Amaç Ne? - Ali Sirmen

3 Mart 1924 günü TBMM’ye üç önerge birden sunuluyordu. Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşı tarafından imzalanan birinci önerge hilafetin kaldırılmasına, ikincisi Şeri’ye ve Evkaf Vekâleti ve Erkanı Harbiye vekâletlerinin kaldırılmasını, üçüncüsü ise öğretimin birleştirilmesini (tevhidi tedrisat) amaçlıyordu.
3 Mart 1924 Cumhuriyet tarihinin en önemli günlerinden biridir.
Laikliğin en büyük dönemeci, günkü Tevhidi Tedrisat Kanunu’dur.
Tevhidi Tedrisat Yasası ile amaçlanan eğitimin laik çatı altında toplanması ve kalitesinin arttırılmasıydı.
Her yerde geçerli kuraldır, laikliğin en can alıcı noktası laik eğitimdir. Laik Cumhuriyetin kurucuları kadar, karşıtları ve yıkıcıları da bu gerçeğin farkına varmışlar, bütün siyasal faaliyetlerinin odağına, eğitimin birleştirilmesini önce ortadan kaldırmayı sonra da, eğitimi laik çatıdan çıkarıp, dinsel eğitim altına toplamayı öngören girişimleri oturtmuşlardır.
Bu çabalar kimi dönemlerde, son derece de keskin bir kasti bir laiklik karşıtlığı içinde, bilinçle, kimi dönemlerde ise, “Aman halk bizi din karşıtı sanmasın” kaygısı ve aymazlığı içinde sürdürülmüştür.
***
Her ikisi de laik Cumhuriyetin yerine eğitimini ve toplumsal düzenlemelerini din temeline dayandıran dinci bir yönetimi egemen kılma sonucuna hizmet ettiği için, sonuç olarak, kasıt ile aymazlığın birbirlerinden farkları yoktur.
CHP’nin belirli dönemleri, DP, AP, ANAP, DYP ile Milli Görüş’ün ürünü partiler ya aymazlıkla ya da kasıtla İslamcı AKP’ye giden yolun taşlarını döşemişlerdir.
AKP’nin TBMM’den büyük bir aceleyle geçirmeye çalıştığı 4+4+4 yasasının amacı, laik eğitime öldürücü son darbeyi indirmektir. Nitekim kimliği ve özellikleri herkesçe malum Mümtaz’er Türköne’nin şu sözleri bu amacı açıkça itiraf ediyor:
- Bu reformun amacı din eğitimidir, kaliteyle ilgisi yoktur.
Kemal Kılıçdaroğlu ise, Tandoğan Meydanı’ndaki PM toplantısında haykırıyordu:
- Bu düzenleme eğitimin kalitesini düşürür. Yoksulun eşit yarışmasını engeller.
Eğitimin kalitesinin yükseltilmesi, yoksul Türk çocuklarının dünya ile yarışacak olanaklara kavuşması, laik Cumhuriyetin kaygısıydı, dinci AKP’nin değil.
Laik Cumhuriyet çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi amaçlıyordu, eğitimde reforma onun da ötesinde devrime ihtiyacı vardı.
AKP’nin “uyumlu İslam” rejiminin çağdaş uygarlık gibi kaygıları, bilim teknoloji üretmek gibi çabaları yoktur. O kendisine yüklenen misyon ile sınırlıdır.
AKP Türkiyesi’ne hegemon güçlerin yüklediği misyonun yerine getirilmesi için yeterlidir bu bon Pour l’Orient eğitim sistemi.
***
Laik Cumhuriyetin temel taşı aydınlanma ve eğitimdi, Aydınlanmanın ışığını köylere kadar yayma amacıyla Köy Enstitüleri kuruldu.
Laik Cumhuriyetin karşıtları için aydınlanma ve eğitim, birer amaç değil, yolları üzerine dikilen ve herhalde bertaraf edilmesi gereken engellerdir.
Bu tartışmada zaman zaman haksızlık ediyor ve AKP ile AKP kafalıları Osmanlı’ya benzetiyor ve onunla kıyaslamaya kalkıyoruz.
Bu tarihimizi eksik ve yanlış bilmektir.
Osmanlı’nın son yılları sürekli reformla, çağdaş uygarlığı yakalama çabalarıyla geçmiştir.
Osmanlı şehzade ve halifeleri içinden sanat eserine ucube diye bakanlar değil, ressamlar çıkmıştır.
Osmanlı’nın son döneminde iktidar heykel yıktırmamış, devlet resim heykel sergileri açtırmıştır.
Osmanlı’nın son dönemi seküler girişimlere yönelinmiştir, taassuba değil.
Osmanlı eğitiminde öğrencilerin hangi din ve etnik gruptan olursa olsun, ortak bir kimliğe sahip olunmasını amaçlamıştır, dinci mollalar yetiştirmeyi değil.
Osmanlı son döneminde, yeniliğe ileriye yönelmiştir, geriye ümmetçiliğe değil.
Bu gerçekleri bilelim de AKP’ye benzeterek Osmanlı’ya haksızlık etmeyelim!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget