılıyor, bu yürekli çıkışı sonuna kadar destekliyoruz!..
Zincir olalım; emperyalizmin uşağı savaş çığırtkanı canilere engel olalım…
Emekli eğitimci
Mehmet Halil Arık
Yorum Gönder