Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay,ın 24 Mart 2012 köşe yazısı:
Nevruz: Gerilim Kazandı!
Nevruz kutlamalarının bu yıl nasıl geçeceği ayrı bir merak konusuydu. Uzun süredir devam eden genel
gerginliğin Nevruz’un havasına göre değişebileceği konuşuluyordu. Geçen yılki bahar havasının bu yıl da devam etmesi halinde nisan, mayıs aylarında ortamın yumuşayabileceği değerlendirmeleri vardı.
21 Mart’ın gelişi, 3 gün önceden belli oldu. 18 Mart Pazar günü başlayan “izinsiz” kutlamalara kan bulaştı.
Televizyonda kara dumanlarla kaplı haberleri izlerken önceki yıllardaki kutlamalar geçti gözümün önünden. 90’lı yılların başında olağanüstü gerilim vardı. 21 Mart bir ay önceden haber olmaya başlardı. O dönemin her Nevruz’u kanlı geçti: 1992 Nevruz’unda meslektaşımız İzzet Kezer’i kurban verdik.
Sonra devletimiz karar değiştirdi; Nevruz’un hep beraber kutlanması için kampanyalar başlattı. Öyle ki; yaksınlar diye polisimiz lastik bile dağıttı.
2000’li yıllarda daha çok kitlesellik öne çıktı. Çok geniş katılımlı kutlamalar yapıldı.
Bu yılki Nevruz ise başta vurguladığımız gibi KCK operasyonları merkezli devam eden, 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı’nı da kapsama alanına alacak kadar genişleyen dalganın seyri bakımından önemliydi.
Sonuç şu:
Gerilim isteyen kazandı.
***
BDP tarafındaki görünüm şöyle:
Aylardır operasyonlar devam ediyor. Güneydoğu’daki kimi belediyelerde başkan tutuklanmış, yardımcısı tutuklanmış, belediye meclis üyelerinin çoğu tutuklanmış, neredeyse seçilmiş hiçbir yönetici kalmamış.
Bütün bunlar olurken Ankara’dan arada bir, “Silahı bırakın, yasal zeminde siyaset yapın, kendinizi silahlı terör örgütünden ayrıştırın” mesajları gelmiş. Operasyonların amacının da terör örgütünün şehir yapılanmasının tümüyle çökertilmesi olduğu her fırsatta yinelenmiş.
Görünen o ki BDP Nevruz’da, “Ne kadar tutuklarsanız tutuklayın, biz şehirlerde yine de sokağa çıkacak adam buluruz” mesajı vermek istedi. İktidarın bu konudaki görünümü de şöyle özetlenebilir:
Sorunu ben çözeceğim. Açılım gerekiyorsa ben yapacağım. Yeni haklar verilmesi gerekiyorsa ben düzenleyeceğim. Yapılacak her şey benim inisiyatifim altında olacak. Çözüm için önce karşımdakini ayakta duramaz hale getireceğim. Benim gücümü ve belirleyiciliğimi kabul ettireceğim. BDP benden daha iyi diyalog kurabileceği bir iktidar bulamayacağına göre, önünde sonunda benim dediğime gelecek.
***
Nevruz çizgisine kadar görünen tablo bu. Gerilimli geçen 18-21 Mart her şeye karşın yakın geleceğe ilişkin ipucu vermiyor.
BDP, ne kadar tutuklarsanız tutuklayın bende adam bitmez, mesajını verdi.
AKP, oyun her koşulda benim koyduğum kurallara göre oynanacak mesajını verdi.
BDP “kontrollü gerilimle” sonuç almayı, sorunu gündemde tutmayı, belirleyici taraf olmayı istiyor olabilir.
Eğer hükümet iç barışı sağlamlaştırma konusunda samimi ise aylardır sürdürdüğü operasyonel tutumla sonuç alamayacağını görmüş olmalı.
Genel seçimlerden sonra yumuşama olur beklentisi vardı.
Olmadı.
1 Ekim’de Meclis’in açılmasıyla yeni bir iklim oluşur beklentisi vardı.
Olmadı.
Nevruz toplumsal bir baharı getirebilir beklentisi vardı.
Olmadı.
Sürecin böyle devam etmesi halinde şu yorum öne çıkacak:
İktidar da gerilimden besleniyor.
Yorum Gönder