AKP’nin Hıristiyan şehitleri! - Sabahattin Önkibar

Yeni mesaj yazarı Sabahattin Önkibar,ın 29 Mart 2012 köşe yazısı:

AKP’nin Hıristiyan şehitleri!


Fatma Şahin kim?
AKP’nin hükümetinin Bakanı.
Geçtiğimiz hafta ne dedi hatırlayın.
“Teröre kurban gidenleri şehit sayıp maaşa bağlayacağız.”
Gazeteciler soruyor:
Uludere bombalamasında ölenler de şehit mi sayılacak?
Bakan Şahin: “Evet sayılacak.”
Peki ya Hrant Dink?
Bakan Şahin: “O da şehit, ailesi isterse maaşa bağlayacağız.”
Hoppala...
İyi de şehitlik denen şey hukuki bir terim ya da statü değil ki?
Peki nedir?
Dini ve milli kıymet hükmüdür.
İnancımıza göre kimlere şehit denileceği ortadadır.
Şehitlik; kanını ve canını, dini, vatanı, bayrağı ve milleti için hasredenlerin buluştukları mukaddes bir olgudur.
Dolayısı ile şehitlik payesi ya da makamı birilerini taltif adına verilecek rüşvet olamaz.
Hrank Dink malum olduğu üzere Müslüman değil, Hıristiyan’dır.
Dolayısı ile inancımıza göre onun şehit olabilmesi mümkün değildir.
Soruyorum, durum bu ise Hrant’ın şehit ilan edilmesi nedir söyler misiniz?
Hayır, bunu İslam’ı bilmeyen bir siyasi heyet yapsa cahil deyip mazur görürüm de AKP gibi güya kendini İslam’ın mümessili görenlerin yapması manidar değil mi?
Belli ki AKP cenahı da, kitaplı din mensubu olanların tamamı cennete girecek masalına iman etmişe benziyor ki buna eyvahlar olsun demek gerekiyor.
Keza aynı derecede olmasa da, Uludere bombalamasında ölen kaçakçıların şehit ilan edilmesi yine büyük bir aymazlıktır.
AKP farkında mıdır bilmiyorum ama şehitlik gibi yüce ve ulvi bir makamı ayağa düşürmüştür.
MEB’de her mevsim bir sistem
Görülmüş, duyulmuş şey değil.
Her bakan dönemi ve hatta her mevsim ayrı bir sistem uygulanıyor!
Bir yıl toplu sınav konuyor, ertesi sene kaldırılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’mızdan bahsettiğimi anlamışsınızdır.
Her eğitim yılında ayrı bir takvim ve hatta müfredat uygulanıyor.
Ne bir plan, ne bir program…
Ne bir şur’a ve ne bir arayış…
Varsa yoksa İmam Hatip okullarını yeniden ihya etme bakışı.
Bir ülkenin eğitim meselesini ve sistemini böyle bir bakışa hapseden anlayışla soruyorum bu ülke nereye gider ve geleceği nasıl kucaklar?
Hillary istedi, Suriye elçisi geri çekildi
Yaşadığımız dönem utanç günlerimizdir.
Neredeyse bütün dış konularda ABD şak, Ankara tak diyor.
Hatırlayın, Başbakanımız, “Libya’da NATO’nun ne işi var” dediğinin ertesinde Obama’nın telefonu ile anında çark etmişti.
Keza Füze Kalkanı olayında bir telefon, o dehşet imza ya da anlaşmaya yetmişti.
Aynı şekilde Kıbrıslı Rumların Akdeniz’de doğal gaz aramalarına susulmasına da Hillary’nin bir telefonu kâfi gelmişti.
Ve son olarak Suriye’den Büyükelçimizin çekilmesi olayı.
Yine Hillary istedi ve Türkiye anında evet dedi.
Komik olan elçimizin Suriye’den ayrılmasını medyamızın gaza gibi sunması ve bunu canlı yayınlarla aktarmasıdır.
Sahi Ahmet Davutoğlu’nun stratejik derinlikten anladığı Hillary’nin telefon buyruklarını harfiyen yerine getirmek midir?
CHP’nin Tandoğan mitinginde artılar ve eksiler
-Grup toplantısının Tandoğan meydanında yapılması fikren doğru bir karardı.
-CHP’nin muhalefeti hukuk içinde sokağa taşıması hedefi on ikiden vurmaktır.
-Kitlenin hafta arası olmasına rağmen ilgisi takdire değerdir.
-Ancak medyanın büyük ilgisine rağmen Kılıçdaroğlu bu imkânı ya da zemini iyi kullanamamıştır…
-Kemal Bey hitap ve belagat noktasında yetersizdir, dolayısı ile profesyonellerden takviye alması gerekiyor.
-Keza yaptığı konuşma muhteva olarak yetersizdi.
-Kılıçdaroğlu kamuoyu ilgisini topladığı böyle bir toplantıda sadece eğitime değil bütün konulara değinebilir ve bütün Türkiye’yi sarsabilirdi, yapamadı bunu .

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget