Fırtına Sonrası Hissizlik - Ömer Yıldız

Günlerdir yaşananları yorumlamaya çalışıyorum, uzun süredir de aklımda hep aynı düşünce vardı. Tamam, bu sefer, halkımızın bu tutumu “fırtına öncesi sessizlik” eminim diyordum…
Afganistan’dan gelen 12 şehit, Cudi’de verilen 6 şehit, gösterilerde katledilen 1 şehit derken artık yaşananları “fırtına sonrası hissizlik” diye nitelendirmek gerekiyor sanırım.
Açılım gerçektende adına yakışır bir hal almaya başladı… Yalnızca dağlarda çatışmada şahadete kavuşan yiğitlerimiz artık gösterilerde, bilmedikleri topraklarda, sokak ortasında ensesine sıkılan kurşunlarla toprağa düşüyor.
Peki ya bizim suskunluğumuz, tepkisizliğimiz, hissizliğimiz… Ne zaman ve nasıl oluşacak bu kamuoyu birileri dile getirsin ne olur? Bu Millet ne zaman tepkisini koyacak ortaya, neler oluyor diye sorgulayacak? Ne zaman bayrağa sarılı tabutun üstüne kapaklanmış, göz yası döken, oğlunun resmini öpen, acıdan bayılan ana babayı görüp boğazımız düğümlenecek? Son 10 yılda 1000 şehit verdik, bir toplumda ölüm bu kadar sıradanlaşabilir mi?
“Irakta canlı bomba! 75 kişi öldü.” Haberinin sende uyandırdığı boş vermişlikle eşdeğer oldu onar yirmişer şehit düşen yiğitler. İkisinde de istemsiz bir şekilde kumandana uzanıp değiştiriyorsun kanalı…
Bu mu Akif’in “Nazlı Hilal’e, bir gül dediği kahraman ırk”, Bu mu Atatürk’ün “Muhtaç olduğu kudret damarlarında ki asil kanda mevcut” dediği Millet?
Şehit cenazesindeydim. Göksun’un Cudi’de şehit olan yiğidi Yavuz Selim Arslan’ın cenazesinde. Genç kardeşlerim boğazları yırtılırcasına bağırıyor “ aponun p.çleri, yıldıramaz bizleri” diye… Tekrar gözden geçirmek gerekmiyor mu sizce sloganı?
Yılmışız ama kendimize yediremiyoruz bunu dile getirmeyi. Bir avuç bölücü milyonlarca Türk’e kafa tutuyor, ayrılık istiyor, savaş istiyor, devlet istiyor. Kısacası “fare dağa küsmüş, dağ tir tir titriyor.”
Sahi nedir bunca çaba? “Tefrika çıkaran, ayrılık tohumları eken bizden değildir” derken İslam peygamberi, nedir onları bizden yapma çabası… Olmuyorsa neden zorlama gereği duyuyorsun?
Hangi millet senin uzattığın zeytin dalına, hatasını anlayarak, özür dileyerek, mahcubiyet duyarak karşılık verir bir düşün: Rumlar mı? Ermeniler mi? Kürt bölücüler mi? Yunan mı ya da?
Her ne kadar benim ülkemin insanlarının seçip, görevlendirdiği şahıslar seni böylesine şımartsa da, şunu unutma bana iliştirilmeye çalışılan sözde kardeşim: “Türk’sen övüneceksin, değilsen itaat edeceksin!” Yok, ille de ben toprak istiyorum dersen, tamam kabul bu toprakların altı senin üstü benim… Var mısın?

Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )
Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget