Türkiye’nin 54 Bin insanının canını alan, milyarlarca dolar kaynağını heba eden PKK’yı “terör örgütü” olarak kabul etmeyen BDP Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan, Atatürk’ün “En Büyük Eserimdir” dediği TBMM’de;
“Çözüm varsa biz de varız. Ancak çözüm olmazsa burayı onlara dar ederiz” diye bağırıyordu…
Aynı anda; Dünyanın en güçlü ordularından Türk Silahlı Kuvvetlerinin eski Genelkurmay Başkanı, “Terör Örgütü kurmak ve yönetmek” iddiasıyla tutuklu olarak Silivri’de mahkemede savunma yapmayacağını söylüyordu.
Kısa açıklamasında Başbuğ; “Dünyanın hiçbir ülkesinde hem ülkenin Silahlı Kuvvetlerinin Komutanı, hem de bir silahlı terör örgütünün yöneticisi olan Genelkurmay Başkanı görülmemiştir. Suçlamalar şahsım üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerine yöneliktir. İddianameye hiçbir itibarım yoktur” diyordu.
Diğer yanda ise; Bağımsız Türk Yargısının “tutuksuz yargılanma” kararı verdiği Deniz Feneri sanıkları, sahibi oldukları Ankara’nın en büyük alışveriş merkezinin çatı katındaki ofislerinde keyifle kahvelerini içerek, tutuklu Genelkurmay Başkanı’nı kahkahalarla izliyorlardı…
TBMM’de, AKP “Parçalanacak Eğitim 4+4+4”ü çıkarabilmek için olanca güçleriyle saldırıyor, uzlaşma-hoşgörü-karşı fikre saygı gibi demokrasinin güzel araçlarını paspas yapıyordu.
Ömrünün büyük bir kısmını TBMM’de Milletvekili-Bakan olarak geçiren Başkan Cemil Çiçek ise Başbakan Erdoğan’dan çekindiği için Milli Eğitim Komisyonundaki yasama rezilliğini örtmek amacıyla, kendi demokrasi geçmişinin üzerini çiziyor ve topu Meclise atıyordu…
Başbakan Erdoğan; Son zamanlarda yaptığı konuşmalarla dolaylı olarak Cumhuriyete, Atatürk’e sistemli olarak saldırmaya başladı. Fakat bunu ne hikmetse açıkça ve mertçe yapmıyor.
31 Mart İrtica Vakası-Menemen Olayı-İstiklal Mahkemeleri-Dersim olayları üzerinden Cumhuriyet’in kurucularına başta Atatürk olmak üzere saldırmaya ve karalamaya çalışıyor.
31 Mart Vakasını bastıran Harekat Ordusunun Kurmay Başkanı Mustafa Kemal idi. Yine Menemen olayında özel mahkeme kurulmasını isteyen Mustafa Kemal idi. Dersim olaylarında, Fransızlardan ve İngilizlerden silah alarak isyan eden aşiretlerin cezalandırılmasını isteyen de Mustafa Kemal idi…
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanının bazı düşünceleri, maalesef Cumhuriyetin kuruluş değerleriyle açıkça terstir. Türkiye’nin en önemli problemi de zaten budur…
Van depreminde insanlarımız aylarca bez çadırlarda kaldılar. Soğuktan dondular, yanarak öldüler.
Depremden yaklaşık 5 ay sonra insanlarımız prefabrik konutlara yerleştirildiler.
Suriye’den kaçan mültecilere prefabrik konutlar hemen teslim edildi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığı şimdiye kadar bunlar için 150 Milyon Dolar harcandığını ve önümüzdeki her ay için, 15 Milyon Dolar harcanacağını açıkladı…
Türkiye’den bazı kesitleri tüm çıplaklığıyla yansıtmaya çalıştım.
27 Mart Dünya Tiyatrolar günü idi. Türkiye’de ise adına “İleri Demokrasi” denilen bir dram oynanıyordu !…
Aylardır PKK’nın elinde esir olarak tutulan askerler-polisler ve Kaymakam’dan tek haber ve hükümetten açıklama yokken, Başbakan Erdoğan Kore’den dünyaya düzen vermeye çalışıyor ve şunları söylüyordu;
“Suriye’deki katliama sessiz kalamayız, biz Esad’a güvenmiyoruz…”
Bu da, Türkiye’de oynanan tiyatro oyununun “komedi” bölümüydü…
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Mart 2012
Yorum Gönder